ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
36,2742
EURO
37,9905
ALTIN
3.395,65
BIST
9.851,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Çaykara Dernekpazarı folkloru 8

Çaykara Dernekpazarı folkloru 8
30.09.2020 22:33
A+
A-

1929 Sel Felaketi Destanının Konusu:                          

Tarih: 6 Temmuz 1929

Sel felaketinin olduğu yer: Of, Çaykara ve Sürmene ilçeleri.

Destanı yazan: Osmanlıca yazdı. Mahmut Kemal Poyraz (1912-1988)

Destanın yazıldığı yaş: 17

Destanın Latin harflerine çeviren: Fatih Poyraz

Tashih eden: Mahmut Poyraz

Tashih Tarihi: 03.12.2008

Mahmut Kemal Poyraz Kimdir? 

1912 yılında Trabzon’un Çaykara İlçesine bağlı Akdoğan Köyünde doğdu. Annesi Hatice Hanım, Babası Süleymaniye Medreselerinde eğitim görmüş müderris Ömer Dursun Efendidir. İlk dini bilgilerini ve hafızlık eğitimini babasından aldı. Yörenin meşhur âlimlerinden Salih Bilgin Efendi’den Arapça ve İslamî ilimler okumaya başladı. Tahsilini Tayyip Zühdü Efendiden ikmal edip 1937 yılında arkadaşı Hasan Rami Efendi ile birlikte icazet aldı.40 yıl süreyle ülkenin çeşitli bölgelerinde fahri imam, Trabzon merkez vaizi, Yeni Cuma Camii İmamı, Trabzon İmam Hatip Okulu öğretmeni olarak görev yaptı. 7 çocuk babası olan Mahmut Kemal Poyraz 10 Ekim 1988 yılında Çaykara’da vefat etti. ([1])

  Of (Çaykara) Sel Felaketi Destanı

Dokuzyüzyirmidokuzda
Pazar gününde, temmuzda
Saat yedide, gündüzde
Büyük bir afet olmuştur

Kabil değildir temsili
Görülmemiştir hiç misli
Yerler, dağlar oldu sisli
Hava çok vahim olmuştur

Hiç görmeyenler inanır
Elli saat yağdı yağmur
Hep yerleri etti çamur
Birdenbire sel olmuştur

Halk çok bunaldı şöyle ki
Bırakıp hem kaçar ola ki
Candan aziz bir şey yok ki
Bu söz akıla gelmiştir

Ne kadar şiddetli afat
Devam etti elli saat
Millette kalmadı neşat
Can korkusu sezilmiştir

Yekün millet hayret oldu
Hepsinin benizi soldu
Bu ne müthiş seller oldu
Nuh tufanı ad almıştır

Bakıyorlar bu afeti
Düşünürler felaketi
Anladılar kıyameti
Hiç şüphesi yok koymuştur

Bizim Of’un memleketi
Görmedi böyle afeti
Büyük belaya uğradı
Büsbütün harap olmuştur

Neden oldu acep neden?
Su kaynadı yerden gökten
Birikti su her bir yerden
Her yerde ırmak olmuştur

Sular ne kadar çoğaldı
İnsanlar bundan bunaldı
Kimi evi sade kaldı
Arazisi mahvolmuştur

Bakımsız yerin dibinden
Hem taşlıkların içinden
Su çıktı gayet derinden
Deryalar gibi akmıştır

Yollar bile ırmak oldu
Dereye müşabih oldu
Bahçeler de mahzen oldu
Hep mahsulat mahvolmuştur

Çapa kürek ele almak
Mümkün değil ev kayırmak
Öte beri su dağıtmak
Gayet tehlike olmuştur

Titrer sızlar vücudumuz
Geldi ecel hududumuz
Yoktur canda umudumuz
Salavat çok okunmuştur

Kimi aldı beşiğini
Kimi ağlar çocuğunu
Şaşırır yapacağını
Güya bir yola kopmuştur

Millet bunu çok halleşti
Birbiriyle çok ağlaştı
Kimisi de helalleşti
İşte ecel yanaşmıştır

Of kazası oldu harap
Oldu sebeb nedir acep
Böyle büyük bir ızdırap
Asırlarca görmemiştir

Caiz olur yazılması
Matbaaya basılması
Büyük bir tarih olması
Çok münasip görülmüştür

Açtı yürek yarasını
Kadahor nahiyesini
Bıraktı tek camisini
Başka dükkan kalmamıştır

Nahiyenin yıkılması
Yıkılıp harap olması
Bilinmez çaylık olması
Hep milleti ağlatmıştır

Güzel bir mevkide iken
Güzel bir düzende iken
Hep dillerde söylenirken
Mahvolup viran olmuştur

Çarşıların alasıydı
Hem ülkenin aynasıydı
Nolaydı yıkılmasaydı
Böyle ziyan görmemiştir

Gitti dükkanlardan mallar
Güzel Singer makineler
Şavrole kamyon otomobiller
Dereliğe bend olmuştur

Bir güzel kasaba Hadi
Kadahordan evvel battı
Her biri birer top attı
Göğe karşı görülmüştür

Bakmıyorsunuz vadiye
Elveda gidiyor diye
En sonunda belediye
Sancak ile yol almıştır

Çalındı güzel borular
Gitti dereden köprüler
Yıkılıp kesildi yollar
Herkes yerinde kalmıştır

Kimi karşı kimi beri
Yakıyor göz alevleri
Sel olup akan yerleri
Ağlayarak bakmışlardır

Her bir kalpte hissedildi
Dünya direği kırıldı
Hem yıkılıyor denildi
İşte nişan görülmüştür

Nice çok ziyanlar oldu
Nice canlar zayi oldu
Düştü sele gaip oldu
Halkı meydanda kalmıştır

Eyidür böyle eymiş ise
İman ile ölmüş ise
Makamını görmüş ise
Sağlığını aldamıştır

Millet küstü bu ülkeden
Kurtulamaz tehlikeden
Kimi de çıkmıştır önden
Hicrete mecbur kalmıştır

Zavallılar ne yapacak?
Hangi tarafa kopacak?
Korkar evi sel olacak
Şüphe içinde kalmıştır

Hesap olmaz ziyanatı
Haddi yoktur hasaratı
Bu rahmetin beşaratı
Azaba tahvil olmuştur

Kimiler gıdasız kaldı
Kimiler tarlasız kaldı
Kimiler iskansız kaldı
İdareyi şaşırmıştır

Şurayı hesap etmedik
Sele kapılıp gitmedik
Tanışlardan gitti gördük
Haber çok fena gelmiştir

Nihayetsiz şükür olsun
Bu belamız geçmiş olsun
Mevlamız inayet etsin
Dileğimiz bu olmuştur

Of’a gelmez oldu doğan
Of’ta oldu büyük tufan
Göğe çıktı ah-u figan
Arşa bile dayanmıştır

Zeno köyü oldu taşlık
Çoğa varmaz olur çaylık
Selin boyu bin metrelik
Uzaktan tahmin olmuştur

Aktı gündüz güya düzdü
Gece dereyi duruttu
Yekün milleti korkuttu
Büyük gürültü yaymıştır

Van’ın gölü gibi oldu
Altı saat aktı doldu
Tamam yarı gece oldu
Deniz haline gelmiştir

Zeno köyü mevzuumuz
Biliyoruz mevzumuz
Yalan değil bu sözümüz
Nüfusu az, azalmıştır

Mesafesi bize uzak
Bir gün güzel hava berrak
Zeno bendi idi patlak
Gündüz dokuzda akmıştır

Zeno’nun seli ne müthiş
Emsali hiç görülmemiş
Hakikati öyle imiş
Hasarata uğramıştır

İlk defa bir duman çıktı
Gürlemesi göğe gitti
İnsanları dağa kaçtı
Başka çare bulmamıştır

Çok evleri gitti sele
Tehlikeli zede ile
Baki kalan evler bile
Üst taraftan patlamıştır

Şimdi arttı melaleti
Hayran kalmıştır milleti
Acep ne günah işledi
İnkisara uğramıştır

Zeno Zeno nasıl oldun
Birden bire tebdil oldun
Şenlik iken insiz oldun
Her yerin viran olmuştur
Dumanlardan ateş gibi
Gürlemiştir gökler gibi
Zeno senin camin gibi
Güzel cami olmamıştır
Zenodan sel akmasaydı
Yüreğe gam salmasaydı
Camisi yıkılmasaydı
Millet onu ağlamıştır

Zayi oldu binbeşyüz can
Holo Fotinos Zenodan
En fazlası Zisinodan
Sele katılıp gitmiştir

Yekün millet çok havf etti
Bu işlere esef etti
Su, malını telef etti
Buna taaccüb etmiştir
Bu ülke ilim yeri idi
Hem ulema mevkiiydi
İnsanların azmasaydı
Belalara uğramıştır

Haddi aştı acziyeti
Bıraktılar masiyeti
Bu memleketin milleti
İbadetgaha dolmuştur

Felaketten millet korktu
Allahını tasdik etti
Resulünü tasdik etti
Dünyadan ümit kesmiştir

Bu memleketteki azab
Acep ne şey oldu sebep
Masiyet mi idi sebep
Belaya duçar olmuştur

İşte bunlardır masiyet
Daha anlamadı millet
Etmiştir küfran-ı nimet
Şükür eda etmemiştir

Beklemezdik bu sırayı
Hep ağniya fukarayı
Haksız alışlar parayı
Bu Halika güç gitmiştir.

Ne kadar tebdil oldun Of,
Hiç daha söylemezsin of
Harabattın, mahvoldun Of
Her köşen harap olmuştur

Millet hiç almadı örnek
Yetmedi yediği değnek
Yalan değil herhal gerçek
Fiiline pişman olmuştur

Hiç kimse hisse almadı
Bu belayı hiç saymadı
Hiç mütenebbih olmadı
Helake layık olmuştur

Ya Rab! Affeyle sen bizi!
Mücazat eyleme bizi!
Mağfiret et zenbimizi
Günahımız çoğalmıştır

Ya Rab! Asi kullarınız
Mücrim hem kara yüzlüyüz
Affet bizi yalvarırız
Lütfuna ümit kalmıştır

Koca Zisino bütün mahvoldu
Nice nüfusu anzısın öldü
Dersem yalandır biri kurtuldu
Bir nefes bile alamamıştır

Halas çaresi duaya gitti
Güya limana dağlara çıktı
Aşk ile millet hep amin etti
Zavallı millet kurtulmamıştır

Pazar ertesi günü gün tuluunda
Kaçıyor millet can telaşında
Dağ geldi birden millet altında
Ağlar dikili maşat olmuştur

Hiç görülmedi bu afet nasıl
Beşyüz nüfusu gitti velhasıl
Canı kurtarmak olur mu kabil
Zisino halkı çoğu gitmiştir

Nice kimseler biçare kaldı
Yüreklerini mihnete saldı
Güzel haneler sele katıldı
Tarla, dereler dümdüz olmuştur

Visir köyünün gitti köprüsü
Bir yola koptu millet ordusu
Herkes kalbinde bu can korkusu
Kimi yüklenmez köyden kaçmıştır

Visir köyünde oldu çok ziyan
Haneler gitti içinde çok can
Gitmiş kaldı vücutta bir can
Tarla, evleri harap olmuştur

Paçana merbut Mimilos köyü
Aktı yarısı kesti dereyi
Ziyana kaldı evet epeyi
Küçük ziyanlar unutulmuştur

Yanlış değil malum sayısı
Sele katıldı dokuz nüfusu
Mimilos köyü gitti hülasa
Hanelerinin azı kalmıştır

Bir güzel hava gürültü yaptı
Hem birden bire yarıldı aktı
Korkudan millet karşıya baktı
Görür Mimilos sele gitmiştir

Mimilos selinden akamaz dere
Oldu bir deniz sanki Marmara
Patlayış geldi birden evlere
Elveda köyüm deyip kopmuştur

Mimilos Köyü mevkii taşlı
Evsiz kalanlar gözleri yaşlı
Kimisi yoksul kimisi aşlı
Bu nasıl bela görülmemiştir

Mübarek yağmur yeri gevşetti
Şinek köyünden kırk bir ev battı
Güzel evleri çamura kattı
Hem daha başka neler olmuştur

Şinek’ten biri şaşırdı baştan
Canı gidiyor geçmez eşyadan
Girmiş evine biraz sonradan
Evi içinde sele gitmiştir

Çok tehlikede kalmıştır Şinek
Ahalisinde kalmadı yürek
Dağdan başladı her yeri gevşek
Hep insanları dağa kaçmıştır

Zavallı rençper neyi düşünsün
Tarlayı yoksa neyi acısın?
Akıl başta yok neyi düşünsün?
Mahzunlayarak şöyle demiştir

Allahım! Hıfz eyle cemi ülkeyi
Sen takviye eyle bu tehlikeyi
Sen kaldır bizden bu ihafeyi
Masum kulların çok yalvarmıştır

Allahım! Her şey sana malumdur
Def et belayı bizi sevindir
Kullar lütfuna ümit ediyor
Büyüksün Allah! Rica olmuştur.

Şur’un karyesi esas zedeli
Şimdi durur mu akacak seli
Akar olduğu ederdi belli
Otuz hanesi aktı mahvoldu

Şur’un seğmenos mahallesinden
Koptu büyük sel arazisinden
Hep millet korktu hışıltısından
Dediler işte kıyamet oldu

Çok ağlıyorlar gitti köyleri
Sele gitmedi hiç kimseleri
Sayıya gelmez büyük selleri
Velhasıl Şurr17;da çok ziyan oldu

Yazıklar olsun evi gidene
Hep yekün varlığı sele gidene
Ne mutlu olsun mümin olana
İmanla ölüm aranılmıştır

Bu ne korkulu zamana geldik
Keşke dünyaya gelmez olaydık
Çok laf olmasın candan usandık
Böyle diyerek millet ağladı

Ey Allah’ımız! Ver bir kolaylık
Millet çekmesin susuzluk, açlık
Aksilik bu ya! Tükendi harçlık
Çok kimseler var, imkânsız kaldı
Ne yapsın fakir fukaralıktan
Bir şey kalmadı koca varlıktan
Kimine kaldı kuyruk balıktan
Bu da herkese nasip olmadı

Sözümüz olmasın günah
İnayet eyle ya ilah
Hep kulların ediyor ah!
Fiilimiz mucip olmuştur

Holo köyünden haberler gelmiş
Havaşosunda çok evler akmış
Bu da çok acı, can zayi olmuş
Millette sabır karar kalmadı

Gördüm acıdım Fot Mahalleyi
Acısın yenmiş, ev saireyi
Büyük sel yıktı ev daireyi
İşte Hololar aynasız kaldı

Elbet haşarat her yerde oldu
İlla Holoda çok fazla oldu
Bazı anneler oğulsuz kaldı
Daim işleri ağlamak oldu

Hopşera köyünden on hane gitmiş
Hep yerlerini baştan seyretmiş
Mahsulatını bütün mahvetmiş
Müthiş manzara şeklini aldı

Kociyo halkı garip ağlamış
Mahalleleri bütün sallanmış
Karye üstünde dağdan başlamış
Herkes evinden firari oldu

Kimileri kaçtı liman arıyor
Can kurtarmaya çare arıyor
Kimi evinden ayrılamıyor
Bir şey yok diye teselli aldı

Kaçtı yükseğe mahalleliler
Yolda yoruldu o zavallılar
Yağmur kesecek göğe bakarlar
Hiçbir çare yok umutla kaldı

Kimi evinde rahat edemez
Hiçbir tarafa yol yok gidemez
Nerede mahalle bakar göremez
Akşam mıdır bu? Karanlık kaldı

Kucunga bile patladı çoğu
Tehlikededir yarı buçuğu
Kaçtılar köyden küçük büyüğü
İskana kabil hali kalmadı

Korktu milleti yola koptular
Çıktılar dağa çadır kurdular
Beş altı gece dağda yattılar
İşte bu gibi sefalet oldu

Böyle çok yağmur görmedi millet
Üç gün devamlı yağmıştır dehşet
Kışta olmadı şükran-ı minnet
Bu da ikbaldir. Baharda oldu

Her daim Huda’ya şükürler olsun
Hevalar uydu senalar olsun
Et bize imdat! Allah büyüksün!
İşine kullar hayrette kaldı

Büyük sel oldu bozan havada
Millet ateşsiz yandı tavada
Kimi kaçıyor kimi kehanda
Bazı serseri tarlaya daldı

Dünyaya haris olanlar çoktur
Ahiret vardır düşünen yoktur
Fani dünyada rahatlık yoktur
Ahir zamanda vefa kalmadı

İşte bu dünya yıkılmaktadır
Fani olduğu anlaşılmaktadır
Yerler oynuyor hem batmaktadır
Kıyamet budur şehir kalmadı

Ey azizlerim! Sözüme bakın
Tanrı emrini terk etmen sakın!
Bakınız ya hu! Kıyamet yakın
Üç kıyametin birisi oldu

Ne kadar asi, mücrim kullarız
Emri tutmayıp nehyi işleriz
Heva-yı nefse bakar uyarız
Nasıl İslamlık taaccüp oldu

Allah’ım bize hidayet eyle
Büyüğe layık merhamet eyle
Ecel geldikte göçtür imanla
Gerçi dünyamız hüsranla oldu

Suda ağaçlar dizili gitti
Dereliklere kumlar yığıldı
Tarla mahsulleri tarümar oldu
Taşlar altında fidanlar kaldı

Aktı dereye köydeki seller
Mahvoldu bütün aktığı yerler
Dereler doldu anbar, zahreler
Mısırlar bitti kehansız kaldı

Kadahor, Hadi camiden başka
Kalmadı dükkân değildir şaka
Siliyor millet bu selden yaka
Nice bakkallar sergisiz kaldı

Taş ile çaylık oldu dereler
Yirmibeş metre doldu söylerler
Gitti dereye kıymetli şeyler
Milletin avı kumaşlar oldu

Manifaturalar serildi suya
Nice emekler gitti havaya
İşte çekilmez beladır bu ya
Nice esnaflar deftersiz kaldı

Of kazasının şaştı milleti
Bazı kimsenin gitti ülfeti
Meydanda kaldı hane külfeti
Hem birden bire ayrılık oldu

Kimi gurbetten aldı havadis
Düşünür Of’u kalbinde bir his
Memleketine olmuştur haris
Hasret görmeye, karye ne oldu?

Of felaketi tezden yayıldı
İşiten Oflu sanki bayıldı
Uzak şehirden bir günde geldi
Bakar köyüne, uyuştu kaldı

Kimi ırmakta buldu köylüler
Deniz kıyında nice ölüler
Kemikler etsiz, hep soyuldular
Kimi sade baş ayak kaldı

Haberler gelir olsun uzakta
Kimi görünmez kaldı toprakta
Gömüldü her hal derin batakta
İsmi hem cismi birden yok oldu

Allah ömür ver kalanlarına
Evladı ölmüş olanlarına
Sen bereket ver ömürlerine
Ağlıyor millet, uykusuz kaldı

Nice güzeller, gitti yavrular
Gece gündüz ağlar anne babalar
Issız kalmıştır, gülşen binalar
Karakuşların yuvası oldu

Of kazasına düştü gariplik
Millet nişansız, hem de tatsızlık
Of’ta kalmadı daha rahatlık
Kimi muhacir, biçare kaldı

Uçmuyor kuşlar dalda ağaçta
Yuvasız kaldı dağda yamaçta
Ötmez bülbüller bu harap halde
Kuşlar bu hali işte ağladı

Yollar yıkıldı olmuyor geziş
Hiç daha Of’ta olmaz yaşayış
Düşünür millet bu nasıl bir iş
Üç gün içinde Of harap oldu

Yaşasın ebed, varolsun millet
Payidar ol daim ey Cumhuriyet!
Sensin bilene kıymetli nimet
Yaşasın vatan, alkışlar oldu!

Herşeyim feda şanlı vatana
Başımı koydum vatan uğruna
Allah’ım keder sen verme ona
Gerçi varlığım bütün mahvoldu

Fazla uzanır yeter bu kadar
Yoksa fikrimde çok dahalar var
Kısa anlatış daha çok sarar
Okuyanları ricası oldu

Kemal’in nazmı yadigar olsun
Okuyanlara hatıra olsun
Hatası varsa tashih olunsun
İşte burada tamam edildi

Mahmut Kemal POYRAZ (1912-1988)

 

[1] Mahmut Poyraz

ETİKETLER:
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.