Van’da yayımlanan Vansesi Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni İkram Kali ilginç bir yazı kaleme alarak Çaykara ile Van ilini kıyasladı.
Çaykaralı Vali Murat Zorluoğlu’nun Van Valisi olarak göreve başlamasından sonra 2017’de kaleme aldığı yazıyı değerli okuyucularımızla yorumsuz paylaşıyoruz
Bir İlçe Kadar Olamıyoruz
Şehirleri, toplumları değerlendirirken kriterlere bakmak lazım. Biz şuyuz, biz buyuz, biz böyleyiz demekle olunmuyor. İnsanlar gibi şehirlerinde, toplumlarında kalite standardı var. Standart şehrin ve şehirlilerin yerini, gücünü belirler. O nedenle gerçeklerden uzak duygusal değerlendirmeler yaparak sadece kendimizi avutuyoruz.
Van gibi kentleri değerlendirirken ve birbirleriyle kıyaslarken şehirlerin tarihine, korunarak ayakta kalan tarihi eser sayısına, doğal yapısı ve çevre kirliliğine, toplumun eğitim düzeyi ile eğitim öğretim kurumlarının başarı oranına, kültür sanat birikimine, şehir hakkında yayımlanan yazılı ve görsel eser toplamına, okunan ve satılan kitap sayısına, imar anlayışı ve uygulama disiplinine, yeşil alanların oranına, yarım asrı aşabilmiş yerel marka sayısına, sanayide, tarımda ürettiklerine, kentin omurgasını oluşturan ve şehrine aşık insanlara gösterilen saygıya vefaya, siyasi ve ekonomik güce, ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan başarılı bilim, siyaset, sanat, iş adamı, sporcu sayısına, içeriye ve dışarıya göç eden insanların niteliğine, demografik yapıya, sosyal yaşam kalitesine, sinema, tiyatro, spor, eğlence yerlerinin sayısına ve doluluğuna, yabancı dil öğrenmeye ve güzel sanatlara olan ilgi düzeyine, şehirde hissedilen huzur mutluluk yansımalarına, etkin lobinin olup olmadığına, kent kimliğine vs.vs bakmak lazım.
Bunların birkaçı eksik veya yetersiz olabilir. Ancak şehrin ve toplumun genel standardını oluşturan kriterler çoğunlukta hayata hakimse diğer eksiklikler zamanla giderilir. Dolaysıyla şehirleri değerlendirirken lafa bakmak yerine sonuca, görüntüye, etkiye bakmak lazım. Biz neyiz, neredeyiz, nereye yol alıyoruz demek lazım.
Bunları yeni Van Valisi Murat Zorluoğlu’nun memleketi Çaykara yazmama neden oldu.
Çaykara’dan Van’a bakınca “kara” bir tablo önüme çıktı.
Çaykara’nın kimliğine, başarılarına göz atalım.
Tarihi Etiler’den Bizanslara, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u Rum Pontus İmparatorluğundan almasına uzanan önce köy, sonra bucak, sonrada ilçe olan Trabzon’un kayalık ve dağlık kesimine kurulan şirin ilçesi Çaykara, 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında Van gibi Rus ordularının işgaline uğramış. İlçede okuma yazma oranı 92 civarında. 2017 yılı itibariyle örgün ve yaygın eğitim kurumu olarak 15 Okul öncesi, 14 İlköğretim, 3 Orta öğretim, 1 Halk Eğitimi Merkezi bulunan ilçede öğrenci sayısı 2 bin 280, öğretmene sayısı 182, bir öğretmene düşen öğrenci sayısı 13.
Her yıl on binlerce yerli yabancı turistin ziyaret ettiği, rant uğruna doğası talan edilen Uzungöl’ün de bağlı olduğu, 12 bin 672 nüfusu olan Çaykara’nın doğal güzelliklerinin yanı sıra en büyük başarısı bağrından çıkardığı başarılı bürokratlar, siyaset ve iş adamlarıdır.
Çaykara başarısı önümüzde.
Bakanlar Kurulunca hazırlanan son valiler kararnamesiyle Çaykaralı Elazığ Valisi Murat Zorluoğlu, Van Valiliğine, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Çaykaralı Çetin Oktay Kaldırım Elazığ Valiliğine, İçişleri Bakan Yardımcısı Çaykaralı Sabahattin Öztürk, Merkez Valiliğine, aynı şekilde bir Çaykaralı olan Bilal Şentürk İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlülüğüne atandı. Bunlar en son atanan Çaykaralılar.
Birde daha önce görev yapmış ve halen görevde olan Çaykaralı isimler var.
Eski Vali, halen Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu, Kayseri eski valisi Mevlüt Bilici, Malatya eski valisi Ulvi Saran, Bayburt Üniversitesi eski rektörü Murat Mollamahmutoğlu, Uluslararası Antalya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Eski Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner, Eski Adalet Bakanı İsmail Müftüoğlu, Eski Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu, Eski Konya-Mersin Valisi Atilla Osmançelebioğlu Çaykara ilçesinin haklı gurur duyduğu isimleridir.
Zenginlikleriyle ilk 100 iş adamı arasına giren Çaykaralılar da var. Örnek olarak Cevahir Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cevahir, Varlıbaşlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, İstinye Park’ın ortaklarından Zafer Kurşun da Çaykaralıdır.
Çaykaralı diğer bürokratları, zenginleri, ünlüleri yazmaya kalkarsam isimleri bu köşeye sığmaz.
Özalp ilçemizin Emek köyünde yarım asrı aşkındır yerleşik olarak yaşayan Çaykaralı Vanlı kardeşlerimizden dolayı kendimize yakın bulduğumuz Çaykara’nın değerli ve başarılı isimlerini asla kıskanmıyorum. Aksine helal olsun diyorum. Örnek olacak güç birliklerini yürekten kutuluyor ve takdir ediyorum. Ama özendiğimi de itiraf ediyorum.
Birde Büyükşehir, 1 buçuk milyon nüfusu olan, bölge kenti Van’a bakalım.
Başbakan olarak merhum Ferit Melen’den başka Vanlı yok. Bu dağınıklıkla, kent kimliğini koruyamayan görüntüyle, ayakların baş olduğu bir yerde, kurnazlıklarla, ben merkezli sığ anlayışlarla Başbakan çıkması hayal dahi edilemez. Kaldı ki bu anlamda ideali olan siyasi bir isim ve kadro hareketi de yoktur.
Eski Devlet Bakanı merhum Salih Yıldız, Ticaret ve Sanayi eski Bakanı Yalım Erez ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’ten başka bakanlık yapan başka Vanlı yok. Bakanlık yapanların görevdeyken destekleyerek el verdikleri siyasetçi, bürokrat isimler var mı yok mu onu da ayrıca değerlendirerek sorgulamak lazım. Siyasi niteliksizlik, çıkara ve yandaşa dayalı siyaset, siyasi çekişmeler devam ettiği sürece, milletvekilliği tercihinde devam eden yanlışlıklar sürdükçe Vanlı bir ismin bakan olması mümkün gözükmüyor.
Gelelim Vali konusuna.
Bu konu inciten üzen bir durumdur. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 90 yılı aşın sürede tek bir Vanlı isim Vali olabilmiş. Evet, şaşırmayın. Düşündürücüdür ama gerçek budur. Giresun, Çorum ve Çanakkale’de valilik yapan, Van Vakfı kurucusu Van’ın yiğit evladı merhum Celalettin Tüfekçi’nin dışında tek bir Vanlı vali yoktur. Celalettin ağabeyimizde merhum Ferit Melen’in döneminde valiliğe atanmış. Gerisi hiç ama hiç gelmemiş.
Vanlı müsteşar (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müsteşarlığı yapan Ömer Yıldız) genel müdür, rektör ve diğerleri zaten yok. Toplasan çarpsan tüm Vanlı 10 kişiyi bulmuyor. Tüm bu sonuçlardan kimse rahatsızlık duymuyor yerel politikada strateji değişikliği yapılmasını akıl etmiyor.
Bunun birçok nedeni var. Van siyasetinde gücü ve yetkiyi eline geçirenler önce yandaşlarını koruyup kolluyorlar. Önce “ben” diyorlar. Memleketin yetenekli bilgi birikim sahibi isimlerini siyasette, bürokraside ve diğer alanlarda yukarılara taşımayı desteklemeyi düşünmüyorlar. Yetkili, etkili hemşehrileriyle övünerek onların başarılarından mutlu olmayı tercih etmiyorlar. Çünkü kendi yerlerinden korkuyorlar.
Niteliksiz, vizyonsuz insanların gönlümüzde ” bizim adamımız” denilerek daha çok tercih edildiği, herkesin birbirinin aleyhine çalıştığı, siyasilerin aynı yerde görünmekten, aynı masada yemek yemekten, aynı doğruyu söylemekten kaçındığı, bilginin, dürüstlüğün, başarının değer ve karşılık görmediği, takım ruhunun oluşmadığı talihsiz bu şehirden Vanlı bakan, vali, müsteşar, genel müdür, rektör, zengin başarılı iş adamı çıkmaz. Çıkmak isteyene izin vermezler.
Van dönme dolapta dönmeye, “gemisini kurtaran kaptandır” anlaşışıyla yönetilmeye, basit hesaplarla uğraşmaya, küçük düşünmeye, havanda su dövmeye devam ediyor.
Van sonuçta Çaykara kadar olamıyor.
Ha burada hep Vanlılar mı suçlu, hep Vanlılar mı yetersiz denilebilir. Tabi ki değil. Oda sorgulanması gereken bir konudur.
Koca Van şehri Çaykara kadar başarılı isimler çıkaramıyorsa ortada değerlendirilmesi gereken ciddi bir sorun var. Siyasetçisinden, iş adamına, gencinden yaşlısına bu şehre gönül veren, bu şehrin ekmeğini yiyen herkesin öz eleştiri yaparak “Neden Çaykara kadar olamıyoruz” sorusunu kendisine sorması gerekir.
Gücünün ve potansiyelinin farkında olmayan Van’a üçüncü sınıf standart, arka sıralarda olmak, silik durmak yakışmıyor.
Kaynak: Vansesi Gazetesi
İkram Kali