BAYRAMDA HAVA DURUMUAREFE GÜNÜ (8 Eylül 2010Çarşamba): Doğu Karadeniz bölgesi ile Kars ve Ardahan çevreleri sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek.
BAYRAMIN BİRİNCİ GÜNÜ (9 Eylül 2010 Perşembe): Doğu Karadeniz kıyıları (Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin) ile Ardahan çevreleri kısa süreli sağanak yağışlı, diğer yerler açık ve az bulutlu geçecek.
BAYRAMIN İKİNCİ GÜNÜ (10 Eylül 2010 Cuma): Marmara bölgesi parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları sağanak yağışlı, öteki yerler az bulutlu ve açık geçecek.
BAYRAMIN ÜÇÜNCÜ GÜNÜ (11 Eylül 2010 Cumartesi): Bütün bölgelerimiz az bulutlu ve açık, akşam saatlerinde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale çevreleri sağanak yağışlı geçecek.
12 Eylül 2010 Pazar günü ise, yurdun batı bölgeleri yeni bir yağışlı havanın etkisine girecek. Marmara, Ege ve Batı Karadeniz bölgelerinde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlar görülecek. Marmara ve Ege’de, Bayram süresince ülke genelinde tekrar artarak mevsim normalleri üzerinde seyredecek.
Trabzon’da Bayram namazı: 06.47
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, bayramların toplumun bütün kesimleri tarafından paylaşıldığı oranda bayram olma özelliği kazanacağını vurgulayarak, “Bu en coşkulu kaynaşma gününde, bu mutluluğun dışında kalmamaya ve kaynaşmanın dışında hiç kimseyi bırakmamaya özen göstermeliyiz” dedi.
Rahmetiyle bizleri karşılayan, bereketi ile kucaklayan, Müslümanlara sabrı, nimete şükrü, yanı başımızdakini fark etmeyi ve paylaşmayı öğreten on bir ayın sultanı Ramazan ayını geride bırakarak, mutluluk ve sevincin, sevginin ve kardeşliğin topluma dalga dalga yayıldığı Ramazan Bayramına kavuşmuş bulunuyoruz.
“Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu kurtuluş” olan bu ayda Kur’an-ı Kerim’i okumaya, anlamaya çalıştık, O’nu hayatımıza rehber etme kararımızı tazeledik. Bu ayda dinimizle ilgili bilgimizi artırmaya ve Peygamberimiz’in (sav) sünneti, güzel ahlakı ve örnekliği ile daha fazla buluşmaya gayret gösterdik. Kur’an ve Sünnetle iç içe bir ay geçirme fırsatı yakaladık. Ramazanla bütünleşen oruç ibadetini yerine getirdik. Eş, dost ve akrabalarımızla, sevgi ve ilgiye muhtaç kimselerle iftar sofralarında buluştuk. Zekât ve fitremizle, hayır ve hasenatımızla ihtiyaç sahibinin yanında olmaya çalıştık.
Ramazan’ın bu bereketli manevi atmosferi içerisinde Müslümanlar olarak şüphesiz pek çok kazanımlarımız oldu. Ancak, ibadetlerimizi yerine getirme, dinimizin haram ve günah saydığı işlerden kaçınma konusundaki özenimizi ve dindarlık şuurumuzu Ramazan’dan sonra da devam ettirmeliyiz. Çünkü Müslümanlık, bütün davranışlarımızı etkileyen, bütün zamanımızı kuşatan bir bilinç ve farkındalık halidir; istikrarlı bir hayat çizgisi sürebilme başarısıdır. Bunun için de, Ramazan’da kazandığımız hasletlerimizi ve duyarlılığımızı Ramazan sonrasında zayıflatmayalım. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ifade buyurduğu gibi, bu Ramazan, bir sonraki Ramazan ayına kadar bilincimizi diri tutan bir kaynak, bizleri hata ve günahlardan sürekli koruyan bir kalkan olsun.
Ramazan Bayramı, bir sevinç ve mutluluk paylaşımıdır; Hz. Âdem’in çocukları olarak aynı insanlık ailesinin üyesi olduğumuzu, müminler olarak dost ve kardeş olduğumuzu fark etme zamanıdır. Öyleyse, Yüce Rabbimizin bizlere katından bir müjde ve mükâfat olarak sunmuş olduğu bayramlarda, başta anne ve babamız olmak üzere büyüklerimizi ihmal etmeyelim. Nefsimizin ve bencilliğimizin bizi yönlendirmesine fırsat vermeden kırgınlıkları, dargınlıkları, haset ve nefret gibi duyguları zihnimizden ve davranışlarımızdan söküp atalım. Bayram günlerinde büyüklerimizi ziyaret edip dualarını alalım, komşu ve akrabalar bir araya gelip aramızdaki bağları güçlendirelim, öksüz ve yetim çocuklarımızın barındığı ‘Sevgi Evleri’mizi, yaşlılarımızın kaldığı huzur evlerimizi, hastanelerde tedavi amacıyla kalmakta olan kardeşlerimizi ziyaret edelim, onlara yalnız olmadıklarını hissettirelim.
Bayram coşku ve mutluluğu, insanlık ailesinin bütün üyeleriyle, bütün din kardeşlerimizle birlikte yaşanabilirse anlamlıdır. Ne yazık ki, bugün insanoğlunun sonu gelmez hırs ve hesapları sonucu dünyada birçok acılar yaşanıyor. Yüce Rabbimizin cennet olarak yaratıp bizlere sunduğu dünyayı kendi ellerimizle cehenneme çevirdik ve birbirimize dar etmeye başladık. Yanı başımızdaki ülkelerde şiddet adeta sıradanlaştı, barış, huzur ve insan onuruna yakışır bir hayat tarzı hala kurulamadı. Aynı inancın mensupları arasında kardeşlik ve sevginin yerini asabiyet, ayrışma, sen – ben kavgası aldı ve bizleri ateş çukuruna sürüklemeye başladı. Öte yandan, bugün Pakistan’da milyonlarca kardeşimiz, eşine az rastlanan bir sel felaketi sonucu felaket, sefalet ve ızdırap içinde, yok oluşla karşı karşıya ve bu vahim durumlara seyirci kalan insanlık ve İslam alemi sınıfta kalmak üzere. İnsanoğlunun rahmetle yüklü gönül dünyası günümüzde daraldı, ipeklere yumuşaklık veren merhametin membaı olan kalbi katılaştı, kendinden başkasını görmez ve düşünmez oldu.
Duamız odur ki, bizler kendi evimizde ve yurdumuzda bayram coşku ve mutluluğunu yaşarken insan olarak ötekini ve sorumluluklarımızı unutmayalım. Bütün bu acı ve gözyaşlarının dinmesi için de yapabileceklerimizi yapalım, dua edelim, iç dünyamızda onları hissedelim, imkânlarımızı paylaşalım.
Çaykara Gazetesi olarak, Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, nice bayramlara sağlık ve esenlik içinde erişmenizi diliyoruz.