BIZIM RADYO
Altmışlı yılların sonlarıydı rahmetli babam gurbetten döndü. Kavuşmanın mutluluğunu yaşarken asıl mutluluğu babamla özdeşleşen tahta bavulundan nelerin çıkacağı ile yaşayacaktık. Biz giysi, şekerleme, helva, sakız beklerken, orta boy kutunun içinden Grundıg marka elle taşınabilir radyo çıkmıştı. O dönemin şartlarında bu çok önemliydi. Ailece sınıf atladık hissine kapıldık. O kocaman pilleri yerleştirdik. İlk işimiz radyonun sesini sonuna kadar açıp yoldan geçenlerin bu sesi duyup duymadıklarını test etmek oldu. Artık bir radyomuz vardı. Köyün ücra köşesinden dünyaya bir şekilde bağlanmıştık. Zaman içinde bizim evde bir radyo kültürü oluştu. Sabah, tarım programıyla başlayan yayın, haberler(ajans), yurttan sesler, solo türküler, radyo tiyatrosu, “arkası yarın” gibi programlar hayatımızın bir parçası olmuştu. Hele haber sonrası yol durumunun anlatıldığı son cümleyi hiç unutmam. “Erzincan – Refaiye yolunun 35. km’sinde yol yapım çalısmaları nedeniyle yol tek şeritten verilmektedir. Sürücülerin, işaret ve işatetçilerin uyarılarına uymaları önemle rica olunur ”
Radyonun hayatımızın bir parçası olması lig maçlarının hafta sonu yayınlanması ile zirve yapmıştı. Hafta sonlarını heyecanla beklerdik. Trabzon henüz birinci ligde değildi. Kendimde güçlüye karşı bir allerji vardı ve arkadaşlarım üç büyükleri tutarken ben Anadolu takımı olan Eskişehirspor (es – es ) tarftarıydım. Tabi Trabzon 1. Lige çıkınca hepmiz Trabzonsporlu olduk.
Ortaokul yıllarında hafta sonları köydeki zorlu işlere katkımız olurdu. Hafta sonu evimizin aşağısında mısır tarlasını biçiyoruz. Bitişikte amcamın kızı, teyzemin kırdığı mısırları yukarıdaki eve taşıyor. Maç yayın saati yaklaşınca;
– Sevim, hazır eve çıkıyorsun bizim eve uğra, maçlar başladıysa radyoyu getir.!
Heycanla beklerken Sevim bir müddet sonra geldi. Radyo elinde yoktu.
– Maçlar başlamadı galiba, radyoyu neden getirmedin?
– Başlamadı. Radyoyu açtum. Beyuk tarilma (kavga) varidi orda.
– Anlaşılan maçlar başladiı Goller de atıldı. Elimdeki orağı fırlatıp, bir solukta eve vardım. Ama Trabzon’un bir gol sevincini yaşayamadım.İIletişimin sınırlı olduğu o dönemde Trabsonspor’dan haber almak, neler olduğunu öğrenmek için sınırlı harçlığımızı hangi gazetede Trabzon haberi varsa o gazeteye verip alırdık. En fazla haberi de “Milliyet’te” bulurduk. Milliyet’in spor sayfası bizim için çok önemliydi. Alışkanlık olsa gerek, hala bu sayfayı izlemeye çalışırım.
52 yıllık bu radyo köyde dolapda durur. Onu gördüğüm zaman o yıllardaki anılarım, hatıralarım göz önüne gelir. Babamın radyoyu getirdiği günü ve babamı hatırlarım. Gözlerim dolar şimdi olduğu gibi. Nur içinde yat babacığm.
Sevgili kardeşim o günlerin anılarını öyle güzel anlattın ki beni de tam 50 yıl geriye götürdün o yılları yaşamış gibi oldum.
sağol Varol