Dört Numara Yerini Al!
Köprü ayağından geçerek lokantalardan yayılan nefis yemek kokuları arasında girilen Çaykara’nın o yıllarda en meşhur lokantacısı “Lokantacı Mahmut Usta” idi. Sabah, içerisine yarım kepçe kuru fasulye atılan nefis mercimek çorbasıyla başlayan günlük yemek serüveni en geç öğle tatilinin sonunda saat 13:00’da biterdi. O saatten sonra yemeğe gelenler yemeklerin artan sularının bir tencerede birleştirilmesi ile oluşan çorbayı yemek durumunda kalırlardı. Müşterileriyle sürekli şakalaşan Mahmut Usta’nın bazı yemeklerini yiyebilmek için torpil gerekirdi. Mesela sebzeli kebap ve fırında kızartma bu yemeklerdendir. O yemekler yapıldığında sobanın fırınında saklanır, adamına göre ‘var’ ya da ‘yok’ denirdi. Fakat Mahmut Usta’nın her yemeği çok özel ve lezizdi. Çok kişi tarafından itibar görmeyen kapuska yemeği bile Mahmut Usta’nın ellerinde bir yemek şaheserine dönerdi. Ama öğleden sonraya hiçbir zaman yemek kalmazdı. Neredeyse yarım gün boyunca yemek soranlara sadece yukarıda bahsi geçen çorba veya ‘kalmadı’ cevabı verilirdi.
Mahmut Usta’nın lokantasına bitişik olarak o zamanki adıyla Çaykara Birlik yazıhanesi vardı. İki metre eninde altı yedi metre derinliğinde küçük, dar ve alçak sayılabilecek bir yapıydı. Hemen yanından arkaya doğru dar bir yol geçerdi. Kulübe, bu gün Çaykara Tur minibüslerinin kalkış için beklediği alanda bulunurdu. Arabalar ise kalkış için kulübenin önünde ve cadde üzerinde dururdu. Çaykara Birlik yazıhanesinin simsarı Kamil Sarıoğlu amcaydı(Allah rahmet etsin). Kamil amcanın sesi hala beynimin duvarlarına çarpıp durmaktadır. Otobüslerin kalkışını kulübenin üzerine taktığı hoparlör marifetiyle duyururdu. Kısa boyu bankonun arkasında kaybolur, ağzına dayadığı mikrofon ağzının tamamını kapatırdı. Bir eliyle de pek okunaklı olmayan ve doktor yazısını andıran yazısıyla bilet keserdi. Hareket saati gelen otobüsü önce sakin bir ses tonuyla ama her zaman aynı cümlelerle anons ederdi:
– Saat 10:30’da Dernek, Taşhan, Of, Sürmene Trabzon istikametine gidecek sayın yolcularımız! Arabamız harekete hazırdır, lütfen yerlerinizi alınız.
Arabada yerler alınmayınca -ki genelde öyle olurdu- anons aynı cümlelerle ama daha sert bir üslupla tekrarlanırdı. Nihayet hareket saati gelir otobüs dolardı. Fakat bazen bir yolcu eksik olurdu. Ona özel anons…
– Dört numara yerini al! Arabamız harekete hazırdır lütfen yerini al.
Cevap gelmez, yer dolmazsa (yolcu muhtemelen etraftaki lokanta ya da çay ocaklarından birindedir) Bu kez çok sert:
– Dört numara yerini al!
Dönemin lokantacıları Mahmut Usta, Mustafa Özkul, Mustafa Ataman, Recep Kalkan caddenin sağlı sollu her iki yanında yer alıyordu. Sol tarafta Mustafa Özkul ile Recep Kalkan’ın lokantası, devamında o yıllarda yeni açılmış olan Çaykara Kuyumcusu, Vedat Taşkın’ın bakkalı, merhum Orhan Taşkın’ın oto yedek parça dükkânı ve köşe başında Stüdyo Yıldız…
Stüdyo Yıldız, öğrencilerin sık sık uğradığı, her türlü fotoğraf işlerinin görüldüğü, Ferhat abinin güler yüzüyle güzelleşen bir mekân ve Karadeniz Gazetesine Çaykara haberlerinin servis edildiği acentesiydi. Foto Yıldız’ın vitrininde fotoğrafının yer alması bir kimsenin Çaykara çapında şöhret olması demekti. Bu açıdan önemliydi… Stüdyo Yıldız’dan sol tarafa doğru dönüldüğünde bu günkü Tevhit Kitap Kırtasiye’nin yerinde ayakkabıcı Kurşunoğlu amca yer alırdı. Burada ayakkabı satış ve tamiri yapardı. Halk Eğitim Merkezinin önünde ise hurdaya çıkmış birkaç eski araba bulunurdu.
Geriye, giriş köprüsüne dönersek caddenin giriş istikametinde sağ tarafta(Bu gün Osmar Marketin olduğu yerde) bulunan İş Bankasından sonra Nezihi Serdaroğlu’nun elektrikçi dükkanı, merhum Cemil Yazar’ın kara lastikçi dükkanı(burası daha sonra bir süre Malkoç Kuyumcu olarak hizmet verdi), çay ocağı, lokanta, her malı Avrupa(!) Finoğlu Tuhafiye, o zamanlar meşhur olan ve bir şişe meşrubat karşılığında bir filmin izlendiği Şahmeran Özkul’un video salonu, yanında Yerakaban’ın tuhafiyesi, Osmanoğlu’nun toptancı dükkanı, bu gün olduğu gibi Sağlık Eczanesi ve Gedikoğlu fırın bulunurdu. 700. Yıl parkının olduğu yer Çaykara’nın merkezi ve ana çarşısıydı o zamanlar. Zira orada Alay amcanın(Gavuş) dükkanı vardı.
Zaman tüneline girerek 80’li yıllara gitmeye çalıştığımız yazılarımızın bir sonrakinde Çaykara merkezden bir bölüm, öğrencilerin Gavuş amcası ve şimdiki belediyenin bulunduğu caddeyi ele almaya çalışacağız.