1929 Sel Felaketi Destanının Konusu:
Tarih: 6 Temmuz 1929
Sel felaketinin olduğu yer: Of, Çaykara ve Sürmene ilçeleri.
Destanı yazan: Osmanlıca yazdı. Mahmut Kemal Poyraz (1912-1988)
Destanın yazıldığı yaş: 17
Destanın Latin harflerine çeviren: Fatih Poyraz
Tashih eden: Mahmut Poyraz
Tashih Tarihi: 03.12.2008
Mahmut Kemal Poyraz Kimdir?
1912 yılında Trabzon’un Çaykara İlçesine bağlı Akdoğan Köyünde doğdu. Annesi Hatice Hanım, Babası Süleymaniye Medreselerinde eğitim görmüş müderris Ömer Dursun Efendidir. İlk dini bilgilerini ve hafızlık eğitimini babasından aldı. Yörenin meşhur âlimlerinden Salih Bilgin Efendi’den Arapça ve İslamî ilimler okumaya başladı. Tahsilini Tayyip Zühdü Efendiden ikmal edip 1937 yılında arkadaşı Hasan Rami Efendi ile birlikte icazet aldı.40 yıl süreyle ülkenin çeşitli bölgelerinde fahri imam, Trabzon merkez vaizi, Yeni Cuma Camii İmamı, Trabzon İmam Hatip Okulu öğretmeni olarak görev yaptı. 7 çocuk babası olan Mahmut Kemal Poyraz 10 Ekim 1988 yılında Çaykara’da vefat etti. ([1])
Of (Çaykara) Sel Felaketi Destanı
Dokuzyüzyirmidokuzda
Pazar gününde, temmuzda
Saat yedide, gündüzde
Büyük bir afet olmuştur
Kabil değildir temsili
Görülmemiştir hiç misli
Yerler, dağlar oldu sisli
Hava çok vahim olmuştur
Hiç görmeyenler inanır
Elli saat yağdı yağmur
Hep yerleri etti çamur
Birdenbire sel olmuştur
Halk çok bunaldı şöyle ki
Bırakıp hem kaçar ola ki
Candan aziz bir şey yok ki
Bu söz akıla gelmiştir
Ne kadar şiddetli afat
Devam etti elli saat
Millette kalmadı neşat
Can korkusu sezilmiştir
Yekün millet hayret oldu
Hepsinin benizi soldu
Bu ne müthiş seller oldu
Nuh tufanı ad almıştır
Bakıyorlar bu afeti
Düşünürler felaketi
Anladılar kıyameti
Hiç şüphesi yok koymuştur
Bizim Of’un memleketi
Görmedi böyle afeti
Büyük belaya uğradı
Büsbütün harap olmuştur
Neden oldu acep neden?
Su kaynadı yerden gökten
Birikti su her bir yerden
Her yerde ırmak olmuştur
Sular ne kadar çoğaldı
İnsanlar bundan bunaldı
Kimi evi sade kaldı
Arazisi mahvolmuştur
Bakımsız yerin dibinden
Hem taşlıkların içinden
Su çıktı gayet derinden
Deryalar gibi akmıştır
Yollar bile ırmak oldu
Dereye müşabih oldu
Bahçeler de mahzen oldu
Hep mahsulat mahvolmuştur
Çapa kürek ele almak
Mümkün değil ev kayırmak
Öte beri su dağıtmak
Gayet tehlike olmuştur
Titrer sızlar vücudumuz
Geldi ecel hududumuz
Yoktur canda umudumuz
Salavat çok okunmuştur
Kimi aldı beşiğini
Kimi ağlar çocuğunu
Şaşırır yapacağını
Güya bir yola kopmuştur
Millet bunu çok halleşti
Birbiriyle çok ağlaştı
Kimisi de helalleşti
İşte ecel yanaşmıştır
Of kazası oldu harap
Oldu sebeb nedir acep
Böyle büyük bir ızdırap
Asırlarca görmemiştir
Caiz olur yazılması
Matbaaya basılması
Büyük bir tarih olması
Çok münasip görülmüştür
Açtı yürek yarasını
Kadahor nahiyesini
Bıraktı tek camisini
Başka dükkan kalmamıştır
Nahiyenin yıkılması
Yıkılıp harap olması
Bilinmez çaylık olması
Hep milleti ağlatmıştır
Güzel bir mevkide iken
Güzel bir düzende iken
Hep dillerde söylenirken
Mahvolup viran olmuştur
Çarşıların alasıydı
Hem ülkenin aynasıydı
Nolaydı yıkılmasaydı
Böyle ziyan görmemiştir
Gitti dükkanlardan mallar
Güzel Singer makineler
Şavrole kamyon otomobiller
Dereliğe bend olmuştur
Bir güzel kasaba Hadi
Kadahordan evvel battı
Her biri birer top attı
Göğe karşı görülmüştür
Bakmıyorsunuz vadiye
Elveda gidiyor diye
En sonunda belediye
Sancak ile yol almıştır
Çalındı güzel borular
Gitti dereden köprüler
Yıkılıp kesildi yollar
Herkes yerinde kalmıştır
Kimi karşı kimi beri
Yakıyor göz alevleri
Sel olup akan yerleri
Ağlayarak bakmışlardır
Her bir kalpte hissedildi
Dünya direği kırıldı
Hem yıkılıyor denildi
İşte nişan görülmüştür
Nice çok ziyanlar oldu
Nice canlar zayi oldu
Düştü sele gaip oldu
Halkı meydanda kalmıştır
Eyidür böyle eymiş ise
İman ile ölmüş ise
Makamını görmüş ise
Sağlığını aldamıştır
Millet küstü bu ülkeden
Kurtulamaz tehlikeden
Kimi de çıkmıştır önden
Hicrete mecbur kalmıştır
Zavallılar ne yapacak?
Hangi tarafa kopacak?
Korkar evi sel olacak
Şüphe içinde kalmıştır
Hesap olmaz ziyanatı
Haddi yoktur hasaratı
Bu rahmetin beşaratı
Azaba tahvil olmuştur
Kimiler gıdasız kaldı
Kimiler tarlasız kaldı
Kimiler iskansız kaldı
İdareyi şaşırmıştır
Şurayı hesap etmedik
Sele kapılıp gitmedik
Tanışlardan gitti gördük
Haber çok fena gelmiştir
Nihayetsiz şükür olsun
Bu belamız geçmiş olsun
Mevlamız inayet etsin
Dileğimiz bu olmuştur
Of’a gelmez oldu doğan
Of’ta oldu büyük tufan
Göğe çıktı ah-u figan
Arşa bile dayanmıştır
Zeno köyü oldu taşlık
Çoğa varmaz olur çaylık
Selin boyu bin metrelik
Uzaktan tahmin olmuştur
Aktı gündüz güya düzdü
Gece dereyi duruttu
Yekün milleti korkuttu
Büyük gürültü yaymıştır
Van’ın gölü gibi oldu
Altı saat aktı doldu
Tamam yarı gece oldu
Deniz haline gelmiştir
Zeno köyü mevzuumuz
Biliyoruz mevzumuz
Yalan değil bu sözümüz
Nüfusu az, azalmıştır
Mesafesi bize uzak
Bir gün güzel hava berrak
Zeno bendi idi patlak
Gündüz dokuzda akmıştır
Zeno’nun seli ne müthiş
Emsali hiç görülmemiş
Hakikati öyle imiş
Hasarata uğramıştır
İlk defa bir duman çıktı
Gürlemesi göğe gitti
İnsanları dağa kaçtı
Başka çare bulmamıştır
Çok evleri gitti sele
Tehlikeli zede ile
Baki kalan evler bile
Üst taraftan patlamıştır
Şimdi arttı melaleti
Hayran kalmıştır milleti
Acep ne günah işledi
İnkisara uğramıştır
Zeno Zeno nasıl oldun
Birden bire tebdil oldun
Şenlik iken insiz oldun
Her yerin viran olmuştur
Dumanlardan ateş gibi
Gürlemiştir gökler gibi
Zeno senin camin gibi
Güzel cami olmamıştır
Zenodan sel akmasaydı
Yüreğe gam salmasaydı
Camisi yıkılmasaydı
Millet onu ağlamıştır
Zayi oldu binbeşyüz can
Holo Fotinos Zenodan
En fazlası Zisinodan
Sele katılıp gitmiştir
Yekün millet çok havf etti
Bu işlere esef etti
Su, malını telef etti
Buna taaccüb etmiştir
Bu ülke ilim yeri idi
Hem ulema mevkiiydi
İnsanların azmasaydı
Belalara uğramıştır
Haddi aştı acziyeti
Bıraktılar masiyeti
Bu memleketin milleti
İbadetgaha dolmuştur
Felaketten millet korktu
Allahını tasdik etti
Resulünü tasdik etti
Dünyadan ümit kesmiştir
Bu memleketteki azab
Acep ne şey oldu sebep
Masiyet mi idi sebep
Belaya duçar olmuştur
İşte bunlardır masiyet
Daha anlamadı millet
Etmiştir küfran-ı nimet
Şükür eda etmemiştir
Beklemezdik bu sırayı
Hep ağniya fukarayı
Haksız alışlar parayı
Bu Halika güç gitmiştir.
Ne kadar tebdil oldun Of,
Hiç daha söylemezsin of
Harabattın, mahvoldun Of
Her köşen harap olmuştur
Millet hiç almadı örnek
Yetmedi yediği değnek
Yalan değil herhal gerçek
Fiiline pişman olmuştur
Hiç kimse hisse almadı
Bu belayı hiç saymadı
Hiç mütenebbih olmadı
Helake layık olmuştur
Ya Rab! Affeyle sen bizi!
Mücazat eyleme bizi!
Mağfiret et zenbimizi
Günahımız çoğalmıştır
Ya Rab! Asi kullarınız
Mücrim hem kara yüzlüyüz
Affet bizi yalvarırız
Lütfuna ümit kalmıştır
Koca Zisino bütün mahvoldu
Nice nüfusu anzısın öldü
Dersem yalandır biri kurtuldu
Bir nefes bile alamamıştır
Halas çaresi duaya gitti
Güya limana dağlara çıktı
Aşk ile millet hep amin etti
Zavallı millet kurtulmamıştır
Pazar ertesi günü gün tuluunda
Kaçıyor millet can telaşında
Dağ geldi birden millet altında
Ağlar dikili maşat olmuştur
Hiç görülmedi bu afet nasıl
Beşyüz nüfusu gitti velhasıl
Canı kurtarmak olur mu kabil
Zisino halkı çoğu gitmiştir
Nice kimseler biçare kaldı
Yüreklerini mihnete saldı
Güzel haneler sele katıldı
Tarla, dereler dümdüz olmuştur
Visir köyünün gitti köprüsü
Bir yola koptu millet ordusu
Herkes kalbinde bu can korkusu
Kimi yüklenmez köyden kaçmıştır
Visir köyünde oldu çok ziyan
Haneler gitti içinde çok can
Gitmiş kaldı vücutta bir can
Tarla, evleri harap olmuştur
Paçana merbut Mimilos köyü
Aktı yarısı kesti dereyi
Ziyana kaldı evet epeyi
Küçük ziyanlar unutulmuştur
Yanlış değil malum sayısı
Sele katıldı dokuz nüfusu
Mimilos köyü gitti hülasa
Hanelerinin azı kalmıştır
Bir güzel hava gürültü yaptı
Hem birden bire yarıldı aktı
Korkudan millet karşıya baktı
Görür Mimilos sele gitmiştir
Mimilos selinden akamaz dere
Oldu bir deniz sanki Marmara
Patlayış geldi birden evlere
Elveda köyüm deyip kopmuştur
Mimilos Köyü mevkii taşlı
Evsiz kalanlar gözleri yaşlı
Kimisi yoksul kimisi aşlı
Bu nasıl bela görülmemiştir
Mübarek yağmur yeri gevşetti
Şinek köyünden kırk bir ev battı
Güzel evleri çamura kattı
Hem daha başka neler olmuştur
Şinek’ten biri şaşırdı baştan
Canı gidiyor geçmez eşyadan
Girmiş evine biraz sonradan
Evi içinde sele gitmiştir
Çok tehlikede kalmıştır Şinek
Ahalisinde kalmadı yürek
Dağdan başladı her yeri gevşek
Hep insanları dağa kaçmıştır
Zavallı rençper neyi düşünsün
Tarlayı yoksa neyi acısın?
Akıl başta yok neyi düşünsün?
Mahzunlayarak şöyle demiştir
Allahım! Hıfz eyle cemi ülkeyi
Sen takviye eyle bu tehlikeyi
Sen kaldır bizden bu ihafeyi
Masum kulların çok yalvarmıştır
Allahım! Her şey sana malumdur
Def et belayı bizi sevindir
Kullar lütfuna ümit ediyor
Büyüksün Allah! Rica olmuştur.
Şur’un karyesi esas zedeli
Şimdi durur mu akacak seli
Akar olduğu ederdi belli
Otuz hanesi aktı mahvoldu
Şur’un seğmenos mahallesinden
Koptu büyük sel arazisinden
Hep millet korktu hışıltısından
Dediler işte kıyamet oldu
Çok ağlıyorlar gitti köyleri
Sele gitmedi hiç kimseleri
Sayıya gelmez büyük selleri
Velhasıl Şurr17;da çok ziyan oldu
Yazıklar olsun evi gidene
Hep yekün varlığı sele gidene
Ne mutlu olsun mümin olana
İmanla ölüm aranılmıştır
Bu ne korkulu zamana geldik
Keşke dünyaya gelmez olaydık
Çok laf olmasın candan usandık
Böyle diyerek millet ağladı
Ey Allah’ımız! Ver bir kolaylık
Millet çekmesin susuzluk, açlık
Aksilik bu ya! Tükendi harçlık
Çok kimseler var, imkânsız kaldı
Ne yapsın fakir fukaralıktan
Bir şey kalmadı koca varlıktan
Kimine kaldı kuyruk balıktan
Bu da herkese nasip olmadı
Sözümüz olmasın günah
İnayet eyle ya ilah
Hep kulların ediyor ah!
Fiilimiz mucip olmuştur
Holo köyünden haberler gelmiş
Havaşosunda çok evler akmış
Bu da çok acı, can zayi olmuş
Millette sabır karar kalmadı
Gördüm acıdım Fot Mahalleyi
Acısın yenmiş, ev saireyi
Büyük sel yıktı ev daireyi
İşte Hololar aynasız kaldı
Elbet haşarat her yerde oldu
İlla Holoda çok fazla oldu
Bazı anneler oğulsuz kaldı
Daim işleri ağlamak oldu
Hopşera köyünden on hane gitmiş
Hep yerlerini baştan seyretmiş
Mahsulatını bütün mahvetmiş
Müthiş manzara şeklini aldı
Kociyo halkı garip ağlamış
Mahalleleri bütün sallanmış
Karye üstünde dağdan başlamış
Herkes evinden firari oldu
Kimileri kaçtı liman arıyor
Can kurtarmaya çare arıyor
Kimi evinden ayrılamıyor
Bir şey yok diye teselli aldı
Kaçtı yükseğe mahalleliler
Yolda yoruldu o zavallılar
Yağmur kesecek göğe bakarlar
Hiçbir çare yok umutla kaldı
Kimi evinde rahat edemez
Hiçbir tarafa yol yok gidemez
Nerede mahalle bakar göremez
Akşam mıdır bu? Karanlık kaldı
Kucunga bile patladı çoğu
Tehlikededir yarı buçuğu
Kaçtılar köyden küçük büyüğü
İskana kabil hali kalmadı
Korktu milleti yola koptular
Çıktılar dağa çadır kurdular
Beş altı gece dağda yattılar
İşte bu gibi sefalet oldu
Böyle çok yağmur görmedi millet
Üç gün devamlı yağmıştır dehşet
Kışta olmadı şükran-ı minnet
Bu da ikbaldir. Baharda oldu
Her daim Huda’ya şükürler olsun
Hevalar uydu senalar olsun
Et bize imdat! Allah büyüksün!
İşine kullar hayrette kaldı
Büyük sel oldu bozan havada
Millet ateşsiz yandı tavada
Kimi kaçıyor kimi kehanda
Bazı serseri tarlaya daldı
Dünyaya haris olanlar çoktur
Ahiret vardır düşünen yoktur
Fani dünyada rahatlık yoktur
Ahir zamanda vefa kalmadı
İşte bu dünya yıkılmaktadır
Fani olduğu anlaşılmaktadır
Yerler oynuyor hem batmaktadır
Kıyamet budur şehir kalmadı
Ey azizlerim! Sözüme bakın
Tanrı emrini terk etmen sakın!
Bakınız ya hu! Kıyamet yakın
Üç kıyametin birisi oldu
Ne kadar asi, mücrim kullarız
Emri tutmayıp nehyi işleriz
Heva-yı nefse bakar uyarız
Nasıl İslamlık taaccüp oldu
Allah’ım bize hidayet eyle
Büyüğe layık merhamet eyle
Ecel geldikte göçtür imanla
Gerçi dünyamız hüsranla oldu
Suda ağaçlar dizili gitti
Dereliklere kumlar yığıldı
Tarla mahsulleri tarümar oldu
Taşlar altında fidanlar kaldı
Aktı dereye köydeki seller
Mahvoldu bütün aktığı yerler
Dereler doldu anbar, zahreler
Mısırlar bitti kehansız kaldı
Kadahor, Hadi camiden başka
Kalmadı dükkân değildir şaka
Siliyor millet bu selden yaka
Nice bakkallar sergisiz kaldı
Taş ile çaylık oldu dereler
Yirmibeş metre doldu söylerler
Gitti dereye kıymetli şeyler
Milletin avı kumaşlar oldu
Manifaturalar serildi suya
Nice emekler gitti havaya
İşte çekilmez beladır bu ya
Nice esnaflar deftersiz kaldı
Of kazasının şaştı milleti
Bazı kimsenin gitti ülfeti
Meydanda kaldı hane külfeti
Hem birden bire ayrılık oldu
Kimi gurbetten aldı havadis
Düşünür Of’u kalbinde bir his
Memleketine olmuştur haris
Hasret görmeye, karye ne oldu?
Of felaketi tezden yayıldı
İşiten Oflu sanki bayıldı
Uzak şehirden bir günde geldi
Bakar köyüne, uyuştu kaldı
Kimi ırmakta buldu köylüler
Deniz kıyında nice ölüler
Kemikler etsiz, hep soyuldular
Kimi sade baş ayak kaldı
Haberler gelir olsun uzakta
Kimi görünmez kaldı toprakta
Gömüldü her hal derin batakta
İsmi hem cismi birden yok oldu
Allah ömür ver kalanlarına
Evladı ölmüş olanlarına
Sen bereket ver ömürlerine
Ağlıyor millet, uykusuz kaldı
Nice güzeller, gitti yavrular
Gece gündüz ağlar anne babalar
Issız kalmıştır, gülşen binalar
Karakuşların yuvası oldu
Of kazasına düştü gariplik
Millet nişansız, hem de tatsızlık
Of’ta kalmadı daha rahatlık
Kimi muhacir, biçare kaldı
Uçmuyor kuşlar dalda ağaçta
Yuvasız kaldı dağda yamaçta
Ötmez bülbüller bu harap halde
Kuşlar bu hali işte ağladı
Yollar yıkıldı olmuyor geziş
Hiç daha Of’ta olmaz yaşayış
Düşünür millet bu nasıl bir iş
Üç gün içinde Of harap oldu
Yaşasın ebed, varolsun millet
Payidar ol daim ey Cumhuriyet!
Sensin bilene kıymetli nimet
Yaşasın vatan, alkışlar oldu!
Herşeyim feda şanlı vatana
Başımı koydum vatan uğruna
Allah’ım keder sen verme ona
Gerçi varlığım bütün mahvoldu
Fazla uzanır yeter bu kadar
Yoksa fikrimde çok dahalar var
Kısa anlatış daha çok sarar
Okuyanları ricası oldu
Kemal’in nazmı yadigar olsun
Okuyanlara hatıra olsun
Hatası varsa tashih olunsun
İşte burada tamam edildi
Mahmut Kemal POYRAZ (1912-1988)
[1] Mahmut Poyraz