ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
37,9807
EURO
41,7449
ALTIN
3.728,30
BIST
9.860,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Kırıkhan kamyonu

21 Aralık 1972'de Çaykara'nın Şahinkaya Köyünde doğdu. İlkokulu Şahinkaya II İlkokulunda 1983 yılında, Ortaokulu Çaykara İnönü Lisesi Orta kısmında 1986 yılında, Liseyi Çaykara İnönü Lisesinde 1990 yılında tamamladı. 2000 yılında 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Muhtelif kamu görevlerinde bulundu, bulunmaktadır... Yöresi ile ilgili basılı kitap ve değişik yayınlara imza atmıştır. Amatör olarak fotoğrafla uğraşmaktadır. Evli iki çocuk babası olan Sami Ayan yöresi ile ilgili araştırma ve derlemelerini de sürdürmektedir.
10.10.2021 00:27
A+
A-

Ülkenin kuzey ucundan güney ucuna, Çaykara’dan Hatay’ın Kırıkhan ilçesine 408 aile 1965 yılında iskan edilmişti. Muhacir Çaykaralılar Kırıkhan’da ilçe merkezinin hemen yanında, tek tip bahçeli evler ve düzenli sokaklarla kendileri için oluşturulan 408 Evler Mahallesine yerleşmişlerdi. Çaykara’da köy, mezire, yayla üçgenindeki göçebe yaşantıyı, azami çalışma ile asgari ürün aldıkları tarımı, çelimsiz hayvanlar ve verimsiz meralarda yaptıkları hayvancılığı geride bırakmışlardı.

Göç ettikleri köylerinde yol, evlerinde elektrik ve su dahi yoktu. Mahallenin ortak çeşmesinden su taşıyarak ihtiyaçlarını giderir, akşamları beş veya yedi numara gaz lambasıyla aydınlattıkları evlerinde yatsı namazını edâ eder etmez erkenden yatarlardı. Yeni iskan oldukları bu mahalledeki müstakil, bahçeli evlerinde musluğu açtıklarında su akıyor, düğmeye bastıklarında lamba yanıyordu. 20’şer dönüm tarla da verilmişti onlara. Yazın birkaç ayının belirli günlerinde çalışarak ürettikleri pamuk onların bir yıllık nafakasını karşılamaya yetiyordu. Komşularıyla birlikte göç ettiklerinden çok da yabancılamadılar gittikleri yeri. Sadece ağaç ve yeşillik yoktu, bir de çok sıcaktı yaz aylarında… Pambuğu(pamuk) satıp harçlığı cebe koyunca yazı memlekette geçirip sıcağa ve özleme de çözüm buluvermişlerdi. Orta yaş ve üzeri muhacir olanlar boşlamadı memleketi, her yaz geldiler… Daha şık giysiler ve daha geniş imkanlarla. Ama orada laz diye ayrı tuttukları muhacirlere memlekete gelince de Kırıkhanlı dediler. Hoşbeş etmediler bazen.. Ama onlar kırılsa, üzülse de bu duruma her yaz gelmeye iki vatanlı bir yaşam sürmeye devam ettiler. Okullar bitince torunlarını, çocuklarını aldılar düştüler Çaykara yollarına. Hasret geçmeyecek, geçmeyecekse giderilecekti. İki vatanlı oldular onlar da. Yazın Çaykara’ya, köye, yaylaya, kışın Kırıkhan’a. Okullar kapanınca orada tarla yolunda sıra alamayan kamyoncular Thames ve ford kamyonlarıyla Çordan Mehmet, Çordan Hanefi, Hacı Kılıç yaylada satmak üzere kepek, bazen kavun karpuz veya sebze yükleyerek geldiler memlekete. Her gelen kamyonda Kırıkhan’dan memleketteki akrabalara yorganlık pamuk, bir miktar el süpürgesi vb hediyelerle gelirdi kamyoncular. Ve tabi yaşlı ve çocuklardan oluşan yolcular… Kamyon kasasında yapılan yolculuklar.. 22 saat, 24 saat, iki gün… Yaz boyu burada yayla-köy arası çalışan kamyoncular Eylül Ekim aylarında artık Kırıkhan yolculuğu için hazırlıklarına başlardı. Fındığını ve diğer mahsulünü toplayan Kırıkhan muhaciri Çaykaralılar, hazırladıkları yüklerini, satın aldıkları hayvanları ve illaki bir miktar keresteyi Kırıkhan kamyonuna hazır ederdi. Kamyoncu hareket tarihini ilan edince muhacirlerin Kırıkhan yükleri yola yakın evlere taşınırdı. Kamyon yüklenmeden önce kamil bir kasa yapılırdı eli keser tutan ustalarca. Kasanın yapımı ya Çordanlar Mahallesinde veya Bobayros Camisi yanındaki dönmede gerçekleşirdi. Kasa dediğimiz aslında bir nevi köyden Kırıkhan’a kereste nakli.. Herkes Kırıkhan’a göndermek üzere getirdiği tahtasına adını yazar, kasayı yaparken kerestenin fazla tahrip olmaması uyarısını ekleyerek kasayı yapan ustaya teslim ederdi. Usta da kasayı çakar, çivi ve hızar sesleri kasanın yapımının sürdüğü birkaç gün Murtaza’nın koruğundan yankılanırdı. İneklerin sayısına göre inekler için özel bir bölme yapılır, yüklerle arası ayrılırdı. İneklerin üstüne kat atılır üzeri yüklerle doldurulurdu. Kasanın ön tarafında yaşlı ve çocuklar için muhafazalı ve hatta yataklı bir yolcu bölümü de yapılırdı. Kasanın yapımı ve yüklerin tartılarak yerleştirilmesi işlemi birkaç gün sürerdi. Yük dediğimiz ağırlıklı olarak fasulye turşusu, fındık, muşmula, mısır, yağ peynir vs. Yükler tartılarak yüklenir, üzeri özenle yazılır ve kasada münasip yere yerleştirilirdi. Bu süreç özellikle şoför ve şoför mahallinde ona yol arkadaşlığı yapacak arkadaşlarında strese neden olurdu. Kasa yapılıp yükler yükleninceye, araba yola çıkıncaya kadar tek konuşma mevzuu kamyon ve Kırıkhan’a kadarki süreci olurdu. Şoför ve kamyon yolcularının tüm diyalogları bu hususta idi:

-İnşallah keresteyi yakalatmazuk

-Yok yahu ne anlayacaklar, deriz ki inekler için yaptık kasayı

-Akşama Çakallıyı geçsek Sivas’ta yataruk…

-İnşallah siğırlara bişe olmaz yolda

-Yaho geçen sene atlamıştı bir tanesi arabadan

-Sirkeyi unutmayalım, yatan olursa burnuna çekeriz

Son gün gelip yükünü tamamlayıp brandasını çeken Kırıkhan kamyonu, tatlı bir ara gaz ve coşkulu bir kornayla geride kara bir duman bırakarak kıvrıla kıvrıla ilerleyen köy yolunda, kırandan kapanıncaya kadar seyredilirdi…

Haydi uğurlar olsun…

Yükleri gönderen ahalinin de omuzundan büyük bir yük düşerdi artık…

Şimdi bir kahveyi hakettuk!!!

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

  1. Recep Bahadır dedi ki:

    Sami Ayan Hocam,

    eline sağlık, bayağı duygulandım hikayeyi okuyunca. Keşke resimler ile süsleyebilseydin hikayeyi.
    Ben bu arada kısaca kendimi tanıtayım: Almanya ya ailemle göç eden Recep Bahadır 1969 doğumlu Taşkıran köyü.
    Hikayeni okurken içimden Kırıkhan’lı mülteciler bir tarafta laz diğer taraftan da Kırıkhan’lı damgasını yerken, ya bizim gibi mültecilere bir taraftan Türk, diğer taraftan da Alman’cı damgasını yemek ne kadar acı olduğunu geçirmeden geçemedim!
    Rabbim hepimizin yardımcısı olsun inşallah!

    Saygılarımla !