Bir elma bir
portakal bir mandalina…
Manavlığa
yeni bir soluk getirmişti. Hüsnü amca beklide ilk defa meyveyi tane işi satmaya
başlayan manavlardandır. Çaykara’nın arka sokağındaki dükkânı ağırlıklı olarak öğrenciye hitap ederdi.
Sattığı meyveler belki birinci sınıf değildi. Ama şefkat vardı merhamet vardı
sevgi vardı dükkânında. Elma ve mandalinaları ön taraftaki tezgâha alabildiğine dökerdi. Yanlarda ve arkada ise tavana kadar kasalar diziliydi. Kısıtlı harçlıklarıyla Hüsnü amcanın dükkânına giden öğrenciler
elma ve mandalinayı tane işi isterlerdi kendisinden. Hüsnü amca parası elinde olan öğrencinin parasını
görür ve o paraya göre bedel isterdi.
-Hüsnü amca
bu elma ne kadar?
Hüsnü amca
teraziye atar ve 200-250 gramlık damgalarla dengelerdi elma veya mandalinayı.
-Ver yirmi
ha ver yirmi!
Zaman zaman dükkânını
gereksiz yere işgal eden öğrenciye de kızmaz gücenmezdi. Bazen babası da tezgâhın
arka tarafında dururdu. Hüsnü amcaya göre huysuz sayılabilecek bir adamdı.
Öğrenci yoğun olarak manav dükkânına doluştuğunda onları fırçalardı(!). Hüsnü amca bu
durumlarda babası ile öğrenci arasında kalırdı. Öğrencilere mahçup olmuş bir
edayla babasına:
-Boba ne
istersun onlariii… Demekle yetinirdi.
Sonra dükkânı
belediye tarafından yıkıldı. Yerine bu günkü belediye binası yapıldı. Bir süre
ön caddeden arka caddeye geçiş veren Hamdi Coşkun’un eczanesinin yanındaki
boşluğa taşındı. Ama burada eski havasını bir türlü yakalayamadı. Belki de
devir değişmişti artık. Bir elma bir mandalina satın alan öğrenciler tarih
olmuştu. Yine de bir ekmek parası çıkarıyordu orada. Sonra burasını da
aldılar elinden. Kadahor mahallesine çekildi. Yalnız başladığı hayatına yine
tek başına devam ediyor. Geçenlerde orada rastladığımız Hüsnü amca ile ayaküstü
bir sohbet ettik. Baki kalan gök kubbede hoş bir sadâ imiş dedik ve 70-2000
arası yıllarda Çaykara’da eğitim gören her öğrencide yüzünü görünce bir
tebessüm belireceğine inandığımız Hüsnü amcayı Çaykara Gazetesi takipçileri
için görüntüledik.
Haber: Çaykara Gazetesi