15 Ağustos 2015’te Hakkari’de şehit olan Başkomiser Ahmet Çamur için ailesi tarafından Çaykara Merkez Camii’nde Kur’an-ı Kerim okutuldu.
Bu gün öğle namazı öncesi gerçekleşen programda Çaykaralılar bir kez daha şehidimizin ailesinin yanında oldu. Merkez Camii’ni tamamen dolduran Çaykaralılar duygulu anlar yaşadılar. Program dolayısıyla “Kur’an’da Şehitlik Kavramı” üzerine bir konuşma yapan Prof. Dr. Mehmet Okuyan “Şehit olanların Allah katında ölü olmadığını şehitlerin Allah katında yaşıyor olduklarını ve rızıklandırıldıklarını söyledi. Okunan Kur’an-ı Kerim ve duaların ardından şehidimizin ailesinden ikiz kardeşi Mehmet ile ağabeyi Ömer Lütfü Çamur cenazede kendileri ile görüşemeyenlerin taziyelerini kabul etti.
Holo’dan Muhammet Bayka’nın Şehit Ahmet Çamur ile ilgili duyguları…
Şehit kardeşimiz Ahmet Çamur
Trabzon Çaykara Soğanlı Köyü (Zihon Mahallesi) doğumlu… Ankara’da Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda baş komiser olarak çalışıyordu. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine 45 günlük geçici görevle gitmişti. Çoğunuzun malumu, görevinin son gününde 15 Ağustos 2015’te PKK hainleriyle girdiği çatışmada şehit düşer…
Son günlerde sıkça aldığımız şehit haberlerinin her biri yüreğimizi ayrı ayrı sızlatır.
Ahmet’in Çamur soyadını Çaykara ilçesi ve Soğanlı Köyü ile birlikte duyunca, bir başka etkilenmiş, sanki yüreğim kanamıştı.
Zira şehit Ahmet, anneannemin ocağına mensuptu. Oysa kendisini hiç tanımamıştım bile. Hemen Çamur ailesinden irtibatlı olduğum bir iki kişiyi aradım. Evet, haber acı ama gerçek idi. Ziya Çamurşen Hocam, şehidin Çaykara’ya ulaştığını, Cumhurbaşkanını beklediklerini boğazı düğümlenerek zar zor anlatabildi bana. Daha da hüzünlendim.
Ahmet Çamur’u tanımıyordum. 1969 doğumlu, 3 çocuk babası… Eşi Gökçen Hanım da Ankara’da hâkimlik görevi ifa ediyormuş.
Çamurlar geniş bir aile. Anneannem bu ailedendi. İlk çocukluğumda köyümüzden azıcık görülebilen Zihon Mahallesi’ne doğru bakar, kendisini tanıma imkânı bulamadığım anneannemi hayal etmeye çalışırdım.
Şehit Ahmet’in şahadet haberi, tüm bu duygularla zihnimde resmi geçitte bulununca, gönlümü sızlatmakla kalmadı, adeta kanattı.
Ahmet, 33 yıl önce vefat eden babası ve 21 yıl önce vefat eden annesinden hem öksüz, hem de yetim kalmıştı. Bu defa da kendisi Ayşe Begüm, Zeynep Ala ve Elif Tuğçe’yi yetim bırakarak gitti.
Elhamdülillah ki, en yüce makama, Şehitlik Makamı’na uçtu.
İsmini taşıdığı Efendimiz’e komşu olmaya ve anne babasıyla buluşmaya gitti.
İsmini mezun olduğu okula vermişler hemen:
“Şehit Ahmet Çamur Çaykara Anadolu İmam Hatip Lisesi”
Düşünen ve uygulayanlardan Allah razı olsun.
Büyük şair Mehmet Akif Ersoy, şehitler için demişti ya:
‘Bu, taşındır’ diyerek Kâbe’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına.
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Onlar için ne yapsak, ne desek azdır.
Yavruların Ayşe, Zeynep ve Elif ile eşin Gökçen Hanım, önce Yüce Allah’a, sonra da necip milletimize emanettir.
Gönlün rahat, ruhun şâd olsun şehit kardeşim.
Başsağlığı dileğinde bulunduğum yakın akrabası, dostum Hayrettin Hoca, “Çok temiz bir çocuktu. Melek gibiydi” diyerek yâd ettiği şehit Ahmet’in, geride bıraktığı ne hoş bir sadâ, ne hoş bir miras bu. Ahmet, şehit olmadan önce sosyal medyadaki bir paylaşımında, “Sen gerçekten iyi bir insan olmaya bak. Musallada ‘iyi biliriz’ denmesi kimseyi kurtarmaz” yazdığı ortaya çıktı. Hassasiyetine bakar mısınız Ahmet’in. Hem ismine layık (Ahmet: Övülmüş, beğenilmiş, şükreden anlamında Efendimiz’in bir başka ismi), hem sıfatına layık (şehitlik) bir şuur…
Mübarek olsun.
Amin