HES’LERE TESLİM OLMAK YOK
Solaklı Vadisindeki HES’ler 11 Şubat Cuma günü saat 10:00’da Cumapazarı, 13:30’da Ç aykara Halk Eğitim Merkezi Salonu ve 17:00’da Karaçam Beldesinde yapılan toplantılarla masaya yatırıldı. Toplamda yaklaşık 500 kişilik vatandaş grubunun takip ettiği toplantıların Çaykara ayağı için güvenlik kuvvetlerinin özel önlem alması dikkat çekti. Resmi izinli olarak düzenlenen toplantılar sonrası Çaykaralılar daha önce HES’ler konusunda yeteri kadar aydınlatılmadıklarını ve haklarını bilmediklerini dolayısıyla bu toplantının faydalı olduğunu ifade ettiler.
Solaklı Vadisi ve Ekolojik Yaşamı Koruma Derneği tarafından düzenlenen “Suyumuz Geleceğimizdir” konulu söyleşilere 19 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Ali Kemal Ayan, Doç. Dr. Selim Aytaç, Türkiye Su Meclisi Üyesi Avukat Bedrettin Kalın, Doğa Derneği Başkanı Dr. Güven Eken konuşmacı olarak katıldı. HES’lerin masaya yatırıldığı toplantı aynı gün saat 17:00’da Karaçam’da da gerçekleştirildi. Özellikle Karaçam’daki toplantıya katılım oldukça fazlaydı. Kadın çoluk çocuk hep birlikte HES’leri vadilerine sokmamakta kararlı olan Karaçamlılar, “Biz doğamızın, vatanımızın tahrip edilmesini istemiyoruz. Karaçam’a HES yaptırmayacağız” dediler.
Solaklı Vadisi üzerinde kurulması planlanan HES(Hidro Eletktrik santraller) ile ilgili yapılan toplantılarda önemli bilgiler verildi. Çaykara’daki toplantı 11 Şubat Cuma günü saat 13:30’da başladı. Toplantı öncesi belediyeden bildiri asmak için izin isteyen toplantı organizatörlerine HES’lerin devlet yatırımı olduğu gerekçesiyle izin verilmediği ve güvenlik tedbirlerinin artırıldığı öğrenildi.
Bu ortamda başlayan toplantının hiçbir siyasi görüş ya da düşünceye hizmet etmediği özellikle belirtilirken amacın sadece Solaklı Vadisinin ekosistemini korumak olduğu vurgulandı. Genel olarak her siyasi eğilimden katılımcıların bulunduğu toplantılarda enerjinin önemli bir ihtiyaç olduğu kabul edilirken özellikle son 10 yılda turizm anlamında çok önemli mesafeler alan ve yabancı turistler tarafından yeni yeni keşfedilmeye başlanan Solaklı Vadisinin HES’lerle yok edilme aşamasına geldiği vurgulandı. Özellikle Solaklı Deresi ve yan kolları üzerinde kurulması planlanan 36 HES projesi ile derelerin kaderinin sadece yüzde 10’luk can suyuna terk edilmek istendiği, bu suyun ise Solaklı vadisi için yetersiz olduğu vurgulandı. Neredeyse her 1500 metrede bir HES projesinin varlığına dikkat çeken konuşmacılar bu durumda yüzde on oranında can suyu bırakılsa dahi bir anlamı olmayacağını, bu oranın bile Avrupa’daki HES uygulamalarında geçerli olan yüzde otuz oranındaki asgari can suyunun çok altında olduğu ifade edildi.
Toplantıda yüzde 10 can suyunun Solaklı Vadisindeki ekosistemi ve bitki örtüsünü değiştireceği ve vadinin artık yaşanmaz hale geleceği vurgulandı. Derede yaşayan canlılarla birlikte bitki örtüsünün durumdan etkileneceği vurgulanırken HES’lerle oluşacak manyetik ortam ve üretilen enerjinin nakledilmesi sırasında oluşacak yoğun kablo geçişi ile doğaya zarar vereceği dile getirildi. Özellikle Solaklı vadisinde zaman zaman yaşanan sel felaketleri ve en son yaşanan 2005 felaketine vurgu yapılarak HES çalışmalarıyla dere yataklarının malzeme ile doldurulduğu bu malzemenin şiddetli yağmurlarla felaketlere neden olabileceği üzerinde duruldu. Bir an önce HES’ler konusunda harekete geçilmesi gerektiği ifade edilerek bu konuda hukuki mücadele yolunun açık olduğu vurgulandı.
HES’lerin başlaması için muhtarların yer teslimi yapması gerektiği, muhtarların yer teslimi yapmadan HES inşaatlarının başlayamayacağı, HES’lere karşı hukuk yolunun açık olduğu ve bu güne kadar HES’ler aleyhinde açılan 40 davadan 38’inin HES’lerin aleyhinde sonuçlandığı bilgisine yer verildi. Konuşmacılar HES’ler konusunda yeri işgal edilen bir kişi ne yapıyorsa aynı şeyin yapılması gerektiğini belirttiler.
Yapılmak istenen şeyin enerji ve sermaye düşmanlığı değil sadece ve sadece yaşam alanlarımızı korumak olduğu vurgulanan toplantıda “Vadimiz katledilmeden önlem almalıyız. Bizim atalarımızın mezarları burada, bizim mezarlarımız da burada olacak. Biz sadece memleketimizi koruyoruz. Yapılan şey budur”. Denildi. Daha önce HES’lerle tanışan İkizdere ve diğer vadilerden örnekler verilerek kullanılan patlayıcılarla deredeki canlıların öldüğü, açılan tünellerle de köylerin yer altı sularının yön değiştirdiği ve köylerin susuz kaldığı dile getirildi. Bu arada daha önce Çaykara’da HES projesi kapsamında arazisini HES firmasına satan bir vatandaş “Ben HES’lerle ilgili bu ölçüde bilgi sahibi değildim. Gerekirse yerimi geri almak için mücadele etmeye hazırım” dedi.
Karaçam Kararlı:
Karaçam’da yapılan toplantıya kadın erkek çocuk her yaştan çok sayıda Karaçamlı katıldı. Karaçam civarında yapılması planlanan HES’ler karşılığında Karaçam’a yıllık getirisi 120.000 Lira olan 500 KW’lık bir santral teklif edildiğini belirten Karaçamlılar, “Biz bir şey istemiyoruz. HES’lerin yaşam alanlarımıza nasıl zararlar vereceğini biliyoruz. Bu nedenle kararlıyız. Karaçam’da HES yaptırmayacağız. Çaykara’da bu konuda direnecek diğer köylere de destek olacağız” dediler.
TOPLANTIDAN NOTLAR:
Can suyu bir aldatmacadır. Bunun miktarı belli değildir. Ülkemizde kabul edilen yüzde 10 can suyu bırakılması Karadeniz ekosistemi için yetersizdir. Karadeniz’deki doğa için yüzde 10 su salımı demek ekosistemi tehlikeye atmak demektir. Ancak devlet genel olarak yüzde 10 can suyunu kabul etmiştir.
Avukat Bedrettin Kalın HES’ler konusunda inandırılmış çaresizlikten söz etmekte mahkemeye başvurulunca HES’lerin engellenebildiğini ifade etmektedir.
Doç. Dr. Selim Aytaç
Ülkemiz suların bol olmasına rağmen su sıkıntısı çeken ülkelerden birisidir. Karadeniz olarak suyu bol bir coğrafyadayız. Ancak israf edecek kadar da suyumuz yoktur. Türkiye son yirmi yılda sürekli artan bir enerji ihtiyacı ile karşı karşıya. Devletin 2023 yılına ilişkin enerji planlamasında kömür, petrol, nükleer, su, rüzgâr gücü, jeotermal, doğal gaz ve güneş enerjilerine yer verilmiştir. Bunlardan petrol, kömür ve doğal gaz dışa bağımlı olunan enerji kaynaklarıdır.
Çevreye en az zarar veren enerji türüne yenilenebilir enerji denilmektedir. Bunlar da güneş, jeotermal enerji ve suyun bir kısmıdır.
Devlet 2023 tarihine kadar Karadeniz’de planlanan tüm santralleri tamamlamayı planlıyor. Nehir tipi HES’lerle 2023 yılında tüm ülke ihtiyacının sadece yüzde 5’i karşılanacak.
2011 yılının sonuna kadar HES’ini tamamlayan bir firmanın ürettiği enerjiye kilovat saati 5-5.5 Avro-sent fiyattan devlet tarafından 10 yıl satın alma garantisi veriliyor. Yapan açısından oldukça karlı bir iş. Yöreye sağladığı istihdam ise zararının yanında söz konusu bile edilmeyecek kadar azdır.
Hes’in yapıldığı yerlerdeki muhtarlar yer teslimi yapmadan HES başlamıyor. Bu nedenle muhtarlar durumu iyi bilmeli ve zararı yararı konusunda emin olmalıdır.
Ordu Melet ırmağı ile Sarp sınır kapısı arasında 460 HES yapılacak. Bu sayı lisansı çıkmış olanlardır. Aynı rakam Türkiye bazında 1600’dür.
Can suyu Avrupa’da nasıl uygulanıyor?
Hes yapılacak dere üzerinde 10 yıl ölçüm yapılıyor. 10 yıl içerisinde o derenin en az aktığı zaman ne zamansa can suyu en az o miktarda olmalıdır. Can suyunun en az bu seviyede tutulması için santral gerekirse yıl içerisinde durdurulmaktadır.
HES’ler bilindiği gibi Çed raporları doğrultusunda ruhsat alıyor. Süreç çok hızlı gelişince çed raporları sürekli yenilenerek kolay alınabilir kılınıyor. Öyle ki çed raporları neredeyse formalite haline geldi. Çedler kopyala yapıştır yöntemiyle verilir oldu. Bir bölgenin yerel şartları yeteri kadar dikkate alınmadan başka bir yere uygulanan rapor adapte edilerek uygulanıyor