Gaz lambasının titreyen alevi alıp götürüyor beni.. Görülmeyen, lakin bilinen zamanlara.. Birkaç siyah beyaz fotoğrafla, dedemin anlattıkları kâfiymiş gibi, resmi tamamlatıyor adeta.. Fakat elbetteki yetmezdi o zamanları ve zamandakileri anlamaya.. Anlıyor, tanıyor olsaydık bu denli uçurumları yaratır mıydık mazimizle aramızda..? Belkide şanslıydım ben.. Sık sık yolculuk yapardım çünkü, karanlık gecelere gaz lambasının loş ışığı ile eşlik eden ve dedemin hiç değişmeyen “e pulim bizum zamanumuza…” girizgahı ile başlayan, uğruna uykularımı bile feda edebileceğim o zamanlara ait birkaç yaşanmışlığa..
“Bizum zamanumuzaşindiki gibi bolluk ve kolayluklar yok idi e kizum.. Yokluk, fakırluk, insan güci hakim idi. Sabahtan kalkar, kuymağumuzi yer, doğri işlerumuze koyulurduk. Dişarda işi olan dişari gider, evde işi olan evde kalurdi. Ama işlerumuzde bile birluk beraberluğumuz var idi bizum. İrğatluk eder, toplanurduk. Horon, kemençe da bir yandan. Şenlik içerisinde işlerumuzi temam ederduk. Akşam oldi mi işler bitmezdi e yavrim nerdee… Hem akşami daha zor. Ne elektrik var ne su. Bir da değermen işi var ise eyice gicelenurduk. Günüzun sira bulmak ne mümkin. İdare lambalariyle gider, zahrelerumuzi un eder geri gelurduk. Lamba dedum da bugünki lambalar gelmesun akluna. Şindiki mum işiği kadar işiği ancak var idi. Ama gene da şükür. Daha eskilerden komşiluğa gidup gelurken çira yakar da gidup gelurdi meşelerun patikaluklarindan beyuklerumuz. Eyyy gidi ne yokluklar, ne yokluklar…
Deduğum gibi akşami işler bitmezdi. Kizlarumuz idare lambalari yahut gaz lambalari altinda kaneviça işler, anagalarumuz günüz yetişturemediyse akşami gene gaz lambasinun altina forodigo bezleri dokur, sepetler yapardiler. Eğlencelerumuz da yok değil idi. Gençler toplanur fincan oyini oynarduk. Kırılugiderduk ey gidi…Bir da paragatlarda toplanup geçurduğumuz zamanlar var idi. Şindiki gibi televizyon, bilgisayar yokkk. Bizum eğlencelerumuz boyle idi. Ama essehten ne güzel günler idi. Hem çok zor hem da çok güzel günler idi..”
Lambanın duvara bıraktığı ürkütücü sayeler nokta koymuştu yolculuğuma.. Hani diyorum, hani elektrikler hiç gelmese de dedem o zamanlardan hep anlatsa.. Oysa ne mümkündü yaşamın elektrikle endekslendiği bir zamanda böylesine uç bir istekte bulunma.. Maalesef ki geldiğimiz yer.. Yokluk ve kıtlığı perdeleyen huzur yıllarından, doymayan nefislerin şükürsüz bedenlerin kol gezdiği bir dünya..
Kendir İpinden Kumaş: Forodiko ile samiayan