ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
35,4856
EURO
36,4774
ALTIN
3.091,70
BIST
9.977,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Sultan Murat Savaşları

Sultan Murat Savaşları
07.06.2015 17:04
A+
A-

Hüseyin ALBAYRAK *

*Emekli Öğretmen, Tarih Araştırmacısı, Türkiye Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

Of’un 28 Mart’ta resmen işgalinden sonra da Trabzon merkezi 18 Nisan 1916’da işgal altına girmiş, bu arada geçen 20 gün zarfında Of-Bayburt hattında cereyan eden savaşlar aralıksız devam etmiştir.

            Ataköy’de karargâh kuran Rus komutanlığı, yaptırdığı arazi  keşifleriyle, Bayburt’a  ancak Kakart Geçidi’nden ulaşabileceğini  tespit etmişti.

            Bu aylarda havaların müsaitsizliği ve Soğanlı Dağları’nın geçit vermeyişi, düşmanın ilerleyişini bir müddet için durdurmuştu. Fakat zamanla havaların iyi olması ile Ataköy ve Sultanmurat yörelerine yayılmışlardır. Düşmanın bu niyetine karşılık 10. ve 11. Kolordularımız Bayburt’a gelmişti. Muhtemel düşman taarruzlarına karşı bir kısım taburlarımız da Soğanlı-Kemer Dağları’nın güney etekleri olmak üzere, müdafaa tertibatı almıştı.            

Türk kuvvetleri bu iş ile meşgulken düşman kuvvetleri de Soğanlı-Kemer Dağları’nın kuzey yönlerine kadar gelmişti. Bu vaziyette düşmanla kuvvetlerimiz arasında dört saatlik bir mesafe kalmıştı. Her iki kuvvetin harekâtına engel olan karlar eriyinceye kadar bir buçuk ay geçmişti.            

20 Nisan 1916 da Kolordularımız Kemer Dağı’nın güney taraflarında bulunan Akkoyun Yaylâsı’na nakledildi. Kemer ve Soğanlı Dağları da topçularımız tarafından tutulmuş, mevzilerine yerleştirilmişlerdi.

            Kurmay Başkanlığı’nın raporuna göre, Lazistan (Rize) havalisini işgal ederek Bayburt istikametine doğru  bir kısım düşman kuvveti, harekâtını geliştirmiş olmakla beraber, Bayburt’a varabilmesi için Kakart Geçitinden başka bir yolu yoktu. Esasen düşman kuvvetleri de ancak bu geçitten geçerek Bayburt’a varabileceklerini belirtmişlerdi.

  1. Kolordu Kumandanı Tahsin Paşanın verdiği emirde de bir kısım kuvvetlerimizin Kakart Geçitini tutması önemle belirtiliyordu. Fakat aşağı rütbedeki komutanlar tarafından önemi anlaşılmayan bu geçite az miktarda süvari kuvveti  gönderilerek geçit tutulmuştu.

             Savaş Başlıyor:

            Mayıs ayının ilk günlerinde düşman olanca gücü ile Kakart Geçidi üzerine çullanmıştı. Verilen emirlere uyulmadığından geçitte az süvari kuvveti bırakıldığı için kuvvetlerimiz püskürtülmüş ve geri çekilmeğe mecbur bırakılmıştı. Savaşın mukadderatı üzerine önemli tesiri olan ve düşman tarafından zapt edilmiş bulunan Kakart Geçidinin tekrar ele geçirilmesi için gereken tertibatın alınmasına, taşıdığı önemi sebebiyle, gerek görülmüştü. Bu duruma göre, düşmanı oradan atmak için cephe ve yan taarruzları yapılacaktı. Esasen düşman, geçidi zapteder etmez kuvvetli istihkâmlar yapmış ve mevzilerine yerleşmişti. Burayı zapteden düşman birlikleri kendi genelkurmaylarına verdikleri raporu, Bayburt’un yüzde  doksan alınacağını kesinlikle ifade ediyorlardı. Bu rapor üzerine düşmanın büyük bir kısmı ileri harekâta geçerek karargâh olan Ataköy’den ayrılmış, Ogene (Karaçam) mevkilerine çıkmıştı.

            Geçidin geri alınması için Türk kuvvetlerinin aldıkları yeni tedbirlerden haberdar olmayan düşman, aynı günün gecesi sabaha yarım saat kala şiddetli taarruzlar neticesinde püskürtülmüş ve Kakart Geçidi geri alınmıştı. Düşman ise panik halinde ilk karargâhını kurduğu Ataköy’e çekilmişti.

                 Düşmana Geçit Verilmiyor:

            Tekrar geri alınan Kakart Geçidine muhafaza için takviyeli bir tabur bırakılmış, diğer kuvvetlerimiz de batıya doğru  çekilmişti. Düşman artık buradan Bayburt’a aşamayacağını kesin olarak anlamış, o da kuvvetlerini batıya yönelterek Sultanmurat Tepeleri’ni tutmuştu. Sürmene istikametinden gelen diğer düşman kuvvetleri ise Yarımca (Arpalo) Köyü tepelerinde mevzilerine girmişti. Düşmanın keşif kolları ise Leman Suyu’na kadar uzanmıştı.

            Esasen Kakart Geçidini ele geçiren kuvvetlerimiz, düşmanın Sultanmurat istikametinde ileri harekâtına devam edeceğini önceden sezdiğinden, Türk kuvvetleri de buraya çekilerek tekrar düşmanla karşı karşıya gelmişlerdi. Yapılacak muhtemel bir muharebede zafer sağlayabilmek için düşman kollarının uzandığı Leman Suyu’nun zaptedilmesi lâzımdı. Bu maksatla harekete geçen kuvvetlerimiz Leman Suyu’nu alarak düşmana iyiden iyiye yaklaşmıştı.

             Şehitler Tepesine Doğru:

            Leman Suyu’nun zaptından sonra, kuvvetlerimiz Ataköy ve Yarımca Köyü tepelerinin güney yamaçları üzerinde tahkimat yapmış, mevzilere yerleşmişti. Buna karşı düşman Sürmene-Bayburt yolu üzerinde bulunan tepeleri tutarak mukabil tahkimata girişmişti. Sürmene’den gelen kuvvetlerini Madur Dağı eteklerinde mevzilendirmişti.

            Düşmanı takviye için gelen “Türkinasti Obçesto” Kolordusu muharebe sahasına gelmeden, Türk kuvvetleri tarafından 8-10 Mayıs 1916 tarihlerinde yapılan taarruz sonunda işgal ettikleri tepelerden atılarak mevzileri ele geçirilmiş, düşmanla amansız bir mücadeleye girişilmişti. Yenilen düşman kuvvetleri şimdiki Sultanmurat Şehitler Tepesi’ne çekildi. Düşmanı takip eden kuvvetlerimiz taarruzlarına ara vermeksizin Şehitler Tepesi’nde yapılan 24 saatlik inatçı bir mücadeleden sonra burasını da zaptederek şanlı Türk Bayrağı’nı tepeye dikti..

            Sultanmurat Şehitler Tepesi’nden atılan düşman, üç koldan panik halinde geri çekilmek zorunda kaldı. Bu kollardan biri Sürmene Ağuluot, diğeri Barma istikâmeti ile Holo köylerinin Ağaçbaşı idi. Üçüncü kol, panik halinde Ataköy istikametinde çekilmişti. Bu tepeler üzerinde verilen muharebelerin şiddeti hayret verici idi.

             Milletin Gönlünde Ebediyyen Taht Kuran Şehitlerimiz:

            Sultanmurat Tepesi’nde dalgalanan Şanlı Türk bayrağı düşmanı çileden çıkarıyor, bütün saldırılar Mehmetçiğin süngüsü karşısında başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Sultanmurat Tepesi’ni canları pahasına müdafaa eden ve dalgalanan nazlı Türk bayrağını ebediyen daim kılmak için gösterilen bu azim ve irade öyle kolay ifade edilecek gibi değildir.

  1. Tümene bağlı 4. Alayın 4. taburu, 10 Haziran 1332 (23 Haziran 1916) Pazar  günü akşamına kadar, her ne pahasına olursa olsun Sultanmurat Tepesi’ni savunmaya devam etti. Ancak Türk kuvvetleri geri hatlarda bozulduğu için bütün cephe oyalama muharebeleri ile yavaş yavaş geri çekilmekte idi. Bu arada Demirkapı ve Masat Deresi cephelerimiz bozulmuş ve Sultanmurat bölümündeki birliklerimiz düşman çemberi içinde kalmıştı. Sultanmurat’ta kalan birliklerimiz, çemberi yararak Gümüşhane üzerinden geri çekilmesi için amansız bir mücadeleye girişmişlerdi. 

            Vatan için, millet için, ölmeyi ta ezelden  göze almış olan Mehmetçik, 23 Haziran günü akşamına kadar devam eden kanlı mücadelesinde, bu azim ve kutsi davasını,  kanlarını dökerek ve şahadet şerbetini içerek en güzel şekilde ispat etmişlerdi.

            Her türlü yardımcı kuvvetlerden uzak bu kahramanlar kafilesi, akşam güneşinin karanlığı, Sultanmurat tepesini karartırken;  70 erimizi ve başlarında kahramanlığın timsali haline gelmiş şehit yüzbaşıyı nazlı birer misafir gibi ağır ağır örtüyordu.

  1. Alayın 4. Tabur Komutanı Yüzbaşı Seyfeddin Bey şahadet şerbetini içerken, kendisi gibi birlikte kader birliği ederek şehit düşmüş 70 kahraman Mehmetçik, Türk milletinin gönlünde ebediyen taht kurarak abideleşmişlerdir. Bu şehitlerin bulabildiğimiz 56 tanesinin isim listesini bu bildirinin sonunda takdim edilmiştir.

            Bu savaşta 4. Alay Komutanı Binbaşı Talat, 4 Alay 2. Tabur Kumandanı Yüzbaşı Recep Bey (Recep Peker) ve Sultanmurat Grup ve 13. Fırka Komutanı Kâzım Bey (Kâzım Özay)  da bu kahramanlar kafilesinin sağ kalan komutan gazileri idi.            

Aradan yıllar geçti. Çaykara’nın Sultan murat Tepesi’ni mübarek mezarları ile süsleyen ve bunun için de “Sultanmurat Şehitliği” diye anılan ecdadımızın bu isimsiz kahramanları, her zaman gönüllerimizde kurdukları tahtta var olacaklardır. Her yıl mezarları başında yapılan ve Çaykara’ya şerefler bahşeden Sultanmurat Şehitlerini Anma Günü, hem milli, hem dini ve hem de insanî görevlerimizin yerine getirildiğinin güzel bir örneğidir. Ancak, kutlamaların şehitlerimizin şanına, davalarının taşıdığı anlama ve değer ölçülerimize uygunluğu yerine getirilirse…

Kaynak:(Çaykara Müftülüğü ve Çaykara Gazetesinin ortaklaşa düzenledikleri Çaykara’nın Manevi ve Kültürel Değerleri Sempozyumu-1)
Araştırmacı yazar Hüseyin ALBAYRAK
)

             Bu aziz şehitlerimiz için son sözü Arif Nihat Asya’ya bırakalım:

 

                        BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

                        Şehitler tepesi boş değil,

                        Biri var, bekliyor…

                        Ve bir göğüs nefes almak için

                        Rüzgâr bekliyor.

 

                        Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye,

                        Yattığı toprak belli,

                        Tuttuğu bayrak belli,

                        Kim demiş meçhul asker diye ?

 

                        Destanını yapmış,

                        Bir el ki ahretten uzanmış.

                        Edeple gelip birer birer

                        Öpsün diye faniler.

 

                        Öpelim temizse dudaklarımız…

                        Fakat basmasın toprağına

                        Temiz değilse ayaklarımız.

 

                        Rüzgârını kesmesin gövdeler…

                        Sesinden yüksek çıkmasın

                        Nutuklar, kasideler.

 

                        Geri gitsin alkışlar, geri…

                        Geri gitsin ellerin

                        Yapma çiçekleri !

 

                        Ona oğullardan, analardan

                        Dilekler yeter…

                        Yazın sarı, kışın beyaz

                        Çiçekler yeter

 

                        Söyledi söyleyen demin…

                        Gel süngülü yiğidim alkışlasınlar,

                        Şimdi sen söyle, söz senin.

 

                        Şehitler tepesi boş değil,

                        Toprağını kahramanlar bekliyor…

                        Ve bir bayrak dalgalanmak için

                        Rüzgâr bekliyor.

 

                        Destanı öksüz, sükûtu derin

                        Meçhul askerin…

                        Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye,

                        Yattığı toprak belli,

                        Tuttuğu toprak belli,

                        Kim demiş meçhul asker diye?

                        Bu vatanın bekası için mücadele vermiş şehitlerimize Yüce Mevlâ’dan rahmet ve mağfiret diliyorum diyor, sizleri bütün vatan şehitlerimiz ve gazilerimiz için Fatiha okumaya davet ediyorum.   

        Mekânları Cennet, ruhları şâd olsun

Sultanmurat Savaşları için bak: Fevzi Çakmak (Mareşal), a.g.e., s. 212; Altay Yiğit, Doğu Karadeniz Muharebeleri, s.125-133; Hüseyin Albayrak, Birinci Dünya Savaşı’nda Trabzon’un İşgali ve Kurtuluşu (Trabzon’un Kurtuluşu , s. 6) Eser Ofset, Trabzon, 1995;  Mehmet Bilgin, Madurdağı Savaşı, s.58

Arif Nihat Asya, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, s. 17, Nurgök Matbaası, İstanbul,1967

Kaynak:(Çaykara Müftülüğü ve Çaykara Gazetesinin ortaklaşa düzenledikleri Çaykara’nın Manevi ve Kültürel Değerleri Sempozyumu-1)
Araştırmacı yazar Hüseyin ALBAYRAK
)

                                                               www.caykaragazetesi.com

ETİKETLER:
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.