UZUNGÖL’de gerçekte yaşanmış, onlarca şehit hikayelerinden sadece biri…
Dedemin babasının son yolculuğu; Sarıkamış…
Yıl 1915 aylardan Aralık ayı. Birinci dünya savaşında Osmanlı Devleti ile Rusya Kafkas cephesinde karşı karşıya gelmiş ve ülkede seferberlik ilan edilmiştir. Uzungöl’den savaşa gideceklerden biri olan rahmetli dedem Mehmet İnan’ın babası Hamit inan’dır. Hamit İnan’ın eşi sakine, savaşa gidecek olan kocasına, yolda yemesi için, poaçaya benzer ekmek hazırlarken, hamurlarını yer sofrasının üzerine dizer. O sırada Hamit İnan’ın küçük oğlu Mustafa (dedemin kardeşi) ortalıkta gezinirken küçük elleri ekmek hamuruna batar. Annesi parmak izlerini bozmadan hamuru fırına verir ve ekmek o şekilde pişer. Hamit inan ekmeği ve diğer yiyeceklerini yanına alır ve Sarıkamış’a doğru yola çıkar. Aradan yıllar geçer ama Hamit İnan’dan hiçbir haber alınamamıştır.Yaklaşık 10-15 senenin üzerine dedem alış veriş yapmak için, Çaykaradaki Hadi pazarına gider. Orada babasının yaşlarında bir adamla karşılaşır. O kişi dedeme sorar
“Sen kimin oğlusun”
Dedem”Hamit’in oğluyum amca” der.
Adam”Aşağıda ki Hamit mi, yoksa yukarıdaki Hamit mi?” diye sorar.
Dedem “Yukarıdaki Hamit” der.
Bunu duyan adam dedeme sımsıkı sarılarak hüngür hüngür ağlamaya başlar…
Dedem “Niye ağlıyorsun amca, yoksa sen babamı tanıyor musun?” diye sorar.
Adam anlatmaya başlar;
“Oğlum senin babanla biz aynı cephede savaşıyorduk, yanımızda bir şarapnel bombası patladı ve parçaları tam babanın göğsüne isabet etti ve baban benim kucağımda can verdi. Hepsi bir tarafa, seferberlik için yola çıktığımızda babanın yanında, üzerinde senin veya kardeşinin parmak izleri olan bir ekmeği vardı. Günlerce açlıktan çok büyük sıkıntılar çekmemize rağmen, baban o ekmeği yiyemeden can verdi ve şehit olduğunda o ekmek babanın cebinden çıktı. Ne zaman aklıma gelse böyle ağlıyorum işte” der.
Ardından dedem de babasının silah arkadaşına sarılarak ağlamaya başlar.
Dedem bize bu hikayeyi ne zaman anlatsa, onun da, bizimde gözlerimiz dolardı.
Bu vatan kolay kazanılmadı. Bugün de şehitler veriyoruz. Allah bütün şehitlerimizin, şehadetini kabul etsin. Yakınlarına, evlatlarına tükenmez sabırlar ihsan etsin.
Şimdi sizlerle, bu konuyla alakalı, şehit olan dedemin babasının (Hamit İnan) dilinden yazdığım şiiri paylaşmak istiyorum;
Ağlama yar gidiyorum
Ruslar girmiş vatanıma
Sonunda ölüm olmazsa
Seni alırdım yanıma
****
Belki daha görmem seni
Çocuklar sana emanet
Seve seve ölürüm de
Etmem vatana ihanet
****
Ekmek koydun azığıma
Bir eyvallah diyemedim
Mustafam’ın parmak izi
Vardı onda yiyemedim
****
Hava soğuk yolum uzun
Bekler beni, beyaz hüzün
Gün gelir şehit olursam
Aydın olsun iki gözün
****
Tipi vuruyor yüzüme
Kulak verin bu sözüme
Benim size son hatıram
İyi bakın öksüzüme
****
Ey gidi şerah deresi
Daha senden içermiyim?
Garester’den Balestal’dan
Şekersu’ya geçermiyim?
****
Emir geldi yüce Hak’tan
Çıktım doğduğum topraktan
Kimisi mermi’den öldü
Kimi soğuk ve açlıktan
****
Karla kaplı Sarıkamış
Ne istersin canımızdan?
Bir helallik alsa idik
Babamızdan, anamızdan
****
Uzungöl’den 50 kişi
Benim ile beraberdir
Onlarda hep benim gibi
Kalanlardan bihaberdir
****
Gün olurda ahirete
Birleşir mi yollarımız?
Ölmek zor iş değil ama
Eşsiz kaldı dullarımız
****
İsterim ki evlatlarım
Vatanına çoban olsun
Zaten canı veren Allah
Yine ona kurban olsun
****
Sizden tek şey bekler Hamit
İmanına olun şahit
İnsan bir gün ölür ama
Herkes olamıyor şehit
İNANİ