Yaylalarda son dönemde artan sınırsız, plansız ve haksız yapılanmaya devlet “dur” dedi.
Dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse kendisine ya da atasına ait olmayan bir arazide villa dikemez, otel yapamaz, parselleyip satamaz. Bu bizim yaylalarda da olmamalıydı ve buna dur denildi, yapılan budur.
Şimdi soru şudur: Yaylalardaki mevcut yapılaşmadan memnun muyuz, onaylıyor muyuz?
Bu konuda ilçemizde ve bölgemizde bir anket yapılsa en az yüzde seksen oranında “hayır memnun değiliz” çıkacaktır. O halde yanlış giden bir şey vardı ve bu hepimizin gözleri önünde oluyordu. Ama önce komşumuzdur, akrabamızdır, arkadaşımızdır, ahbabımızdır diyerek ses çıkarmadık. Daha sonra giderek durumu içselleştirdik ve bir kısmımız batan geminin mallarına konmak misali biz de buradan payımızı alalım diyerek arsa tuttuk, temel attık, bina yaptık, kat diktik. Peki, bu gidişata dur denmeyecek miydi? Bu şekilde nereye gidecekti bu işin sonu?
Elbette ki devlet burada görevini yapmaktadır. Yaylaya apartman yaparak para harcayan halkımıza gelince tapusuz alanda ruhsatsız inşaat yapmış, ya tutarsa demiş risk almıştır ve kaybetmiştir. Olay bu kadar basittir.
Şimdi gelelim ne yapılmalıdır konusuna: Yaylalar yöremiz halkı için geçmişte geçimin kaynağı olan hayvancılık amaçlı kurulmuş, yazın hayvanlarını meralarında otlattıkları, kışlık otunu hazırladıkları ve bu şekilde yüzlerce yıldır kullandıkları alanlardır, yerleşim yerleridir. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren her yıl belirli oranda azalan hayvancılık çoğu aile için bu gün temel bir geçim kaynağı olmaktan çıkmıştır. Artık her yaylada üç beş aile tarafından sürdürülmekte ve bu sayı her geçen yıl azalmaktadır.
Gelinen süreçte eskiden yayla dediğimiz alanların hayvancılık amacından tamamen saptığı, artık tamamen tatil amaçlı konaklanan yerler olduğu apaçık ortadadır. Yılın altı ayında kullandıkları suyu, elektriği ve yolu devlet tarafından sağlanmış yerleşim yerleridir. Her yaylada hangi köylülerin(mahallelilerin)ikamet ettikleri ve hak sahibi oldukları bellidir, o yayla halkı tarafından bilinmektedir. Eskiden olduğu gibi yaylalar ait olduğu mahalle halkıyla sınırlandırılmak üzere resmi statüye kavuşturulmalıdır. Mera vasfından çıkarılıp sahiplerine kiralanmalı ya da satılmalıdır. Mevcut yaylaları yerleşim yerleri ile birlikte genişleme alanları tespit edilmeli, ev yapılacak yerler genişleme planına göre belirlenmeli, yayla evlerinin tipleri dış görünüşleri tespit edilmeli ve bu tiplerin dışına çıkılmasına izin verilmeden yaylanın yazılı olmayan hukukuna-geleneklerine göre hak sahibi olanların ev yapmasına resmi statüye kavuştuktan sonra izin verilmelidir. Mevcut yapılar da tek kata indirilerek standart yayla evi tipine uyarlanmalıdır.
Böyle olursa yaylalar talan edilmekten, zenginlik yarıştırılan alanlar olmaktan, tartışılan alanlar olmaktan çıkacaktır.
Şunu da belirtmekte yarar var ki devletimizin Tarım Bakanlığının elinde yıl yıl yaylalarımızın google haritaları mevcuttur. Hangi evin nerede, hangi tarihte yapıldığı orada mevcuttur.
Aksi halde kanunsuz yapılan her yapının devlet tarafından yıkılması haktır, görevdir. Devlet görevini geciktirmiş olabilir ama bu kimseye devlet arazilerini yağmalama hakkı vermez.
Yöre halkımıza düşen kanunsuzluğu savunmak yerine mevcut durumu kanuni hale getirmenin mücadelesini vermektir.
23 Ocak 2016’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Çaykara Gazetesinde yer alan haberde yaylalara neşter vurulacağını açıklamıştı. TIKLAYINIZ
atadan kalan otantik yapılara kimse dokunmaz. çünkü onlar yaylaların güzelliğidir. ama gerek 2017 ve öncesi yapılmış beton yığını her yapı eğer tatil için yapılmışsa yıkılmalıdır. imal tarihinin bir önemi yoktur. eskiden de inşaat yapmak yasaktı. o yüzden hayvancılık yapanlar ve eski otantik ata imalatı yapılar hariç her yapı yıkılmalıdır. yaylalar kimsenin tapulu malı değildir. şehirlerimiz köylerimiz beton yığını oldu. bari yaylalarımız temiz kalsın
Bunların hepsi doğrudur yaylada 5 katlı on katlı aynı şehir gibi apartman falan resmen köyde oturacak evi yok ama sırf gösteriş için ve kıskançlik için yaylada apartman yapanlar. Bunlara amenna sınır getirilmeli önlemler alınmali veyahut yıkılmalıdır. Ama denildiği gibi hayvancılık yapıpda oturacak evi olmayan bundan kastım 100 yılık deden kalma derme çatma evler tugalet yok banyo yok çatılar ve ahşap kerestesi çürümeye yüz tutmuş hayvancılıkla uğraşanlar bunların oturacak yeri olmasınmı. Tamam binaya betonarmeye bende hayır diyorum ancak herşeyin bir normali var ne çok ev ne hiçbir ev hayvanlarla uğraşanların kullanabilecekleri tek katlı ahşap evler yapılması veya eski evlerin restore edilmesine müsaade edilmelidir. Ev olmadan nasıl olacak hayvancılık. Üstelik o kat kat apartman villa yapanların yüzde doksanı yerli turistler yani keyif adamları. Esas bunlara dikkat edilmeli ve bunlar dikkate alınarak önlemler alınmalı gerekli cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Ne yerli hayvancılıkla uğraşanlar mağdur edilmeli nede şehir bozmalarının yatlaları mahvetmesine izin verilmelidir. Kemal sunalın koltuk belası filninde de denildiği gibi ne şiş yansın ne kebap.
Her ne kadar yaylalarda yapılaşma mimari olarak çok çirkin bir hal alsa da olan olmuştur ve yapılacak yıkımlar dişinden tırnağından arttırarak yayla yapan halka büyük zarar verir. En azından yaylalar için bundan sonra mimari bir kaç örnek çıkartılarak plana uygun inşaatlara müsaade edilirse daha iyi olur.