Of-Çaykara karayolu üzerinde Soğanlı köyü a
ltında Ulucami ve Kabataş köprüsü yanında özel bir İnşaat firmasının işlettiği taş ocağı mahkeme kararı ile durduruldu.
Of-Çaykara Karayolu üzerinde bulunan taş ocağı Soğanlı köyünün heme altında bulunduğu için köy evlerine ve çevreye zarar verdiği gerekçesi ile Muhtar Dursun Hakkı Çamurali tarafından Trabzon İdari Mahkemesine Yürütmeyi durdurma istemi ile iptal davası
açtı.
Muhtar Dursun Hakkı Çamurali, Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Soğanlı Köyü’nde yapılması planlanan Patlamalı Dasit Ocağı’na ilişkin, davalı idarenin 15.03.2012 gün ve 2153 sayılı “ÇED Gerekli Değildir” kararının; hukuka aykırı olduğunu, KTÜ yerine Gümüşhane Üniversitesi’nden rapor istenildiği, heyelan ve sel tehlikelerinin nazara alınmadığı, taş ocağının kurulacağı vadinin her iki yakasında yerleşim alanlarının bulunduğu, çevreyi kirleteceği, canlı hayatı tahrip edeceğini ileri sürerek yürütmenin durdurulmasını istemişti
Mahkeme olayda; “uyuşmazlığın çözümü teknik incelemeyi gerektirdiğinden, projenin ÇED yönetmeliği uyarınca ‘ÇED gerekli değildir’ kapsamında olup olmadığı, kurulması planlanan ‘patlatmalı dasit ocağı’ işletmesinin yapımı sonucunda doğa tahribatı oluşup oluşmayacağı, tabii ve ekolojik dengenin bozulup bozulmayacağı, bölgedeki endemik bitki türlerinin ve yaban hayatının olumsuz olarak etkilenip etkilenmeyeceği, proje kapsamında yapılacak çalışmaların bölgede heyelan oluşumuna yol açıp açmayacağı, patlatma sonucu bölgede yaşayan insanların ve diğer canlıların güvenliğini olumsuz etkileyip etkilemeyeceği, proje kapsamında yapılacak çalışmaların su kaynakları üzerinde olumsuz bir etkisinin olup olmayacağı hususunda; uzmanı bilirkişiler Prof. Dr. Kamil Kayabalı, Prof. Dr. Gülen Güllü ve Doç. Dr. Ziya Sedat Çetiner’in katılımıyla mahallinde keşif yapılmasına ve bilirkişi raporu hazırlanmasına” karar verdi
bilirkişi raporunda özetle; “Proje Tanıtım Dosyası’nda faaliyet alanı,flora ve fauna incelemesinin biyolog tarafından yapıldığı, sunulan bilgilerin yerinde yapılmış bir incelemenin sonuçları olmayıp literatürden derlendiği, dasit ocağının yolun çevresine işletmeden çevreye yayılan başta toz ve patlamalar olmak üzere diğer faktörlerden etkilenmesi muhtemel floranın bulunup bulunmadığının açıkça ortaya konulamadığı, toz emisyonlarının bölgede meydana getireceği etkilerin eksik tespit edildiği, arazi topografyası da dikkate alınarak oluşması beklenen emisyonların değerlendirilmesi gerektiği, işletmeye yakın yerleşim yerlerinde oluşması beklenen toz yayılımının sınır değerlerinin altında olabileceğinin daha detaylı bir çalışma ile ortaya konulması gerektiği, davacı şirketin işletme yapmayı planladığı alana komşu olan ve daha önce Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından malzeme ocağı olarak işletilen dasit içinde patlatma ve kazı sonucu oluşan şevlerin yaklaşık 90° açılarda bile duraylı olduğu, dava konusu alandaki doğal eğimlerin de çok yüksek olduğu” tespit edildi
Bu rapor üzerine mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verdi.
Mahkeme kararında özetle:
“Bu durumda, yukarıda anılan bilirkişi raporunda tespit edilen hususlar uyarınca, dava konusu alanda yapılan patlamalı dasit ocağının, dasit gibi kaya formasyonlarının, metalik (veya diğer kıymetli) madenler gibi belli noktalara özgü olmadığı, yayılımlarının kilometre karelik alanları kaplayabileceği, ruhsat verilen yerin çok önemli bir turizm bölgesine ait ulaşım yolu üzerinde olması, önemli bir akarsuyun kıyısında bulunması, köy mahalle ve bireysel yerleşmelere yakın mesafede yer alması, doğal güzellikleriyle bilinen bir bölgede ciddi görüntü kirliliğine sebep olacağı, işletme faaliyetini fauna ve flora üzerinde olumsuz etkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmeye alınmaması birlikte değerlendirildiğinde, projenin bölge topografyası dikkate alınarak kapsamlı bir ÇED raporu ile değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” Denildi.
Alınan bilgilere göre İşletmeci firma yeni ruhsat için herhangi bir başvurusu henüz bulunmuyor.
Çaykara Gazetesi olarak 02 Şubat 2012 tarihinde yayınladığımız haberimizde; ilçemizin arazi yapısı taş ocakları için uygun olmadığı gibi bu tür taş ocakları açılması ilçemizdeki yerleşim yerleri tehlikeye girecektir. Tarihte büyük sel felaketleri ile heyelanlar yaşayan ilçemizde son olarak 2005 yılında yaşanan Büyük Sel Felaketini Çaykara Gazetesi olarak manşetten yayınlayarak; “SELE TESLİM OLDUK”, “SOLAKLIDA COĞRAFYA DEĞİŞTİ” başlıklarını kullanmıştık. Çaykara gazetesi çalışanları olarak o günkü görüntüler hala gözlerimizin önünden silinmedi. Toprak yapısının kaymalara ve sel felaketlerine zemin hazırlayacak durumda olması nedeniyle bu tür taş ocaklarının ve galeri atışlarının ileriki zamanlarda yöremizi geçmişte yaşadığımız tehlikelerle karşı karşıya bırakacağı endişesini taşımaktayız