Rachel, Furkan ve İnsanlık Vicdanı
Filistin’e yıllardır devam eden İsrail saldırılarına dikkat çekmek ve Gazze’deki ambargoyu kırmak için giden ‘Rotamız Filistin, yükümüz insan’ isimli yardım gemileri bilindiği gibi katil İsrail’in en az dokuz aktivistimizi katli ile neticelendi. Katledilen diğer şehitlerimizin yanında biri biraz daha öne çıkıyordu. O da Kayserili Fen Lisesi son sınıf öğrencisi Furkan Doğan. Ölümü hissetmişçesine “Biz dönmeye gitmiyoruz” diyerek şahadete koştu.
Furkan Doğan
19 yaşında. Kayserili bir genç. Henüz fen lisesi son sınıf öğrencisi. İçindeki merhamet ve vicdan Gazze’de yaşanan katliam ve ambargoların devamına izin vermedi. Furkan üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Çok başarılı bir öğrenci olmasına ve kendisini çok parlak bir geleceğin beklemesine rağmen o hiç tanımadığı insanların uğradığı zulmü sona erdirmek için nefer oldu. Geri gelemeyeceği ihtimaline amenna ve saddakna diyerek yola çıktı. Giderken dönmeme ihtimalini iliklerine kadar göze almış, gitmeden önce annesi, babası, kardeşleri, dedesi ve okul arkadaşlarından helallik istemişti.
İsrail askerlerinin Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisindeki yolculara yönelik yaptığı saldırıda hayatını kaybedenlerin arasında Kayserili Furkan Doğan da bulunuyordu. Lise son sınıf öğrencisi olan Furkan Doğan’ın içine doğan şehitlik mertebesi vuku buldu. Kafasına ve vücuduna aldığı beş hain mermisi ile dünyanın vicdanına seslendi.
Rachel Corrie
16 Mart 2003’te 23 yaşındaki Amerikalı insan hakları çalışanı pırıl pırıl bir genç kız olan Rachel Corrie, ailesinden on binlerce kilometre uzaktaki mazlum Filistinlilerin uğradığı zulme direnmek için Gazze’ye gitmişti. İsrail ordusunun Filistin Gazze Şeridi’nde bir doktorun evini ve ailesini yok etmesini engellemeye çalışırken, bir askeri buldozer tarafından ezilerek yaşamını yitirdi. Göğsünü zulme karşı siper etti ve canilerce ezilerek öldürüldü. Rachel, ailesine yazmış olduğu dikkate değer bir dizi e-postasında, kendi yaşamını neden tehlikeye attığını şöyle açıklıyordu.
“Buradaki çocukların pek çoğu hiç evlerinin duvarlarındaki tank mermisi delikleri ve bir işgal kuvvetinin onları yakın civarlarda sürekli izleyen kuleleri olmadığı bir gün yaşamış mıdır, bilmiyorum. Tam emin olmasam da, bu çocukların en küçüğünün bile, her yerde hayatın böyle olmadığını anlayabildiğini düşünüyorum. Ben buraya gelmeden iki gün önce sekiz yaşında bir çocuk bir İsrail tankı tarafından öldürülmüş ve çocukların birçoğu bana onun ismini mırıldanıyor, “Ali”—veya duvarlarda onun posterlerini gösteriyor.
Onun hangi dine ve hangi millete mensup olduğunun ne önemi var? O bozulmamış insan vicdanını temsil edip İsrail buldozerinin önünde parçalanarak tarihe imzasını atmış bir genç kız. O yeryüzündeki çok Müslüman’dan daha Müslüman. Onun yaptığını yapamayan, yakınlarının yapmasına razı olmayan hepimizden…
Şimdi Rachel cehenneme gidecek ve camileri dolduran bizler cennete öyle mi?
2003’te Rachel Corrie, 2010’da Furkan Doğan ve diğerleri aynı uğurda öldüler. Dünyanın vicdanını harekete geçirmek için canlarını ortaya koydular. Cesaretle ve fedakarca.
İki bozulmamış vicdan. İki insanlık için çarpan yürek. İki zulüm karşıtı ve adaletin yılmaz savunucusu. Bir şeyler doğru gitsin diye canlarını ortaya koyan iki fedakâr.
Rachel ve Furkan…
Yaşıtları günlerini gün etmekle meşgulken, evrensel mesajın altına kanla imza atan bu iki güzel yüz ve güzel yüreğin ortak yönleri insana insan olduğunu bir kere daha hatırlatıyor.
Bütün derdi dünyevi hevesleri olanların onların hayatlarından alacağı ne kadar da çok ders var. Dünyaya gelmek mal mülk biriktirmek, makam mevki gibi oyuncaklarla oynamak mı, dünyaya hükmedecek işlere imza atmak mı?
Onlarda Hz. Eb-u Bekir’in merhameti vardı. Hani diyordu ya Ebu-Bekir duasında:
-Ya Rabbim! Bedenimi öyle büyüt ki Cehennemde benden başka bir insanın yanacağı yer kalmasın.
Rachel ve Furkan da bu duayı fiili olarak yaptılar. Ölümü göze alarak zulme karşı direndiler. Ve lisan-ı halleriyle şunu terenüm ettiler: Allah’ım bizi al ama insanlık onuru çiğnenen, kadın, erkek, çocuk yaşlı milyonlarca Filistinli’nin sesi duyulsun. Vicdan ile vicdansızlığın farkı ortaya çıksın. Uyuyan kalpler uyansın.
Evet Rachel 23, Furkan 19 yaşında. İkisi de İsrail tarafından hunharca katledildi. İkisi de insanlığın vicdanını uyaran tertemiz vicdanlardı.
Bir gül bahçesine girercesine.
Dünyanın, insanlığın ve Müslüman olarak bizlerin bu iki fidan ve diğerlerinden öğreneceği çok şey var.
Şöhret isteyenler!
Şimdi şöhret onlarda.
Makam isteyenler makamların en yücesine onlar erişti.
Nerede zulüm var gönüller orada olmalıdır. Allah oturduğumuz yerden kimsenin belasını vermeyecek. Bu aşikar. Her birimiz bir Rachel, bir Furkan olmadıkça zalim yaptığı zulümden cesaret alarak devam edecektir.
İnsan bu iki gence bakınca duyguları hayranlıkla hüzün arasında gidip geliyor.
Ne mutlu Allah yolunda öldürülen dirilere…
“Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin! Bilakis onlar diridir; fakat siz bunu anlayamazsınız.” Bakara 154