Eğitim alanında çok eksiklik ve aksaklıklarımız mevcut. Yapılan uygulamalarınsa bunları azaltmaya değil artırmaya yönelik olduğunu maalesef görmekteyiz.
Okul kitaplarının bilgi donanım ve sunum tarzı acısından çok ciddi eksiklikleri bulunmaktadır. Okul binalarımız ise yetersiz ve hilkat garibesi adeta. Kırk kişilik sınıflar ilk orta ve lise sınıflarındaki en büyük sorunlarımızdandır. Geniş oyun ve dinlenme alanı, laboratuvar, spor, konferans salonlarından ve otoparktan yoksun okullar.
Önce milli eğitimin hedefi yeniden belirlenmeli. Varılmak istenen hedefler ve kazandırılmak istenen değerler doğru ve bilimsel yöntemlerle verilmelidir. Meslek liseleri sanayileşmek isteyen bir ülkede iş hayatının olması gereken noktasına yeniden etkili bir şekilde yerleştirilmelidir. İmam hatipler siyasi oyuncak olmaktan çıkarılıp, mesleğine uygun kaliteli din adamları yetiştirmeli ve bu millet dinini cemaat ve tarikatlardan değil gerçek din bilginlerinden öğrenmelidir. Bu aynı zamanda milli beka meselesi olarak görülmelidir. Siyasetin eğitimden, ordudan ve dinden eli çekilmeli ve her biri hangi iktidar gelirse gelsin bilimsel kurullarca yönetilmelidir. Proje okulları öğrenci ve öğretmeni ayıran; devleti ele geçirmeye çalışan tarikat ve cemaatlerin benzeri bir uygulamasıdır oradan entelektüel gençlerin yetiştirilmesi hedeflenmemektedir. İlim akıl ahlak tüm eğitim kurumlarına bilimsel bir yöntemle eşit serpiştirilmelidir.
Öğrencilerimiz spor yapmıyor, enstrüman çalmıyor, şiir yazmıyor, kitap okumuyor yazmıyor. İletişimi unutmuş küfürsüz konuşamıyor. Birlikte oyunlar oynayıp birlikte hareket edecek zamanı yok. Ayakta katı yemekle besleniyor, sulu yemekle beslenmiyor. Kültüründen değerlerinden ve aklını tatmin etmeyen geleneksel baskıcı inançtan soğumuştur. Olanlarda taklitten öteye gidememektedir. Gençlerimizin geneli İlimden ahlaktan adalet duygusundan hızla uzaklaşıyor.
Ne zaman anlayacaksınız, dört duvar arasında günde sekiz saatlik uygulama hatadır, lisenin 4 yıl olması hatadır. Çark ettiğiniz el yazması saçmalığı gençlere verdiği zararı hala düzeltemedik. Artık gençlerin okulda kısa fakat etkili bir akademik eğitimin verilmesinin zamanı geçiyor. Okul dışında oluşmuş (gençlik spor, gençlik kültür merkezleri gibi) ya da oluşturulması gereken yeni kurumlarla öğrencileri yukarıda saydığım alanlarda sağlıklı nesiller yetiştirmek için alt yapı eksikliği acilen giderilmelidir.
Öğretmenlik meslek kanunu uygulanabilir; kişisel, kurumsal hak ve düzenin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için yeniden oluşturulmalı.
Kaliteli öğretmen kaliteli eğitimden çıkar. Öğretmenlik görevine başlarken öğretmenler bir kişilik testinden geçirilmeli. Yaşantıları ve alışkanlıkları yeni nesillere örnek olmayan öğretmen olamamalı. Bu kişiler başka alanlarda istihdam edilmelidir. Kitap okumayı alışkanlık haline getiremeyen insanlar öğretmenlik yapamamalı. Bulunacak yöntemle belirli zaman aralıklarında okunacak kitapların anlatılması ya da yazılması şeklinde bir uygulama getirilmelidir. Öğretmenler ikinci üniversite üçüncü üniversite ya da akademik çalışmalara teşvik edilmelidir.
Eğitimde bu kadar hayati sorunlar varken ipe un sermek bu millete kaybettirir. 2006 da bir kez yapılan ve her sene yapılacağı vaat edilen uzmanlık ve başöğretmenlik sınavı bilimsel olmayan bir uygulamadır. Ayrıca tekrar etmemesinde hak kayıplarına adaletsizliklere sebep olmuştur. Aynı bilinçsiz uygulamalar devam ettirilmektedir.
Bugün 19.11.2022 cumartesi yapılan uzman ve başöğretmenlik sınavına gelirsek; Ülkemin başkanından bakanlarına meclis üyelerinden her kurumunda çalışanlarına yapılacak her türlü ve sayıdaki sınava varım, başım gözüm üstüne. Onlarla bilimsel anlamda zevkle yarışırım. Fakat sırf öğretmenleri (üniversite sınavı, üniversiteyi bitirip mezun olana kadar geçerli not alıp, kpss gibi saçma sapan sınavdan geçerek) yetersiz, eksik, göstermek ve aralarındaki çalışma barışını onları sınıflara ayırarak bozmak akıllı bir devletin yapmayacağı bir uygulamadır. Çünkü bu devletin kendi geleceğine kastetmesi, oturduğu dalı kesmesidir.
Ben bir öğretmen olarak diyorum ki bu milleti uyandıramayan öğretmen kitlesine bu aşağılamayı reva görenler çokta haksız sayılmaz. Diyeceksiniz ki bu ağır olmadı mı? Ülkemin aydın insanları kendilerine dayatılan bu sınava anlaşarak girmese idi bu durum meydana gelir miydi? Eğer öğretmen sendikaları hepsi öğretmenlerin yanında olsa ortak bir tavır olurdu. Ama maalesef bizim yanımızda değil vekillik ve bakanlık danışmanlık vb. menfaatler kapmak için siyasetin yanında yer almaktadırlar. Yani öğretmenler kurdukları kendi sivil toplum kuruluşlarını şahsi menfaatler için siyasetin emrine sunmaktadırlar. Bu sınav bu uygulamaların sonucudur.
Yukarıdaki belirlemeler, her öğretmenin yaşadığı ve yapabileceği tespitlerdir. Bunları uygulamak, yaşama geçirmekte çok zor bir şey değil, inanç ideal ve uygulama işidir. Allah bu konuda çalışacaklara sağlık başarılar versin.
19.11.2022.
Hanefi ÇATAL