ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
36,0408
EURO
37,3691
ALTIN
3.359,46
BIST
9.882,79
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Gunilar’dan Konum atıyorum.. Cemil Can’ın kaleminden

Gunilar’dan Konum atıyorum.. Cemil Can’ın kaleminden
10.10.2017 18:42
A+
A-

Konum atıyorum!
Bekleyenlere “konum atıyorum”;
Buyurun alın.
Konumuz çok ama çok derin…
Gunilar’dayım aslan yeğenim.
Dayım “artık yeter gidelim” diyor.
Diretiyorum, gitmeyeceğim, gitmiyorum…
***
Yorum için hesap açmanız gerekmiyor.
Paylaşmanız da şart değil bugün…
***”
“Gunilar” çok ama çok özel bir isim.
Anlamını bilmeden de tarif edilebilir bir yer.
Ben zaten bilmiyorum.
En bilir kişimiz vaktiyle öyle demiş.
Dilerseniz bu küçük ayrıntıya takılmayalım…
***
Sıkıldınız mı?
Peki, konuya geçelim:
***
Şu iyi bildiğiniz sis; yine kızıl akbabalar gibi çullandı üzerimize.
Biz iki kız kardeşiz sadece.
Birimiz nufusa biraz erkek yazılmış mı ne!
Korkmuyoruz güya!..
Sis bastırıp, gök gürlemeye başlayınca ben çok korkarım ama.
Ağladığımızı ise, ikimiz de gizleriz…
***
Anlayacağınız:
Bu gezegende;
Allah’ın geç yaratıp erkenden unuttuğu bir yerdeyiz.
Ayaklarımızın hemen dibinde; mor taneli, kısa boylu mısırlar var, soyulmuş.
Onları bile közde pişirip yiyemeyiz.
Çünkü ateş yakmak yasaktır…
***
Evimizin arkasındaki cevizleri yeşilinden çıkartıp yiyemeyiz.
Biz iki kardeş, ancak bıcakla hıyarları ikiye bölebiliriz.
Nedense bir tek o serbesttir bize.
Tek yaramazlığımız hıyarları bölmektir!
***
Şu duman rengi olan öküz, evimizin bir diğer üyesidir.
Abi gibi koruyorr hepimizi…
Bugün hıyardan payıma düşeni, diliyle avuçlayıp aldı elimden.
Bir şey diyemedik tabii ki…
Egemenliğimizi ve tüm haklarımızı o koruyup kolluyor….
***
Duvardaki saate göre vakit çok erken.
Hava neden kararmış anlayamadık bir türlü.
Nerede kaldı annemiz!
Bu sessiz çığlık ikimizindir…
***
Biraz daha biri birimize yaklaştık mı ne!
Biz iki güzel çocuk,
Omuz omuza verdik yine..
Yoğun sisin arasından annemizin görüntüsünü izleyeceğiz locadan.
Dizi film fragmanı izler gibi..
***
Az sonra Daviye teyzemle birlikte,
eşek biraz önlerinde,
görüneceklerinden eminiz.
Elmas halanın cevizinin dibinde, belki ayak üstü biraz daha sohbet edebilirler.
O kadarına bir şey demeyiz!
***
Ama annemizin geleceğinden en ufak kuşkumuz yoktur!
Korkularımız savrulup gidecek, bu sır dolu dumanlarla birlikte.
Annelerini bekleyen çeneleri titrek iki çocuğuz.
Çıplak ayaklarımız kızgın küllerin içindedir…
***
Çocukluğumuzdan kalan en güzel hatıradır:
Eşeğimizin evi gördüğünde anırması.
Annemim geldiğinin müjdesini verir gibiydi her seferinde.
Hıyardan payıma düşeni yine de öküzün kapmasına fırsat yaratırdım nedense.
O güzel gözlü eşeğin;
Beni burnu ile iteleyip yıkmasını bile affettim…
***
Kırık kiremitten imal ettiğimiz tekerlekleri,
balkonun Elmas hala tarafındaki köşesinde,
neden yarıştırırdık bunu hep gizledim!
Bir karesini bile kaçırmak akla ziyandır kesin.
Eve doğru olan yokuşu tırmanmasını izlemenin annemim.
Sis burnumuzun dibine kadar inse de, biz görmek istediğimizi yine görebilirdik…
Hayal gücümüzü ne kadar da geliştirmiştik.
***
Yeminle söylüyorum:
Gök gürültüsünden ikimizin de ödü patlardı.
Ama;
Birimiz sorduğunda diğerimiz; “korkmuyorum” derdi…
***
Tekrar konum bildiriyorum:
Yarım asırdan fazla geçti, aynı yerdeyim tuç heykel gibi..
Bir tek balkonumuz eksik.
Bir de eşeğimiz oldu rahmetlik…
***
Bu Ekim’in ilk pazartesi,
bir ikindi vakti,
bu defa da tek başımayım aynı yerdeyim.
Sis bildiğiniz gibi:
Ayakkabılarımın içerisine girdi.
Aha da itiraf ediyorum:
Ben bu ıssız yerlerde hep annemi bekliyorum…
***
Bu kez eşeğimiz birkaç adım geriden gelse ne olur?
Annem, koşamasın yorulur, hızlı adımlarla yürüsün razıyım.
Elmas halanın cevizinin dibinde bekliyorum…
***
Bir tuhaf koku çekiyorum içime enfiye gibi.
Cevizlerin yeşili ile karışık bir koku;
Annemim,
Bir de eşeğimizin ter kokan semerini tanıyorum..
Burnumun direği sızlıyor…
Sanki geçmiş zamanı soluyorum…
***
İstiklal marşını dinler gibiyim bu ikindi vakti.
Esas duruşumu asla bozmayacağım.
Elmas halamın cevizinin dibindeyim…
Elimde bir ifteri filizi, inek gibi dikilip burada duracağım…
***
Bu ikindi vakti Gunilar’da;
Umut doluyum ve -Kuzey Deniz misali- annemi aranıyorum.
Elmas halanın düzünde…
Meğer, annem de her gece beni bekiliyor.
Büyük tarlanın dibinde…

Cemil Can

9 Ekim 2017

Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.