DOĞU KARADENİZİN YÜKSELEN YILDIZI: BAYBURT ÜNİVERSİTESİ
Bayburt’ta 2008 yılında kurulan Bayburt Üniversitesinin Çaykaralı Rektörü Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu üniversitenin, Bayburt’un kalbi olduğunu ve özelde Bayburt’a ve Doğu Karadeniz’e, genelde de ülkemize çok şey katacağını söyledi.
Taka Gazetesine özel açıklamalarda bulunan Mollamahmutoğlu, Bayburt Üniversitesinin ‘üçüncü nesil’ üniversitesi anlayışıyla yapılandırıldığını belirtti.
Bayburt Üniversitesi
hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Üniversitemiz, 26892 Sayı ve 31 Mayıs 2008 Cumartesi tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan kanunla kurulmuş ve fakat faaliyetine resmen 15 Eylül 2008’de başlamıştır. Bayburt Üniversitesi, kuruluşu itibariyle Mühendislik Fakültesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Bayburt Eğitim Fakültesi, Bayburt Meslek Yüksek Okulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Fen ve Sosyal Bilimleri Enstitülerinden oluşmaktadır. Mühendislik Fakültesinde; Makine, İnşaat ve Gıda Mühendisliği bölümlerinde, Eğitim Fakültesinde; Sınıf Öğretmenliği ve Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümlerinde, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde; İşletme ve iktisat bölümlerinde eğitim ve öğretim sürdürülmektedir. Meslek Yüksek okulumuzda ise; Bilgisayar Teknolojileri ve Planlama, Büro ve Sekreterlik, Dış Ticaret, Endüstriyel Elektronik, İşletme, İşletme Yönetimi, Kimya Teknolojisi, Muhasebe, Muhasebe ve Vergi Uygulama, Pazarlama bölümlerinde aktif olarak öğrenci bulunmaktadır. Bu yıl itibariyle üniversitemizde 2470 öğrenci eğitim görmektedir. Önümüzdeki yıl bu sayıyı, 3300’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Bayburt Üniversitesinin Bayburt’a katkıları neler olacaktır?
Üniversite aslında nereye kurulursa kurulsun, toplumun motor gücüdür. Yani toplumu sürükleyen, geliştiren, dönüştüren itici bir güçtür. Bayburt, Türkiye’nin en küçük illerinden biridir. Üniversite şehri olmaya yatkın bir ildir. Burası, sanayi potansiyeli düşük, fakat tarım ve hayvancılık potansiyeli yüksek bir yer olmasına rağmen, ne yazık ki tarım ve hayvancılık politikalarının özendirici olamayışı, ağır iklimsel koşulları ve genç nüfusun büyük metropol alanlara olan ilgisi, sürekli göç vermesine yol açmış ve bu alanda da gelişim ve üretim durma noktasına gelmiştir. Üniversite burada aslında “dumansız fabrika” gibidir. Ancak şöyle de düşünülmemelidir; ‘Öğrenci var ve gelir kapısıdır.’ Öğrenciye sadece bu gözle bakmak son derece yanlıştır. Üniversite bu yöredeki toplumun gelişimini sağlayacaktır. Özellikle üniversite personeli ve öğrencileri şehirle olan diyaloglarında da şehrin kültürüne önemli katkılarda bulunacaklardır. Sosyal yaşam, davranış biçimi ve iletişim kültürü yanında, taşımacılık başta olmak üzere, barınma, oyun ve eğlence sektörleri de gelişecektir. Öğrencinin oturup sosyalleşeceği alanlar, kafeteryalar, pastaneler, spor kompleksleri vb. bu şehrin olmazsa olmazlarıdır. Bu alanda da gelişmeler zorunlu olacaktır. Bu arada, farklı kültürlerden gelen öğrencilerimiz de buradaki kültürel ve geleneksel değerlerle tanışmış olacaktır. Onlar, buradan bir şeyler alacak ama buralara da çok şeyler katacaktır. Ekonomi de büyük oranda canlanmış olacak. Öğrenciler bütün ihtiyaçlarını şehirdeki esnaftan karşılıyor ve karşılamaya devam edecektir. Bu ilde fazla üretim yok, ulaştırma imkânları da sınırlı olduğu için, fiyatlar oldukça yüksek. Ama bunlarda zaman içinde aşılacaktır. Çünkü bir rekabet piyasası oluşacaktır. Bu açıdan üniversite önemli bir gelişime ve dönüşüme yol açacaktır. Böylece, şehir üniversite ile yeni bir misyon üstlenecektir.
Öğrencilerin sosyal yaşam alanlarını genişletme yönünde ne gibi çalışmalarınız var?
En büyük sıkıntılardan birisi de bu. Bizim üniversite olarak sunacağımız imkanlar sınırlı olacaktır. Burada en büyük görev yerel yönetime düşüyor. Öğrenci yaşamını sadece bina içinde sürdürecek bir varlık değil. Sosyalleşecek alanlar; eğlence alanları, oyun ve spor alanları, dinlenme alanları istiyor. Bu yıl kampüsümüzün belli bir bölümünde küçük bir spor kompleksimiz ve dinlenme park alanlarımız tesis edilecek. Ayrıca, güzel, estetik bir kafeterya da inşa edeceğiz. Yeşillendirme çalışmalarımızda olacak. Şu an kullandığımız Dede Korkut Kampüsü ihtiyacımızı 5 yıl süreyle karşılayacak yeterliliktedir. Ama biz büyük bir kampüs alanını da oluşturuyoruz.
Akademik personel eksikliğinin giderilmesi için çalışmalarınız nelerdir?
Çok hızlı bir gelişim sağlayacağız bu konuda. Şu an bile her fakülte bazında en az 2 tane öğretim elemanı katılım sağlamaktadır. Bu arada yeni ilanlarımız olacak. İstihdam kapımızı sürekli açık tutuyoruz. Ama tabii ki 23 yeni üniversite kuruldu. Bunların hemen hemen hepsi aynı anda ilan veriyor. Aynı anda eleman arıyor. Bazı bölgelerin diğerlerine göre avantajları da var. Mesela, Rize, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Artvin gibi, sahil kentleri ve/veya sahile yakın kentler var yakınımızda. Bunlar Bayburt’a kıyasla avantajlı bölgeler. Ama doğu illeri ile kıyasladığımız zaman, Ardahan, Kars, Muş, Iğdır, Hakkari ve Şırnak gibi üniversitelerden de daha avantajlıyız. Üniversitemiz adına yetiştirilmek üzere Amerika ve Avrupa’ya 20 genç beyin gönderildi. Yine, son bir ay içinde 70 araştırma görevlisi daha, öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında görevlendirildi. Şu an bünyemizde 30 araştırma görevlisi Master ve Doktora çalışması yapmaktadır. Yani toplamda 130 kişi üç fakültemize dağıtılacak şekilde, hızla master ve doktora eğitimi görüyor. Onun için 4-5 yıllık süre içerisinde önemli bir öğretim üyesi potansiyelimiz olacaktır. Ama biz bu arada hazır yetişmiş elemanları da davet ediyoruz. Ayrıca ilan vererek arıyoruz. Eksiklerimizi zamanla kapatacağız. Ama asıl potansiyel bahsettiğim gibi araştırma görevlileri. Onların yetişmesine önem veriyoruz.
Üniversitenizin “Lider Nesillerin Tercihi” sloganını oldukça dikkat çekici. Mutlaka bir şeyler ifade ediyor olmalı. Üniversitenizi lider nesillerin tercihi yapmak için neler yapıyorsunuz?
Biz bu sloganı seçerken de iddialı bir üniversite olduğumuzu vurgulamak istedik ve hakikaten de öyle yola çıktık. Şimdi burada hedef şuydu: Türkiye’de var olan üniversiteler birinci ve ikinci nesil üniversiteler görünümündedir. Yani, eğitim ve öğretim yoluyla bilgi aktaran ve nitelikli eleman yetiştiren müesseseler gibi kaldı. Bunun yanında da araştırma yapabilenleri de var. Ama biz dedik ki bir adım öteye gidelim. 21. yüzyıl üniversitesi olmayı hedefleyelim. Bunun için de yapacağımız işlerin temelini sağlam tutmalım. Bizim üniversitenin vizyonu nedir? Biliyor musunuz? Toplumun ihtiyacını karşılayacak kaliteli insan yetiştirme yanında, bilimsel araştırmalar da yapmak ve ürettiği bilgiyi endüstri ile paylaşmaktır. Yani bir anlamda, bilgiyi teknolojiye dönüştürebilecek bir kurum olmaktır. Bu perspektifle üniversite temelini kurabilirsek, işte o zaman bahsettiğimiz 21.yy üniversitesi, yani gelecek nesillerin sesi oluruz. Bütün bu söylenenlerin temel göstergesi bünyemizdeki bilgi işlem merkezidir. e-üniversitenin beyni olan bu birim, bütün bilgi, veri ve işlemlerin, kısaca üniversite yönetiminin elektronik ortamda (çağa uygun) manipüle edilmesidir. Bu yüzden iyi bir bilgi işlem merkezi kuralım dedik ve bugün bizim tesis ettiğimiz bilgi işlem merkezi, ODTÜ bilgi işlem merkezinin aynısıdır. Teknolojik donanımıyla, daha da fazlası fiber optik kablolama, ile birebir örtüşen bir birim. Birde şunu düşündük, eğer öğretim üyesi açığımızı hızla gideremez isek, o zaman teknolojik imkanlardan yararlanalım. Video konferans salonları kuralım. İnternet ortamında canlı olarak Türkiye ve Dünya üniversiteleri ile bağlantı kurulsun ve öğrencilerimizin ders ihtiyaçları karşılansın. Bunun avantajı da var. Şöyle ki; çeşitli nedenlerle öğrenci kendini derse verememiş ise, dersi flash diskine veya CD sine kaydetsin ve dilediği zaman evde o dersi tekrar izlesin. O nedenle iki tane video konferans salonu oluşturduk. Biz bunları kurar kurmaz hemen etrafımıza döndük ve dedik ki: bakın bizim video konferans salonumuz var. Öğretim üyeleriniz bulunduğu yerden sunulan bu imkanla bize ücret karşılığı ders versin. Ama, ne yazık ki, bölge üniversitelerinden henüz bu imkanlarının olmadığını ve bu konuda yardımcı olamayacakları cevabını aldık. Dikkatinizi çekerim, biz daha 1.5 yıllık bir üniversiteyiz. Meslek Yüksek Okulumuzda da bir ilki başardık. Meslek Yüksek Okulumuzu akıllı tahtalarla donattık. Özellikle bilgisayar teknolojileri bölümünün üst düzey teknolojik donanımlı bilgisayar laboratuarı var. Endüstriyel elektronik bölümüne de iyi bir laboratuar kuruyoruz. İlimizde, Keskin Grup adı altında, özellikle jant ve lastik üretimi yapan bir fabrikanın genel müdürlüğü var. Bu firma, kendi bünyesinde öğrenci istihdam edip, yetiştirip dünyanın her yerine kendisini temsil edecek elemanlar gönderiyor. Gelin biz bunu meslek yüksekokulu ile birlikte yapalım dedik. Bunun anlaşmasını da yaptık. Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası ile ortak projeler geliştirdik. Aslında biz 21.yy üniversitesinin temelini atmakla kalmadık, ilişkilerimizi de çok iyi bir şekilde kurduk. Son bir şeyden daha bahsedeceğim: kütüphanemizde ful otomasyona sahip. Elektronik veri tabanlı bir sistemimiz mevcuttur. Artık öğrenciler rafları kitaplarla dolu bir kütüphanede değil, daha çok işlerini kampüs alanından uzak mekanlardan da internet yoluyla elektronik ortamda yürütebileceklerdir.
Yabancı dil eğitimi konusunda görüşleriniz nelerdir?
Bu konuda da bir girişimimiz var. 21.yy üniversitesi olma, bir başka deyişle dünya üniversitesi olma yolunda yabancı dilde eğitim kaçınılmazdır. Yetiştirdiğimiz öğrenciler mezuniyet sonrası dünya ülkeleri ile kolayca bütünleşebilmelidir. Bunun yolu da etkin bir iletişim dili kullanabilmektir. Bu kapsamda bir yabancı dil laboratuarı kuruyoruz. Bir ay içinde tamamlanacaktır. Bu laboratuarda öğrencilerimiz gramer, konuşma, yazma, anlama ve konuşma yetilerini geliştirebilecek donanımlara sahip olacaktır. Yabancı dilde eğitimine geçmeyi de planlıyoruz. Fakat, bu aşamada imkansız. Çünkü, dersleri İngilizce verebilecek hocamız olması lazım. Ülkemizde kaç köklü üniversite bunu başarabilmiş?! Yurtdışında eğitim gören araştırma görevlilerimizin dönmesiyle, 4-5 yıl sonra yabancı dilde eğitimine geçiş planlanabilir.
Son olarak sizin düşünceleriniz ve eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?
Bizi, Doğu Karadeniz’in yeni yıldızını izlemeye devam edin. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır. Benim öğrencilerimizden tek isteğim, belki bu şehirde barınma, sosyal imkanlar, spor ve eğlence merkezleri gibi bazı sıkıntıları olabilir. Bunları dezavantaj olarak görmemeleri ve bir eğitim kampında olduklarını düşünerek avantaja dönüştürmeleridir. Ama biz öğrencilerimize nefes aldıracak kültür gezileri, bahar şenlikleri ve seminerler vb gibi faaliyetlerde bulunuyoruz. Daha da sürprizlerimiz olacak. Biz aynı zamanda öğrenci merkezli bir üniversiteyiz. Bu fırsatı bulmuşken, sizin aracılığınızla Bayburtlu iş adamlarına ve sanayicilerine ve üst düzey bürokratlarına çağrımı bir kez daha yinelemek istiyorum: Gelin bu şirin belde ve bu cefakar halk için bir bedel ödeyelim.
Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu Kimdir?
1959 Çaykara/Trabzon doğumlu olup, İlk, Orta, Lise Eğitimini Elmadağ (Ankara), Kozaklı (Nevşehir) ve Bulancak (Giresun) İlçelerinde tamamladı. 1981-1984 yılları arasında, lisans eğitimi devam ederken Tuna A.Ş. de statik ve betonarme proje teknik ressamlığı ve mühendisliği yaptı. 1984 yılında Gazi Üniversitesi, Müh. Mim. Fak. İnşaat Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. 1985-87 yıllarında Ortadoğu Teknik üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik bilim dalında Yüksek lisans çalışması yaptı. 1986 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında Adana DSİ VI. Bölge müdürlüğü, Çatalan barajı tabanının iyileştirme (alüvyonda yapılan geçirimsizlik çalışmaları) çalışmalarına katılmış ve yapılan çalışmaları (uygulanan teknikleri ve sonuçlarını) kitapçık halinde yayınlamıştır. 1989 yılında Yurtdışı doktora bursu kazanarak, 1993 yılında Bradford Üniversitesi (İngiltere), İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik bilim dalında Doktora çalışmasını tamamladı. 1991 yılında BSC partnership ve British Council, Leeds, işbirliği çerçevesinde, The Professional Access Project çalışmalarında Türkiye temsilciliği yapmıştır. 1992-93 yıllarında Doktora çalışması devam ederken, Bradford Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik bilim dalında part-time öğretim görevliliği yapmıştır. 1993 yılında Prof. Dr. G. S. Littlejhon ile birlikte Londra Metrosu Jubilee hattı genişletme projesi kapsamında, zemin ıslah çalışmalarına danışmanlık yaptı. Yurda dönüşünde, 1994 yılında Gazi Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Bilim Dalına Yrd. Doç. Dr. olarak atandı. 1996 yılında Doçentlik ve 2001 yılında da Profesörlük unvanını aldı. Halen aynı bilim dalında öğretim üyeliği görevini yürütmektedir. Eşi de akademik unvana sahip olan Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu, iki çocuk babasıdır. Birçok mühendislik firmasına Geoteknik (Özellikle Geoteknik etütler, zemin iyileştirme ve iksalandırma konularında) danışman olarak hizmet vermektedir.
Çaykara Gazetesi