Van’ın Özalp ilçesi Emek köyüne 1965 yılında iskan edilen ve burada yaşamaya başlayan bölgede Karadenizliler olarak bilinen Çaykaralıların arazileri talan ediliyor.
Bölgede Karadenizliler olarak bilinen Çaykaralıların yaşadığı Emek köyü arazilerini devamlı talan eden Gültepe köylüleri son olarak Eski Emek Köyü Mezrasında bulunan ve Emek köylülerine ait ekili arazilere küçük baş hayvanları kasıtlı olarak salıp otlatmaları sonucu çıkan kavgada Emek köyü muhtarı kasım Şahin ile birlikte 3 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre olay, ilçeye bağlı Karadenizliler olarak bilinen Emek köyü ile Gültepe köyüne bağlı Eski Emek mezrasında meydana geldi. Eski Emek mezrasından gelen küçükbaş hayvanların ekili araziye girdiğini gören tarla sahibi Harun Toprak çobanların yanına giderek hayvanları çıkarmalarını söyledi.
Çobanların itiraz etmesi üzerine kısa süreli arbede yaşandı. Daha sonra çobanlar hayvanlarını alarak olay yerinden uzaklaşırken, tarla sahibi ise biçerdöverlerin biçtiği buğdayı köye getirdi. Harun Toprak köyden tekrar tarlaya geldiğinde 1 saat önce tartıştığı çoban, yanına aldığı 5-6 arkadaşı ile traktörün önünü kesti. Olayı fark eden biçerdöverciler, Harun Toprağı çobanların elinden alarak kendi araçlarına aldı. Olayı duyan Harun Toprağın ağabeyleri Erol ve Sadık Toprak ile Celal Türk ise minibüsle tarlaya gitti. Biçerdöverlere yakın bir yerde minibüs toprağa saplandı. Harun Toprağın yakınları minibüsü bulunduğu yerden çıkarmaya çalışırken, H.T.’ye saldıran çobanlar bu kez tarla içerisinde kalanlara saldırdı. Olay sırasında kalabalığın içerisinden biri yanında getirdiği demir parçası ile Celal Türk’ün kafasına vurdu. Aldığı darbe ile yere yığılan Türk’ü gören kalabalık olay yerinden kaçtı. Türk, daha sonra yanındakiler tarafından ilk önce Özalp Devlet Hastanesi’ne, ardından da Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı.
Yaşanan olaylarda başından aldığı darbe sonucu hafif yaralan bir çoban ise kaldırıldığı hastanede ayakta yapılan tedavisinin ardından taburcu oldu.
Olayın duyulması üzerine bölgede Karadenizliler olarak bilinen Çaykaralıların yaşadığı Emek Köyü Muhtarı Kasım Şahin (70) olayı Jandarmaya bildirdi. Olayın aslını öğrenmek için Karadenizliler olarak bilinen Çaykaralıların yaşadığı Emek köyüne gelen Jandarma Köy Muhtarı Kasım Şahin ile Birlikte köy sakinlerinden Mehmet Ali Baltacı’yı alarak eski Emek Köyü mezrasına gitti. Muhtar Kasım şahin Jandarma arabasından iner inmez yaklaşık 40 kişinin saldırısına uğradı. Jandarmanın gözü önünde muhtar Kasım Şahin linç edilmek istendi. Olayı görerek muhtar Kasım Şahin’e yardıma giden Mehmet Ali Baltacı’da kalabalık tarafından darp edildi. Jandarma havaya ateş açması sonucu muhtar kasım şahin linç edilmekten kurtuldu. Başından ve vücudunun bazı yerlerinden darp alan muhtar Şahin ve suratına taş darbesi alan Baltacı, Özalp Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada yapılan ilk müdahalenin ardından her iki yaralı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı. Mehmet Ali Baltacı ayakta tedavisi yapıldıktan sonra taburcu olurken, muhtar Şahin’in patlayan kaşına 7 dikiş atıldı. Yaklaşık 4 saat müşahede altında bekletilen muhtar taburcu oldu.
Yaşanan Olayın Husumete Dönüşmemesi İçin Çaba Sarf ediliyor.
Özalp Kaymakamı İsmail Çiçek, olay yerine giderek her iki tarafla görüştü. Kaymakam Çiçek, ilk önce Eski Emek mezrasına giderek buradaki yaşlılarla görüştü. Mezrada 3-5 hane olduğunu, olayın onlardan kaynaklandığını belirten mezra sakinleri, iki köy arasında husumet olmasını istemediklerini ifade ederek barıştan yana olduklarını dile getirdi. Daha sonra Emek köyüne geçen Kaymakam Çiçek, burada da köylülerden konu hakkında bilgi aldı. Köylülerin ise, sürekli arazilerin otlatıldığını, bu konuda kolluk kuvvetlerin daha duyarlı olmalarını istedi. Kaymakam Çiçek de soruşturmanın gerekli merciler tarafından başlatıldığını ifade etti.
Jandarma, olası bir duruma karşı her iki köyde geniş güvenlik önlemi aldı. Olayla ilgi 10 kişi gözaltına alınırken, soruşturmanın devam ettiği belirtildi.
Bürokrasimi ağır işliyor yoksa devlet yetkililerimi çekiniyor
Karadeniz köyü olarak bilinen Çaykaralıların yaşadığı Emek Köyü sakinlerinden Kazım Baltacı, yıllardır bu sıkıntıları ve talihsizlikleri yaşadıklarını söyledi. Baltacı, karşı tarafın kendilerine zarar vermekten hoşlandıklarını, kendilerinin ise sürekli onlara karşı olgun davrandıklarını belirtti. Daha önce yaşanan olaylarla birlikte kendileri ile mahkemelik olduklarını ancak tatsızlık devam etmesin diye de bağışlama yoluna gittiklerini ifade eden Baltacı, “Bunlar sürekli bizim suyumuza, tarlamıza, bahçelerimize, okulumuza, mandıramıza ve sulama boruları ve vanalarımıza zarar veriyorlar. Yani vermedikleri zarar yoktur. Ben senede 3-4 sefer vana değiştiriyorum. Bu konuları yetkililere ilettiğimiz halde olumlu bir sonuç alamıyoruz. Bürokrasi mi ağır çalışıyor ben anlamadım. Devlet yetkilileri de mi çekiniyor bunu da bilemiyorum.
Bizi örnek olsun diye Trabzon’dan getirdiler
Açıklamasına devam eden Kazım baltacı “Eğer devlet öyle bir şeyden çekiniyorsa biz kendi başımızın çaresine bakmak zorundayız. Bizi örnek olsun diye Trabzon’dan buraya getirdiler. Hiç de örnek olamadık.
Gelsin devlet anahtarlarımızı ona verelim
Yıllarca yaşadıkları haksızlıkları edile getiren kazım Baltacı “Adamlar bizi sürekli asimile etmeye çalışıyor, göndermeye çalışıyor. Yani adam diyor ki, ‘Bizim arazilerimiz aldınız, biz arazisiz kaldık.’ Biz bu arazileri 25 yıl borçlanma ile aldık. Bu arazileri devlet bize sattı. Devlet gelsin, anahtarları ona verelim, paramızı da versin çıkıp gidelim” dedi.
Sayın Demirtaş sürekli demokrasiden bahsediyor gelsin burayı görsün!
Köy sakinlerinden Mehmet Nazım Baltacı ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan bir istirhamda bulunduğunu ifade ederek, “Barış sürecini başlattıklarını söylüyorlar. Bu barış süreci ile birlikte Doğu’da yaşayan Karadenizlileri de örnek gösterdiler. Acaba gerçekten yaşadıklarımızın modeli var mı? Bir de şunu rica ediyorum. Hak,hukuk ve adaletten bahsediyorlar. Sayın Demirtaş, sürekli demokrasiden bahsediyor. Gelsin buraya bizim yaşadıklarımızı görsün. Demokrasiden ne anladığını söylesin. Yoksa biz mi demokrasiden yanlış anlıyoruz, onu bize izah etsin. Bu neticede Sayın Demirtaş’tan da yardım bekliyoruz”
Barış sürecine bizleri model olarak gösterenleri kınıyorum
Mehmet Nazım Baltacı gazetemize yaptığı açıklamanın devamda ise” Barış sürecinde model olarak gösterilen Doğuda yaşayan Karadenizlilerin söylemlerini tam aksi değiştirerek yayınlayan barış sürecine model olarak gösteren ajansları ve de medyayı kınıyorum. Benim söylediklerimin tam aksi yazılmış, söylenmiş. Bizlerin burada yaşama hakkımızın elimizden alınacağını söylememize rağmen her şeyi toz pembe gösteren medyaya yazıklar olsun. Gerçekte söylediklerimizi yayınlayan bir medya istiyoruz. Barış süreci dedikleri şeye katkısı oluyorsa bizler seve seve katkıda bulunmaya hazırız. Lütfen gelin görün, dinleyin ve yazın. Gerçekte barış buysa asimilasyonun anlamı değişmelidir.
Karadenizliler olarak yaşama hakkımız yok mu?
Yaklaşık 50 yıldır bu bölgede sıkıntı çektiklerini ifade eden Baltacı, “Sürekli tarlalarımız otlatılıyor. Sürekli olarak dövülen, ezilen biz oluyoruz. Her şeyi olgunlukla karşılamaya çalışıyoruz. Amaç bir cahilin yüzünden tatsızlık çıkmasın. Tarla ekiyoruz, ardından otlatılıyor. Bahçedeki ağaçlarımız, meyvelerimiz tahrip ediliyor. Samanımızı, buğdayımızı kapımızın önüne koyup üzerini kapattığımız çadırlar kesiliyor. Acaba yaşama hakkımızı kimden soracağız? Bu demokrasi bize niye ulaşmadı? Doğu’daki demokrasi sadece Doğulular için mi geçerli? Karadenizliler olarak yaşama hakkımız yok mu? Bu devlet bizi buraya nasıl getirdiyse bizlerin sorunlarını da öyle çözmeli. Biz ne kaymakamlıktan ne jandarmadan ne de savcılıktan çözüm alamadık. Nereye başvurduysak sorunumuz çözülmedi. Biz civar köylerimizden sürekli olarak taciz ve rahatsızlık görüyoruz. Bunlar yıldırma politikasına girdi. Biz devlet büyüklerinden anlayış ve çok kısa zamanda çözüm bekliyoruz. Aksi halde bizim burada yaşama hakkımız yok” dedi.
Ticaretle ilgilendiğini ifade eden Baltacı, “Ben burada ticaret yapamıyorum. Sattığım hayvanın parasını zamanında alamıyorum. Ben sattığım samanımın ve buğdayımın parasını zamanında alamıyorum. Azınlık olarak görüldüğüm için ticaret yapamıyorum. Azınlık görüldüğüm için sattığım buğdayın parasını istediğim zaman alamıyorum. Biz Karadenizliler olarak bu bölgede yaşama hakkı istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz. Buradaki halk gibi yaşamak istiyoruz” dedi.
Bizi buraya getirtenler haklarımızı korusun!
Devletin kendilerini bir amaç için buraya getirdiğini ifade eden köy sakinlerinde İbrahim Şahin de, “O amacına ulaştı mı, ulaşmadı mı? Devlet bizi buraya getirdiyse bizi verilen haklarla birlikte korusun, biz de burada rahatça yaşayalım. Eğer bizi bu baskılar altında burada koruyamıyorsa nasıl yaşarız bu memlekette? 30 senedir burada hayvanlarımızı otlatacak çobanımız yok. Tuttuğumuz çobanları da tehdit ediyorlar. Onlar da bırakıp gidiyor. Köyde yaşadığımız halde ineklerimiz yaz-kış içeride. Dünyanın hiçbir yerinde görüldü mü böyle bir model? Ne yapacağımıza şaşırdık kaldık. Devletine bağlı olan bu insanlara yaklaşma durumu bu mudur?” ifadelerini kullandı.
Ben ceza keseceksem askerin ne işi var!
Olayda yaralanarak hastaneye kaldırılan Emek köyü Muhtarı Kasım Şahin ise, tedavisinin ardından yaptığı açıklamada olayı duyduklarında jandarma ile birlikte mezraya gittiğini, araçtan indikten sonra bir grubun saldırısına uğradığını söyledi. Kaldırıldığı hastanede kaşının üstüne dikiş atıldığını ifade eden Şahin, “Sürekli bu sorunları yaşıyoruz. Tarlayı otlatan çobanı yakalayıp mahkemeye veriyorsun, ‘Çocuktur’ deniliyor. Özalp’ta çocuk mahkemesi yok, haydi Van’a. Zarar tazmini yok. Jandarmaya haber verdiğin zaman, ‘Tarla içerisinde fotoğrafını çek ya da cezasını kes’ diyor. Ben cezasını keseceğim zaman askerin ne işi var o zaman?” iddialarında bulundu.
Ne baris sureci? Hemserilerimize alenen zorbalik yapiliyor. Zaten baris sureci diye bir sey yok. birilerini simartma sureci var. Olsa olsa adina baris sureci dedikleri bolunme surecinin birilerini simartmasinin sonucudur. Bazi gafillerin yaptiklarinin faturasini yine biz oduyoruz