Çaykaralı eğitimci yazar Süleyman Dama Sultan-ı Naz (Aşkın ötesi) kitabıyla, ülkemizde ve dünyada çok az bilinen naz makamını Abdulkadir Geylani ile gün yüzüne çıkardı.
Naz makamına özgü, narin bir dille işlenen tasavvuf harikası bu roman, yeni bir anlayışı da beraberinde getiriyor. Peygamberden bağımsız anlatılan tasavvufi romanlar yerine Peygamberle kurulan güçlü bağlarla aşkın ötesine geçileceği gerçeğini dile getirdi. Eser, tasavvufi düşüncenin bilinen yedi halinden öteye geçen istisna durumundadır.
Akıcı, etkileyici ve düşündürücü üslubuyla Çaykara’lı eğitimci-yazar Süleyman Dama, bu romanı gönül sevdalılarına armağan ediyor.
Yazar Süleyman Dama Sultan-ı Naz eseri ile 08-14 kasım 2014 tarihleri arasında düzenlenen 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarında 14.00-16.00 saatleri arasında okuyucuları ile buluşuyor.
Eğitimci yazar Süleyman Dama 1962 Yılında Çaykara’nın Yeşilalan Mahallesinde doğdu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat fakültesini bitirdikten sonra öğretmenliğe başladı. Halen İstanbul Kadıköy Lisesinde öğretmen olarak görev yapmaktadır.
Sultan-ı Naz (Aşkın Ötesi)
Aşkın ötesine
geçen istisnai bir yaşam öyküsüdür Abdülkâdir Geylânî’nın hayatı. Akıllara
durgunluk veren naz makamının amansız taliplisidir. O, kimsenin cesaret
edemediğine karar kılarak ebediyen anımsanacak adımını attı. Adeta kaderi
yazboz tahtasına çevirecek kadar nazlanıp durdu Rabbine. İstediğini alıncaya
kadar kâh şeyhlik hırkasını çıkarıp fırlattı, kâh küsüverdi de Rabbi, onu
insanlık adına mahcup etmedi.
Naz öylesineydi ki;
Ahmet Rufai’nin aşk ateşini söndürüverdi.
İsfahanlı Şeyh San’a ile Rum kızının aşklarını ilahi aşka dönüştürdü.
Süleyman peygamberin hüznünü sevinçle değiştirdi de cin, insan kızına aşık olunca bedelini ağır ödedi.
Bağdat’ ona iftira etmenin çaresizliğini yaşadı.
Ve daha nice ibretlik öyküyle bu roman sizlere;
Gavs’ın diliyle aşkı başka tanımladı.
Tevekkülü, şükrü başka bildirdi…
Fakr, bilinenin çok ötesiydi,
vuslat çoklukta değildi,
hayat ve ölümbaşka bir şeydi…
Velhasıl her şeyi özetleyen Hızır (a.s)’dı: “Bu gök kubbe altında Abdulkâdir Geylânî kadar
büyük bir veli gelmemiştir.” Sonra, her seferinde onu yüz bin insan dinledi…
HaberKaynağı : Çaykara gazetesi