Doç.Dr. Devlet TOKSOY Kimdir:</span >
1967 yılında Çaykara’nın Maraşlı köyünde doğdum. Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümünden mezun oldum ve halen aynı bölümde
öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Aynı zamanda Orman Mühendisleri Odası Doğu Karadeniz Şubesi Başkanlığını da yapmaktayım.
Çaykara Gazetesi
: Sayın TOKSOY, öncelikle ülkemizin gündeminden düşmeyen 2B olarak anılan orman vasfını kaybetmiş arazilerin, Milli Emlak adına tescil edilmesini öngören düzenleme ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?
Doç.Dr. Devlet TOKSOY: Bu sorunuza bir düzeltme yaparak cevap vermeye çalışayım. Bir defa orman durduk yerde vasfını kaybetmez. Önce ormanlar tahrip edilerek vasfı kaybettiriliyor ondan sonra bu arazileri 2B düzenlemesiyle orman arazisi dışına çıkarıyorlar. Başta işgalcilere olmak üzere satışına ilişkin düzenlemeler yapılıyor. 2B uygulaması, ülkemiz için güncelliğini hala devam ettiren bir konudur. Özellikle seçim dönemlerinde kamuoyunun ilgisi ve beklentileri bu konuda daha da artar. Konunun iki tarafı vardır. Birincisi mevcut yasal düzenlemelerin ve ülkemizin sosyo-ekonomik durumunun neden olduğu orman tahribatı ikincisi ise bunun bir sonucu olarak işgal edilmiş ormanlarla hiçbir ilgisi kalmamış hatta üzerinde şehirlerin kurulduğu eski orman arazileridir. Sonuçta bu alanlarda ki oturulan evler, sahip olunan fabrikalar ve hatta kamu binaları dahi kaçak yapılardır. Mevcut sorunun bu haliyle devam etmesinin ülkemiz açısından uygun olmadığını ve “2B” lik alanların bu yolla son bir kez çözülmesi gerektiğini ve orman alanlarını arsa ofisi zihniyetiyle değerlendiren yasal düzenlemelerin tamamen kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta 2B uygulaması hukuksal olarak uygulamadan tamamen kaldırılarak ormanlar üzerindeki baskı ve tahripler sonlandırılmalıdır.
Çaykara Gazetesi: Sayın Toksoy, son yıllarda tarım ve orman arazilerinin sınırlarının belirlenmesi ile ilgili yapılan kadastro çalışmaları var. Çaykara’da tapu kadastro çalışmaları sırasında arazilerinin ellerinden haksız yere alındığını iddia eden birçok köylümüz var. Sizce bu tartışmaların nedeni nedir?
Doç.Dr. Devlet TOKSOY: Türkiye’de orman mülkiyeti sorunlarının en yoğun yaşandığı illerin başında Trabzon gelmektedir. Trabzon ilinin yaklaşık %35’i ormanla kaplı olup köylerin yaklaşık yarısı da orman köyüdür. 2005 yılı sonu itibari ile ülke genelinde %80 seviyesinde gerçekleştirilmiş olan orman kadastrosu oranı aynı tarihte Trabzon ilinde %25’ler seviyesindedir.
Son yıllarda tüm Türkiye’de orman ve arazi kadastrosunun hızla tamamlanması için birçok yasal düzenlemede yapılarak yüzlerce yerleşim biriminde ihaleler yapılmış ve halende kadastro çalışmaları devam etmektedir. Bunun sonucunda beş yıllık sürede Trabzon ilinde gerçekleştirilen kadastro oranı %80’lere çıkmıştır. Ancak bu durum zaten var olan ve kadastronun önündeki en büyük engel durumunda bulunan bir dizi sosyal sorunu infiale ulaştıracak boyutlara taşımıştır.
Bu infialin ortaya çıkışında bölgenin coğrafi yapısı, iklim koşulları, arazinin kullanım biçimi, yerleşim deseni, geleneksel mülkiyet anlayışı ve benzeri konuların dikkate alınmaması gibi bölgemize has birtakım özelliklerin varlığı yanında, çok hızlı ve kısa sürede kadastroyu tamamlama amacıyla orman kadastrosu ile ilgili mevzuatta yapılan çok sayıdaki değişikliklerin, uygulamada karmaşa yaratması ve Orman Kanunu’ndan kaynaklanmaktadır.
Çok hızlı ve kısa sürede kadastroyu tamamlama isteği kâğıt üzerinde sorunu çözebilir. Ancak görülmüştür ki bu yöntemle ilimizde hem orman köylüsünün şikâyeti artmış hem de ormanlar üzerindeki baskılar ve orman tahribatı çoğalmıştır. Yaşatılamayan bir kadastronun yapılması anlamlı değildir. Biliyoruz ki yapılan kadastro sonucunda pek çok yerde eski kullanım şekli devam etmektedir. Hatta mevcut ağaç ve orman örtüsü eski sahipleri tarafından yok edilmektedir.
Orman kadastrosu, orman kaynaklarının sürekliliğini tehlikeye atmadan köylünün istek ve beklentilerini de önemseyerek çözülebilir. Maalesef bu genel durum bile göz önünde bulundurulmadan mahalli bilirkişilerin bile katılmadığı yani yerel arazi kullanımları ve arazi sahipliğini ortaya koymadan kadastro çalışmaları yapılmıştır.
Burada kadastro çalışmasını yapanların temel bir kusuru yoktur. Onlar var olan yasal düzenlemeler çerçevesinde kadastro çalışmasını yapmak zorunda olan kamu görevlileridir. Öncelikle devlet ne zaman vermiş olursa olsun verdiği tapuya sahip çıkmalıdır. Bu durum Avrupa insan hakları mahkemesine de taşınmış olup eski tapuların geçerli olacağını öngören bir yasa değişikliği ile anayasa mahkemesince incelenmekte olup belirsizliğini korumaktadır.
Çaykara Gazetesi: Sayın TOKSOY, her dönemde Çaykara kökenli çok sayıda milletvekili ve bürokrat çıkarmamıza rağmen, ilçemiz kalkınmadan yeterince pay almamış sizce nedenleri nelerdir?
Doç.Dr. Devlet TOKSOY: Türk toplumunun son yüz yıllık döneminde köylerin üretim alanlarının kullanımı, üretim ve tüketim biçimleri, nüfus, eğitim, iletişim gibi sosyal, kültürel ve ekonomik yapı ile fiziki mekânların kullanımında önemli değişme ve gelişmeler olmuştur. Özellikle 1950’li yıllarda başlayan göç olayı toplum yapısındaki önemli değişmelerin nedenidir. Çaykara kökenli pek çok bürokrat yâda milletvekili çıkarmamıza rağmen ilçemizin kalkınmasına yeterli katkı sağlanmamış olmasının temel nedeni bence bölgemizin kalkınma imkânlarının sınırlı olmasından kaynaklanmıştır. Ancak günümüzde kırsal ekonomilerde meydana gelen yapısal değişiklikler yakından izlenebilirse Çaykara olarak kalkınma ile ilgili yeni fırsatlar yakalayabiliriz. Elbette bu fırsatları değerlendirebilecek bürokrat, milletvekili ve iş adamlarının katkıları daha da etkili olacaktır.
Çaykara Gazetesi: Sayın TOKSOY, her ilçede neredeyse bir yüksek okul olmasına rağmen Eğitim düzeyi yüksek olan Çaykara’mızda yok, bununla ilgili düşüncelerinizi açıklar mısınız?
Doç.Dr. Devlet TOKSOY: Çaykara’da bugüne kadar yüksek okul açılmaması sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan büyük bir eksikliktir. Ancak belirtmemiz gereken bir konuda Çaykaralılarında bu konuda gerekli alt yapıyı hazırlayamadıkları ve gerekli önemi vererek işin üzerinde durmadıklarıdır. Ümit ediyorum ki yakın bir gelecekte Çaykaralılar sahip çıkar ve destek olursa Çaykara’da bir yüksek okula kavuşabilecektir.
Çaykara Gazetesi: Doğal güzellikleri ve büyüleyici görüntüsüyle Trabzon’un en önemli turizm merkezlerinden olan Uzungöl’ü kurtarmak için yapılan çalışmaları nasıl buluyorsunuz?
Doç.Dr. Devlet TOKSOY: Trabzon ve Doğu Karadeniz’in en önemli turizm merkezlerinden biri olan Uzungöl’ün doğallığının bozulmasına neden olacak çalışmaları anlamak mümkün değil. Uzungöl’ün “SİT alanı, tabiat parkı, özel çevre koruma alanı ve turizm merkezi olarak korunan alan statüsünde olduğunu unutmamalıyız. Uzungöl’e bu statüleri kazandıran özellik bu alanın doğallığı ve görsel kalitesidir. Bu yüzden doğallığını bozacak her türlü uygulama görsel değerini de düşürür. Sonuçta doğallığı bozulursa turizm merkezi olarak cazibesini de kısa sürede kaybeder. Bu nedenle yapılan yanlış uygulamalara bir an önce son verilmeli ve sürdürülebilir kullanımı güvence altına alan anlayışlara öncelik verilmelidir.
Çaykara Gazetesi: Sayın Toksoy, son olarak değerli hemşerilerinize neler söylemek istersiniz?
Doç.Dr. Devlet TOKSOY: Çaykara’yı sadece tatil beldesi olarak görmemeliyiz. Hemşerilerimizin dışarıda birbirleri ile olan dayanışma ve işbirliği örneklerini Çaykara’da da göstermelerini, Çaykara’nın potansiyeline uygun projelerde birlikte hareket ederek geri kalmışlığının azaltılması için herkesin elindeki imkânları kullanmasını, bu konuda bizimde elimizden gelen gayreti göstermede gönüllü olduğumuzu belirtmek isterim.
Çaykara Gazetesi: Üniversite’de eğitim ve öğretimin yoğun olduğu bu dönemde, bize zaman ayırarak çok değerli fikirlerinizi okuyucularımızla paylaştınız. Çaykara gazetesi adına teşekkürlerimi sunuyorum. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Röportaj: Kemal Çuman/ Çaykara Gazetesi