Elveda Köyüm… Yaylam…
Ayrılık vakti geldiğinde kulaklarına veda sözcükleri fısıldamayı isterdim. Ama düğümlenen hançerem sükût makamında bir hoşça kal dememden gayrisine müsaade etmedi.
Uzun yıllar ekmeğini yediğim, dağlarında seğirttiğim, sokaklarında volta attığım, Çaykara… Hoşça kal!
Ayrılırken vedalaşmam gereken ne çok şey varmış meğer?
Çaykara’yı sağdan soldan çeviren Solaklı ve Baltacılı dereleri… Alabalıklar… Sazanlar… Hurmalık… Uzun sokak hoşça kalın! Genlerime şekil veren topraklar…
Şur… Şinek… Görnek… Kazankıran… Vartan… Sultanmrat… Lemansuyu…. Kemer… Hosça kal!
Hoşça kal… Hoşça kal, yaylanın soğuk suyu…Filobidası…Tsifin ve Gomarı….
Sultanmurat’ta şehit düsen Yüzbaşı Seyfettin!
Ve dağlarında yatan bütün vatan evlatları hoşça kalın! Her yıl ruhlarına yolladığımız Yasin, Tebareke ve Amme cüzü hoşça kalın! Okuduğumuz duaların şehitlerimizin ruhlarına değmesine şahadet eden rüzgâr!
Ey rüzgâr!… hoşça kal…
Raşi mezarlığında bir ağacın gölgesinde metfun sevgili dostlarım hoşça kalın!
Bir köy yerinde adam gibi adam olmanın örneğini ortaya koyan insan, dedem. Hoşça kal!!!
Köyün en güzel kızı, taze süte tuz ve ekmek dograyip çocukluğumu besleyen sevgili Mamigam… Uyu sen… Rahat uyu… Yaylanın gülleridir; Rahmetli Zekiç… Hacı Henefi… Nanoğlu Mehmet… Paşanın Zihni. Baba dostları İbrahimağaoğulları, Hoşça kalın! Hoşça…
Hosça kal Haşil… Malez… Havitz, Tsubalitiko fayi… Fasulye turşusu ve Zagodaya eşlik eden soğuk su… Siz olmasaydınız ne olurdu halimiz?
Hoşça kal stamni… Güğüm…Kafeka.. Kremul.. Beresti… Maneya, Bana çocukluğumu hatırlatan Mayisa…
Hoşça kal! Yayla çayırı, Yayla Şenlikleri… Kemençeyle teptiğim horonlar… Tahto’da… Kırma’da… Plakana… Lisarlarda yaptığımız Seyirler… Sığır indirmeler…
“Hoşça kal çobanların sabah bağırmaları; “Sürün Kemere!” “Sürün Çumavanga!” “Sürün boğaza!”
Hoşça kalın çocukluğumun gözdeleri: Yakrop… Kazankıran.. Görnek… Ve Kuşmer!
Hoşça kal tırpan sallayan eller… Sırtında sepetiyle yük taşıyan kadınlar… Agustos’ta funduk toplayan, Eylül’de çayır kesen ahali.
Ey ahali… Hoşça kal!
Hoşça kal Trabzonspor… Bordo-mavi, Avni Aker Cehennemi… Takım yenilince içi dağlanan insanlar… Faroz’un bıçkın delikanlısı!
Hoşça kal… Köyüm, yaylam… Geçmişim… Kentim….
Hoşça evet hoşça kal…”
“Çocukluğunu doyasıya Çaykara’da yaşamış, üniversite eğitiminden sonra dünyanın çeşitli ülkelerinde görev almış bir Çaykaralı’nın Çaykara özlemidir. Çok sevdiği dedesinin, elinde büyüdüğü halasının cenazesine katılamamış, annesinin cenazesine son anda yetişmiş, gönlü buruk bir Çaykara sevdalısının sadırdan gelen özlem dolu satırlarıdır… “
Adı mı? Adı bizde kalsın…
(Haber fotoğrafının içerik sahibiyle ilgisi yoktur. Editör tarafından seçilmiş Barma sırtlarında 70’lerde çekilmiş bir gurbetçi fotoğrafıdır)
Eski isimleri hatırlayanlar da varmış, ne güzel.
Süper bir yazi ellerine saglik yazanin editörün emegi gecenlerin
on numara yazı sanki beni anlatmış