Köylerimizde Kimlik Değişiyor, Tarihi Yapılar Yerini Beton Binalara Bırakıyor
Bir zamanlar taş duvarlı evlerin, ahşap cumbaların, kiremit çatılı yapılarla süslü olan köylerimizde artık bu görüntülere nadiren rastlanıyor. Atalarımızdan bize kalan tarihi doku, ne yazık ki yıllar içinde korunamadı. Bugün, köylerimizde yükselen çok katlı, betonarme binalar sadece manzarayı değil, köy yaşamının ruhunu da değiştiriyor.
Eskiden her ev, bulunduğu coğrafyanın iklimine, geleneklerine, malzemelerine göre yapılırdı. Taş ustaları, marangozlar, imece usulüyle yapılan evlerde nesiller boyu yaşanır, o evler anılarla dolardı. Ancak günümüzde hızla gelişen modernleşme anlayışı ve şehirleşmenin köylere kadar ulaşması, bu kültürel mirasın izlerini silmek üzere.
Yeni yapılan binalar, belki daha konforlu, daha geniş ve dayanıklı gibi görünüyor olabilir; fakat beraberinde getirdiği görsel kirlilik, köylerin özgün mimarisini ve doğal uyumunu zedeliyor. Çok katlı yapılar, köy siluetlerini bozuyor; eskiye dair ne varsa yerini soğuk beton duvarlara bırakıyor.
Kültürel miras sadece büyük şehirlerdeki saraylar, hanlar, camiler değil; aynı zamanda bir köyün yamaçlarına serpiştirilmiş o mütevazı evlerdir. O evlerde yaşanmışlık, gelenek, tarih vardır. Her bir taş, her bir ahşap kiriş, geçmişin bir hatırasını taşır.Ne zorluklarla teleferik yada sırt ile taşınan malzemalar ile yapılan çok değerli mekanlar vardı.
Köylerimizi korumak, sadece bir görsel estetik değil, aynı zamanda tarihimize ve kültürel kimliğimize sahip çıkmaktır. Yetkililerin bu konuda daha duyarlı olması, yerel yönetimlerin mimari koruma planları yapması, halkın da bu bilinçle hareket etmesi artık bir zorunluluk haline geldi.
Aksi halde, gelecekte çocuklarımıza “Eskiden burada ahşap evler vardı” demekten öteye geçemeyeceğiz.