Doğrusu ben evlilik çağındaki gençlere evlenirken şöyle bir silsile takip etmelerini öneririm:
Önce mahallenden,
olmadı, ilçendeki diğer mahallelerden…
değilse kültürü en yakın ilçeden…
sonra ilinden evlen.
Eskiler “Köyüne kal köyüne köyünün köpeğine” diyerek evlilikte aynı kültürü ve alışkanlıkları yaşamış olmanın önemine işaret ediyorlardı. Buradaki köyünün köpeği ifadesi yanlış anlaşılmasın, bununla köyünden pek değer vermediğin birisi bile evlilik söz konusu olduğunda bazı özelliklileri ile öne çıkabilir ve tercihe şayan olabilir anlamındadır.
Eskiden öyle olurdu. Kendi köyünden nasibi olmayanlar özellikle aynı yaylayı paylaştığı köyler öncelikli olmak üzere yakın komşu köylerden evlenirdi. Bu nedenle Holo-Hopşera, Holo-Şur, Hopşera Şur, Şur-Şinek, Şinek-Harheş, Mezire-Coroş, Coroş-Anoso, Mimilos-Anoso, Paçan-Ğorğoras, Holaysa-Zeleka, Holaysa-Fotinos, Fotinos-Zeno, Alisinos-Ogene, Aşağı Ogene-Yukarı Ogene, Kotlu-Şerah, Köseli-Şerah, Şerah-Çoroş… arası evliliklere de sıkça rastlanırdı.
Ne yazık ki günümüz gençliğinde bu doğrultuda bir istek görülmüyor. Hatta günümüzde aynı köy içerisinde yapılan evlilikler nadirattan sayılır oldu. Gençlerimiz tercihlerini bizim yaptığımız sıralamanın tam tersinden başlatmakta, bu da ortaya karma bir nesil ve karma bir kültür çıkarmaktadır. Bir iki nesil sonra köye gelip gidecek, bir köye ait gelenekleri sürdürecek kimse kalmayacak, bu çok açık. Küreselleşen dünya, hayatımızı her yönüyle etkileyip kültürümüzü tam anlamıyla öğütmektedir.
Bu gün sair etkilerden arınık kalabildiğimiz, -her anlamda- diğeri ile harmanlanmadığımız tek alan köyümüzdür, köylerimizdir. Köyümüzü ve köylülüğümüzü yaşattığımız sürece kültürümüzü sürdürebiliriz. Aksi halde kültürümüz yok olma yolundadır ve bu gidişle yok olacaktır. Bundan 15-20 yıl önce her köyün kendine has gelenekleri, görenekleri, yaşam anlayışı, hatta şivesi vardı. Çaykara’yı biraz yakından tanıyan birisi bir kişinin hangi köyden olduğunu konuşmasından, aksanından anlayabilirdi. Ya da kıyafet bile belirleyici olabilirdi. Bunlar o köyün kimliğiydi bir anlamda. Köyler mahalleye dönüşüp sakinleri şehirlere akın edince, hayat da eskiye göre hızlanınca bırakın bir köye ait kültürü, ilçemize ait bir kültürden bile bahsedemez hale geliyoruz.
Eskiden bir köy ahalisi bir araya gelip bir sohbet kurunca orada bir neşe, bir heyecan, bir coşku olurdu. Bu tür toplantılar da sık sık tekrarlanırdı. Ortak noktaları fazla olan insanların ortak muhabbetleri de tat verirdi. Çünkü orada muhabbet edenler ya ana tarafından, ya baba tarafından ya eş tarafından ya da dolaylı hısımlıktan bir şekilde birbirleriyle akrabaydı, bağlantılıydı, irtibatlıydı.
Evlilikler köy içinden ya da ilçe içinden olurdu. Kültür aynıydı. Sohbet aynıydı, yaşama bakış aynıydı. Şimdiki evlilikler aileleri akraba kılmıyor. Uzak memleketlerden yapılan evlilikler sadece evlenenleri bir araya getiriyor. Ailenin diğer fertleri birbirlerini ne görüyor, ne arıyor ne soruyor.
Çocukların kuzenleri köyünden değil, dayısı, teyzesi köyünden değil şimdi. Köyü ve kültürü ile bağlantı kuracağı noktalar iyice azalmış durumda. Bir de buna teknoloji çağının getirdiği yalnızlaşma eklenince köye götürmeyi becerebilseniz bile dışarıya çıkaramadığınız, dışarıya çıkarmayı başarabilseniz bile köyünüzden kimseyle irtibat kurduramadığınız bir aileye sahipsiniz.
Neticede kendi kültürünü ve bu kültürün sürekliliğini önemseyen, güçlü aile ve akrabalık bağlarını önemseyen aileler için evlilikte yerelden tercih önemlidir diyorum.
Gerisini sizin akl-ı seliminize havale ediyorum vesselam…
(Farklı kültürlerle yapılmış, çok güzel yürüyen örnek evlilikler de görüyoruz. Olmuş bitmiş evliliklere de sözümüz yoktur. Sözlerimiz evlilik çağına gelmiş gençler içindir.
Güzel yazdınız Zihni Bey. Keşke gelenekler muhafaza edilebilse. Lâkin şartlar değişince her şey değişiyor. Eskile her 40 yılda bir dünya tebeddülat eder (yani tamamen değişir) derlerdi de güler geçerdik. Şimdi Allah nasip etti yaşayarak gördük o değişimi. İnşallah böylesi de hayırlı olur.
Çizilen tablo acı ama malesef gerçek. Geriye dönüşü de yok gibi görünüyor! Eline ve zihnine sağlık. Ama saydığın köyler içinde “Kondu” yok, Zeno yok, Visir yok, Yarakar, Küçükhol, Halman, Çifaruksa…. yok. Çok mi uzaktuler!!!!!!