Trabzon´un doğu ilçelerinin geleneksel çalgısı olan kaval, unutulmaya yüz tutmak üzere. Kaval, Trabzon´un Çaykara, Dernekpazarı, Sürmene ve Köprübaşı ilçeleriyle Rize ve Artvin´in bazı ilçelerinde yüzyıllardır kullanılan yöresel bir çalgı. En önemli özelliği çalarken yüreğe temas etmesi. O yüzden derler ki “kavalı çalabilmek için yürek lazım”.
Trabzon´un doğuda kalan ilçelerinde bilhassa Çaykara ve Dernekpazarı´nda üzerine söz söylenemeyecek vazgeçilmez bir çalgıdır. Seyirde, imecede, hüzünde, neşede, hayatın tüm ünitelerinde kavalın sesini duymak mümkün. Kaval çalındığında deyim yerindeyse dinleyenler transa geçiyor. Hatıralar dökülüyor gözlerden. Çıkan sesin içinde barındırdığı duygu yumağı sadece kavaldaki bir kaç delikle sınırlı değil.
Bundan 100 sene önce kemençe Çaykara ve Dernekpazarı´nda hiç yokmuş. Kemençeyle tanışmaları henüz yeni. Hatta ilk kemençe sesleri duyulmaya başlandığında yadırgayanlar olmuş. Varsa yoksa kaval. Kaval, Sürmene´ye de bu ilçelerden yayılmış. Şimdilerde modern hayatın çarkları arasında ezilmeye ve unutulmaya yüz tutmuş kavala gençlerin neredeyse hiç ilgilisi yok. Kavalcı denilebilecek en fazla 20, kaval çalabilen ise en fazla 200 kişi kalan yörede bu ilginin içinde neredeyse gençler hiç yok.
Şimşir ağacından yapılan kavalın, yörede ne zamandan beri çalındığı konusunda hiç bir bilgi yok. 1700´lü yıllara kadar eski anlatımlarda kavalcılara rastlamak mümkün. Ama sınırın 1700 olmadığı kesin.
Haber-Kamera: Muhammet Ali Sarı
ÇOK ZOR BİR ÇALGI ALETİ OLDUĞU İÇİN USTASI DA AZ OLUYOR..