Çaykara ve Dernekpazarı’nın düşman işgalinden 93. kurtuluşunun yıldönümünü dolayısı ile Trabzon’da bulunan Çaykara-Dernekpazarı Kültür
ve Yardımlaşma Derneği kurtuluş etkinlikleri dolayısı ile gençlik gecesi düzenledi. Trabzon Hamamizade Kültür Salonunda 18:30’da başlayan eğlence programı Trabzonspor maçının aynı saat de olmasına rağmen hemşerilerimiz büyük ilgi göstererek salonu doldurdu. Geceye Çaykara kaymakamı Cevdet Atay, Dernekpazarı kaymakamı Abdürrezzak Canpolat ,Çaykara Belediye başkanı Namık Kemal Gedikoğlu, Dernek pazarı Belediye başkanı Cevdet Cemal Cansız,Uzungöl Belediye başkanı Abdullah Aygün,Karaçam Belediye başkanı Dursunali Sevinç,Taşkıran Belediye Başkanı Refik albayrak, Ataköy Belediye Başkanı Mustafa Onat,Müsiad Trabzon şube başkanı Çaykaralı hemşerimiz işadamı Hanefi Mahitapoğlu, Ziraat Mühendisleri Trabzon şube başkanı hemşerimiz Mehmet Taçoğlu, Çaykara Emniyet Amiri Hami Bulut, İl meclis üyeleri Yüksel Çoşkun,Mustafa hacıabdullahoğlu,Hüseyin dereli,Trabzon Belediyesi meclis üyesi Nejdet Albayrak,Trabzon Numüne Eğitim araştırma Hastanesi Baş hekim yardımcıları Dr.Celal Hoş, Dr.Atay Balçık,İskenderpaşa İlköğretim okulu Müdürü Ayhan Hoş,Uzungöl İnan turiz sahibi Dursunali İnan,İşadamı Mustafa Yanmış,Trabzon Ticaret odası Üyeleri Halit İnan ve Temel Kofoğlu, Çaykaraspor eski başkanı Hikmet Velioğlu,Çaykara Muhtarlar derneği başkanı Kemal Güven,AKP Çaykara İlçe Başkanı Temel Şimşek,AKP Dernekpazarı İlçe Başkanı Zeki Avni Usta,İşadamı Mehmet Çevik, KTÜ’sinde bulunan öğretim görevlileri ile çok sayıda bürokrat katıldı.Gecede sahne alan sırası ile Mavi Karadeniz TV de kemençe star yarışmasında ikinci olan hemşerimiz Tuncay Gargar ile üçüncü olan sanatçı Halil Derin,Yakup Atalay ve saz ekibi, Ahmet Yıldırım (Fadime Hala),Sinan Sami Hacıahmetoğlu söyledikleri yöresel türkülerle katılımcılara neşeli dakikalar yaşattılar. Geceye ayrıca KTÜ ‘de öğretim üyesi hemşerimiz Prof.Dr. Orhan Durgunun yetiştirdiği Folklor ekibi sahne alarak yöremizden horon figürleri sergilediler. Bayanların çoğunlukta olduğu gecede çalınan kemençe ve türküler eşliğinde katılımcılar doyasıya horon oynayarak eğlenceli dakikalar yaşadılar. Ülkemizin yetiştirdiği siyasi parti liderlerinden Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın rahmetli olması nedeni ile daha önce Kaçkar TV tarafından tamamı canlı olarak yayınlanacağı duyurulan eğlence bölümünün yayınlanmadığı, sadece protokol konuşmalarının canlı yayınlandığı için tamamının çekimlerinin yapıldığı, programın daha sonra banttan yayınlanacağı bildirildi..
Gecede söz alan Çaykara Kaymakamı Cevdet Atay, Dernekpazarı Kaymakamı Abdürrezzak Canpolat,Çaykara Belediye Başkanı Namık Kemal Gedikoğlu,Uzungöl Belediye Başkanı Abdullah Aygün,Karaçam Belediye Başkanı Dursunali Sevinç,Taşkıran Belediye Başkanı Refik Albayrak, Ataköy Belediye Başkanı Mustafa Onat,İnan Turizm sahibi Dursun Ali İnan, İl meclis üyeleri Yüksel Çoşkun, Mustafa Haciabdullahoğlu gece ile ilgili görüşlerini açıkladılar. Çaykara Dernekpazarı derneğinin çalışmaları hakkında Başkan yardımcısı Osman Abanoz bilgi verdi
Gece de Çaykara ve Dernek pazarının kurtuluşuyla ilgili günün önemi ile ilgili söz alan KTÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Hemşerimiz Prof.Dr. Hikmet Öksüz söz aldı: Değerli başkanlarım değerli yöneticilerim, hepiniz hoş geldiniz. Kıymetli Çaykaralılar, değerli gençler hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çaykaramızın kurtuluşumuzun 93.nci yıl dönümünü kutlamak üzere bir araya geldik. Şüphesiz Çaykara zengin bir kültüre tarihe sahiptir. Zannettiğimizin aksine, bu vadiye bu coğrafyaya, gerek Osmanlı ile beraber, gerek Osmanlı öncesinde de gelerek burada kök saldığımızı görüyoruz. Tabiî ki Osmanlı devletinin bölgeye gelişiyle birlikte İslamlaşma hız kazandı. Ve Türkiye’nin değişik bölgelerinde yerleşik olan Türkmen kabilelerinin devlet politikası gereği İslam politikası bölgeye getirilip güneyden kuzeye doğru yani Bayburt sınırından başlayıp sahile doğru yerleşim süreci başladığını ve bunun 15 ve 16. yy da zirve yaptığını görüyoruz. 18.yy ile 20.yy arasında bu vadide nitelendirdiğimiz önemli bir birikimin ortaya çıktığını ve bu birikimin bugünü bile aydınlattığını görüyoruz. Özellikle 18.yy dan itibaren medrese kültürünün bölgeye girmesiyle ile birlikte başlayan bir irfan faaliyetleri 20.yy ufukta etkili bir şekilde gerek Osmanlı ile gerekse cumhuriyetin ilanıyla birlikte eğitim sürecinde etkili bir şekilde bu atar damarın rol aldığını ve hala almakta olduğunu ifade etmek isterim. Tabi ki 20.yy başları milletimiz için bölge insanı için hep böyle zor süreçlerin yaşandığı yıllardır. Bunlara en belirgin olanı da 1914 de başlayan birinci dünya savaşıdır. Bildiğiniz gibi bu büyük Osmanlı devleti özellikle Kafkas cephesinde taarruz başlatmıştı ve Kafkas cephesinde mücadele eden birliklerinin lojistik üssüde Trabzon yani bu bölgeyi ancak stratejide yapılan bazı hatalar netice de bu Sarıkamış felaketi diye bilinen o büyük hadiseyi ve günümüze kadar gelen o trajik sahnelerin ortaya çıkarmıştır. Şüphesiz ki Çaykaradan da Trabzon değişik bölgelerinden bu büyük mücadeleye bu ulvi davaya koşan orda mücadele eden şehit düşen insanlarımız var. Fakat daha da can alıcı olanı 1915 sonrasında özellikle bir yıllık hazırlık döneminden sonra Rusların sarıkamış’tan batıya doğru ilerlemeye geçmesi ve bunları durdurabilecek güçlü bir ordunun kalmamış olması. Çünkü ordumuz dağılmış ve yok olarak Rus ilerleyişini durdurabilecek kabiliyetinin kaybetmiştir. hal böyle olunca geriye doğru çekilme kaçınılmaz olmuştur. Bu da Erzurum, Bayburt’un düşman işgaline düşmesine yol açmıştır. Erzurum’un düşmesi Bayburt’un düşmesi şüphesiz ki Çaykara’yı ve Trabzon’u derin bir kaygıya bıraktı. Çünkü bu coğrafya 1461 den itibaren işgale maruz kalmış yani Osmanlı Türklerinin bu coğrafyayı fetih etmesiyle birlikte bu coğrafya işgalle yüz yüze gelmemiştir. Kars Erzurum’da 19.yy zaman, zaman Ruslarla karşı karşıya gelinmiş işgalin ne olduğu tecrübe edinilmiştir. Ancak şimdi ilk defa Erzurum’un ki Türklerin ana doludaki en sağlam belidir. Buranın düşmüş olmasında bölge üzerinde çok güçlü bir şekilde bir kaygının başladığını ordunun düzenini kaybetmiş olması ve gücünü de kaybetmiş olması doğal olarak gücü halkın üzerine vermiştir. İşte bundan ötürü ki Rus ilerleyişi karşısında bölge halkı kendi gücü ile geride kalan unsurları birleştirerek bir büyük mücadele verme durumunda kalmıştır. Şimdi üzerinde yaşadığımız coğrafi olarak Çaykara Of istikameti aslında kuzeyle güney arasında irtibatın en kolay kurulabilecek olduğu yerlerden bir tanesidir. Rus ilerleyişi sadece karadan olmadı. Yani Erzurum, Bayburt istikametinden gelinmedi. Aynı zamanda sahil istikametinde de gelen Rus kuvvetleri vardı. Dolayısı ile Ruslar birliklerini buluşturmak ve o uyumu gerçekleştirmek için öncelikle solaklı vadisine, çok ciddi manada ağırlık vermekteydiler. Dolayısıyla mücadele bu bölgede yoğunlaşmasının en önemli sebebi de budur, yani herkesin bildiğinin aksine Rusların bölgeye gelişi ve Bayburt’a kadar olan yolu inşa etmeleri, bölgeyi imar etmeleri maksatlı değil. Sahil ordusuyla kara ordusunu irtibatı sağlayıp lojistiği güçlendirmeyi amaç edinmiş. Bu yanlış kanaati sosyal hafızada yer etmiş ve zaman zamanda sempatiyle belki telafüz ettiğimiz bu yanlış anlamayı anlatmak isterim. Tabiî ki vatan coğrafyasını savunmak hepimizin görevidir. Bundan ötürü ki düzenli ordunun mukavemet gücünün kaybetmesiyle birlikte ordunun geriye kalan unsurlarıyla ile halkın bütünleşmesiyle o Baltacı deresiyle ve soğanlı dağları arasındaki o uzun hatta ciddi mukavemet edinmiştir. Salonda çok ciddi manada hanım efendiler görmekteyim, bunun çok özel bir taraftan onların üzerinden bir mesaj göndermek isterim. Bu dönemde yani 1916 da nisan ayından itibaren başlayan büyük bir mücadelede Çaykara halkının kadınları çok yiğit bir mücadele içerisinde girmiştir. Siperdeki Erkeklerine yemek, su götürüyorlardı, ama eri şehit düştüğünde onun bıraktığı yerden mücadeleye devam ediyordu. Dolayısıyla bu bölgenin kadınları ve büyük mücadelede toprakları vatan haline getirmede onlarda alın teri dökmüş. Onlarda kan vermiş can vermiştir şehit olmuştur. Tabiî ki düzenli Rus ordusunun karadan ve denizden gelerek onları durdurmak kolay bir iş değil. Bu kadın erkek bütünleşmesiyle vatan topraklarını savunma psikolojisiyle elbette ki ilerleyişlerini durdurulmaya çalışıldı ama işgalin önüne geçilmesi kolay değildi. Hal böyle olunca bölge halkı üzerinde çok ciddi sonuçlar uğratan hala sosyal hafızada bunların varlığını hissetmek mümkün. Bu işgalde bölge halkı çareyi göç de buldu. Karadan gidenler, Kelkit vadisinden Tokat’tan, Amasya’ya kadar denizden ise Çarşamba, Samsun ve Merzifon hattına kadar giderek canlarını kurtarmaya çalıştılar. Trabzon vilayeti sınırları içerisinden 354 bin kişi yollara düştü ve bunların sadece 120 bin küsuru geriye dönebildi.1916 da yaşanmış olan Çaykara deresindeki toplum üzerinde bırakmış olduğu çok ciddi etkileri vardır. İşgal sonlandıktan sonra bunların ancak bir bölümü geriye gelebilmiştir. Gidip, gelemeyenler bugün sağ kalanları Bolu’da Düzce’de, Sakarya’da, İzmit’te hemşerimiz olarak karşımıza çıkan unsurlardır. Tabiî ki işgali sonlandıran ve bu kutsal toprakları yeniden bizim emanetimize getiren olay bilimce savaş içerisinde cereyan eden bir başka siyasal görüştür. Ve buna bağlı olarak ortaya çıkan tablodur. 1917 yılı ekim’i de Rusya’da çıkan ihtilal bölge için sadece bölgeden kastım Çaykara ve Trabzon değil. Tirebolu’dan, Bitlise kadar uzanan hattının doğusunda kalan bütün Anadolu topraklarının işgale maruz kalan bu yerler, Rusya’da çıkan ihtilal nedeniyle Rus ordusunun Osmanlı devletiyle yapmış olduğu bir ateşkes sonrasında çekilme kararı almasıyla mümkün hale gelmeye başladı. Bu manada Trabzon’un 24 Şubat da işgalden kurtulması üzerine 27 Şubata gelindiğinde Çaykaramızla ve Of istikametinde doğru olan, alan da düşman işgalinden kurtuluyor ve yeniden şanlı bayrağımız burada ebediyete kadar dalgalanmak üzere göndere çekiliyor ve halkımızda 2 yıllık istiladan ve işgal sürecinden geçtikten sonra kurtuluşa eriyor. Temennimiz biraz önce kaymakamlarımızın ve başkanlarımızın tarafından ortaya konmuş olan temennidir. Bu coğrafyanın bu toprakların bir daha işgalle yüz yüze gelmemesi ve bu topraklarda milletin bağımsız kalmalarıdır. Bu coğrafyanın insanı bu bölgenin insanı bu yüksek değerler için Bayrak için Vatan için her dönem büyük sorumluluklar almış ve bunları da yerine getirmiştir. Bu çok önemli konuyu tekrar paylaşmak isterim ve sözlerimi de onlarla bitirmek isterim.1923 sonrasında yani istiklal harbiyle yeniden bu topraklar üzerinde bağımsızlılığı elde eden ve üzerinde Milli devlet kuran bu milletin fertleri cumhuriyet döneminde coğrafyanın yaratmış olduğu hususlara bağlı olarak Türkiye’nin değişik bölgelerine götürülmüş ve göç etmek zorunda kalmıştır. Bu manada ülkenin doğusundan Van’ından, batısından Gökçeada ya kadar, güneyde Hatay’dan Kıbrıs’a kadar pek çok vatandaşımız hemşerimiz bulunmaktadır. Bu insanların bu vatana olan bağlılıkları ifadesi olduğu gibi en yüksek örgütlenme modeli olan devletin bu bölge insanına duyduğu güveninde millet olmanın gereğinin en yüksek ifadesi bu manada Çaykaralılar, Trabzonlular çok yüksek vatanperver duygulara sahip olduğunu söylemek isterim. Bu özellikler hep böyle kalsın ve hep böyle kalacaktır. Kıyamete kadar gidecektir diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
FotoHaber: Kemal Çuman/Çaykara Gazetesi