ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
34,4125
EURO
36,3031
ALTIN
2.842,02
BIST
9.420,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Bazı Devletlerin Teşvikiyle Ermeni Sorunu -1

26.04.2021 19:59
A+
A-

Merhaba,

Yıllardır Ermeni konusu, birtakım devletlerin vazgeçilmez siyasi malzemesi olmuştur.

Rant peşinde olan ve Ermenilerle akraba olmayan devletlerin, Ermeni sorununu dünya pazarlarına taşımasının nedenini bizdeki Ermeniler bildiği gibi Ermenistan’da ki Ermeni halkının da bildiği bir gerçektir.

Eskiden Ermeniler bağımsız bir devlet olmak için uğraş verirdi. Artık Ermenilerin bir devleti olduğuna göre bu meselenin hararetli bir şekilde ilgisi olmayan devletler tarafından sık sık gündeme getirilmesinde art niyet vardır…

Bu nedenle Ermeniler konusunda bazı bilgileri sizlerle paylaşmak, Ermeni halkını bize düşman yapanların kimler olduğunu veya Ermeni devletinin hangi vasıftaki güçlerin maşası olduğunu, anlatmaya çalışacağım… Konumuza dönelim;

Rusların Tahrik ve Teşvikiyle Ermenistan

Dünya siyasetinde bilhassa on sekizinci asırdan itibaren sık sık kullanılmaya başlayan “Şark meselesi” tabiri, kısaca söylemek gerekirse “Osmanlı Topraklarının Taksimi” manasına gelir…

Aslında haçlı zihniyetinin bir başka düşüncesi olan Ermeni meselesi bir hayli eskidir.

Avrupa’da, on sekizinci asırda gelişmeye başlayan “Sanayi Hareketin e kadar “dinî” bir görünüş arz eden Ermeni meselesi, yavaş yavaş, “Ekonomik” bir mahiyet kazandı…  İşlenmemiş Osmanlı topraklarını bölüşmek, bölmek ve parçalamak isteği Batı’nın amacı oldu…

Sanayide ileri giden Avrupa, gerek “hammadde” ve gerekse “pazar” ihtiyacı yüzünden, Türk topraklarını ele geçirebilmek için Osmanlı Devleti’ne karşı sınırsız bir mücadeleye girişmiştir. Söz konusu bu mücadelenin safhaları

1.1789 yılında gerçekleşen “Büyük Fransız ihtilâli” nin bütün dünyaya “Milliyetçilik” fikirlerinin yayılmış olması da Osmanlı idaresindeki azınlıkların “İstlklâl” isteğiyle ayaklanmalarına imkân hazırlamıştır.

2.Rusya, Sırplar ve Yunanlılar gibi Balkan kavimlerini tahrik ederek söz konusu halkların hamisi (koruyucu) durumuna geçmiştir.

3.Rusya’nın asıl maksadı “Boğazlar” ı ele geçirerek Akdeniz’e ulaşmaktı. Bu hedefi, Deli Petro zamanından itibaren millî bir siyaset olarak benimseyen Rusya, bu hususta sınırsız bir gayret ve faaliyet göstermiştir.

4.Rusya’nın, Boğazları ele geçirmesini “devletler muvazenesi” bakımından Batıdaki devletleri endişelendirmiştir. Bu endişe, Batı’yı Rusya’ya karşı birleştirmiştir. Bunun en tipik misali Kırım harbidir.

  1. … Akdeniz’e Boğazlar üzerinden ulaşmaya çalışırken, Avrupa devletlerinin rekabeti ile karşılaştığını gören Rusya, bu hedefe varmak için başka bir yol aramaya koyulmuştur. Kısa zamanda bu yolu da bulmuş: Bu yol Ermenistan’ın kurulmasıdır.

6.Ruslar, Doğu Anadolu’da bir “Ermenistan“ kurulmasını temin ederek Akdeniz’e İskenderun körfezinden çıkma gayesini takibe koymuştur. İşte bu sebeplerdir ki;

Ermenilerin istiklâl isteği ile ayaklanmalarını, ilk defa Rusya sağlamıştır. Ermenileri Rusya’nın korumacılığından uzaklaştırmak için Batı ülkelerinin yarış halinde olduğunu görüyoruz.

Ermeniler kıpırdanmaya başlayınca, Osmanlı topraklarında gözü olan Avrupa devletlerinin, Ermenileri koruma ve kollama konusunda hassas davranma zorunluluğunu  kırmizi çizgi olarak kabul etmiştir…([1])

Avrupa Devletlerinin zorunluluğunu dikkate alarak politika geliştirmemiz gerekir diye düşünüyorum… Politika; slogan üreterek siyasi partilerin tabanlarına mesaj vermekle  olmaz.

İktidarıyla,muhaleferiyle, sivil toplum örgütleri bilhassa üniversiteler uluslararası sempoyum düzenleyip bilim adamlarının ve araştırmacıların tebliğleriyle haklılığımızı dünyaya anlatmalıyız…

Devlet, siyaset, üniversiteler ve basın milli konularda 365 gün bilimsel eylem içinde olmalıdır.

24 Nisan’da slogan üretirsek 25 Nisan’da problemi unutursak kimseyi suçlamaya hakkımız yoktur…

Selam ve saygılarımla…

Bir sonraki konumuz

Osmanlı Üzerinde, İngiliz – Fransız Menfaat Çatışmaları

 

Kaynakça

[1] Esat Uras – a.g.e. sh. 200’den naklen, Bleu Book, Turkey, N: 16, 1877, Veysel Eroğlu’nun 1978

 

 

 

 

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.