Eskiden köyde, “Dernek kuruldu” denildiğinde, kastedilen bugün bildiğimiz evrakların tamamlanarak resmi makamlara başvuru ile kurulan bir dernek değildi. Geçmişte köyde küçük çaplı anlaşmazlıklar, kavgalar yargı yerine taraflar; köyde muhtarın başkanlığında sözü dinlenir köy büyüklerinden oluşturulan heyetin önüne çıkarılarak sorgulanırdı.
Şikayete konu sorun, heyete iletilir, heyetin toplanarak söz konusu meseleyi görüşmesine “dernek kuruldu” denilirdi. Söz konusu taraflar bu heyetin karşısına çıkar kendilerini savunur, sonuçta suçlular belirlenir ve heyetin verdiği küçük çaplı cezalar bağlayıcı olurdu.
Özellikle 50’li, 60’lı yıllarda köylerde işsiz gençlerin sayısı oldukça fazlaydı. Dinamik ve enerjik bu gençlerin köydeki en önemli eğlencesi, peke sohbetlerinde, imecelerde, düğünlerde, yayla şenliklerinde kendilerini göstermeleriydi.
Bu eğlencelerin en önemli handikabı biraz da macera olsun diye basit nedenlerden dolayı çıkartılan kavgalardı. Düğün, imece veya herhangi bir toplantı sonrası yaşanan bu durum, köyün feodal yapısı veya mahalle guruplaşmaları arasında yaşanırdı.
60’lı yıllarda Şahinkaya köyünde, alışılagelmiş, aşağı mahalle yukarı mahalle kavgalarının birinde yukarki mahalle gurubunun içinde yer alan güçlü yapılı Dursun Murut (Rum Dursun) sayesinde karşı tarafı zor duruma bırakırlar. Dayak yiyen taraf bu durumu muhtara iletir. Bu amaçla dernek kurulur. Taraflar teker teker ifade vermek üzere huzura çıkar. Yalnız her kavgada Dursun Murut yüzünden dayak yiyen kişiler Dursun Murut’un ağır suçlu düşürülmesi için aralarında anlaşırlar. “Seni kim dövdü?” sorusuna herkes “Dursun Murut” diyecek, böylece daha ağır ceza alması sağlanacaktı.
Duruşma başlar, her ifadeye çağrılana seni kim dövdü? Dursun Murut… Diğeri içeri giriyor seni kim dövdü? Dursun Murut.. Bu sorgu bu şekilde uzayıp gidiyor. Heyet şaşkın. Muhtar sinirlenerek bağırır, “Bu kadar kişi bir Dursun ile baş edemedunuz. (Sinkaflı bir küfürden sonra) iyi yapti sizi” der ve Dursun Murut ile ekibi ceza almaktan kurtarır.
Yine aynı yıllarda bir grup genç gece eğlence sonrası eve dönerken yola yakın bir evin önündeki petekleri gözlerine kestirirler. Bu işte bilgisi olan şahıs, peteklerden bal alabileceğini söyler ve işe koyulur. Diğerleri gözlemci olur. Arı ısırmasına karşı gerekli önlemler alınır. İki, üç kovan sağılır. Sonra da bu iş ayıların işidir algısı yaratmak için kovanlar yamaçtan aşağıya yuvarlanır. Yanlız içlerinden birisi şapkasını burada düşürdüğünün farkında olmaz. Sabahleyin petek sahibi şahıs feverân eder. Peteklere ayının saldırdığına inanır ama olay mahallinde bulduğu şapkadan hareketle bu işi birilerinin yaptığına inanmaya başlar. Muhtara durum iletilir. Zaman içinde şapkadan hareketle olay aydınlanır. Failler tespit edilir. Simdi bu şahıslar için dernek kurma zamanıdır. Dernek kurulur. Suçlananlar sırayla sorgulanır. Kimisi inkar eder, kimisi ben o akşam orada yoktum der, kimisinin çelişkili konuşmaları olur ama nihayetinde olayın aydınlanması sağlanır. Heyet, faillere kovanların değeri olarak 7’şer Lira para cezası ve 10’ar değnek ceza verir.
Tabi ki bu olay köyde çok konuşulur. Haksız ceza aldığını söyleyenler, cezanın ağır olduğunu söyleyenler, olayı farklı anlatanlar olur. Yıllarca bu olay, sohbetlerin kadim konusu haline gelir. Çok konuşuldu. Bu olayda fail olanlardan yaşayan yok ama hâlâ anlatılır, tartışılır. Zaman zaman köy sohbetlerine katılanlara “bu akşamki sohbetinizin konusu neydi” diye sorulduğunda cevap olarak o olaya atfen “petek meselesi” konuşuldu verilir. Anlıyacağınız “petek meselesi kökleşti” yine.
Bunca yıl sonra bu konu hâlâ değişik versiyonları ile anlatılır. Ve köyde uzayan konular için bir deyim olarak kullanılır.
“Petek Meselesi Kökleşti”
28/01 /20024
TRABZON
Not: araştırdım. Bu olaylarda var olanlardan hayatta kalan yoktur. Rahmet diliyorum.