Geçen hafta KTÜ’de çalışan bir kısım akademisyen ve çalışanlarla, Trabzonlu muhabir ve yazarlarla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muzu kapsayan bir gezi gerçekleştirdik.
Çarşamba günü Trabzon’dan çıkarak başladığımız seyahat Pazartesi günü Trabzon’a dönmemizle son buldu.
Seyahatimizde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun sarp dağlarını, Mezopotamya’nın engin ovalarını geçtik.
Perşembe günü sabah namazını Varto’da kıldık.
O sarp ve ıssız dağlardan geçerken hiçbir endişemiz yoktu.
Tabi benim ve benimle birlikte daha önce o bölgeye gitmiş olanların bir endişesi yoktu.
Yoksa heyetimizde birçoğu henüz yeni gelen arkadaşlar için endişe tabii ki söz konusuydu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz Elhamdülillah artık tam bir güven ortamı içerisinde.
Çarşamba günü gecesi Siirt Valimiz Değerli hemşerimiz Sayın Ali Fuat Atik’in misafiri olarak Siirt Barden Otel’e yerleştik.
SİİRT, BOTAN VADİSİ, HELE TİLLO
Perşembe günü Siirt’in bir çok yerini gezme imkanı bulduk.
Botan vadisi’ne gittik.
Tillo’yu gezdik.
Veysel Karani Hazretleri’ni ziyaret ettik.
İnanılmaz güzellikler.
İnanılmaz tarihi, manevi mekanlar.
VE BATMAN VALİMİZ SAYIN HULUSİ ŞAHİN’İN DAVETİ
Akşama doğru da bizi akşam yemeğine davet eden Batman Valimizi ziyaret etmek üzere Batman’a gittik heyet halinde.
Batman’a gittiğimizde Batman Üniversitesi Rektörümüz değerli hemşehrimiz Sayın Aydın Durmuş bey ve ekibi ekibimizi çok büyük bir sevgiyle karşıladı.
Akşam Batman Valisi yine değerli hemşerimiz Sayın Hulusi Şahin bey heyetimizi karşıladı.
Teker teker kucakladı.
Üniversitenin bahçesinde horonlu kemençeli güzel bir gece geçirdik.
DİYARBAKIR BÜYÜLEYİCİ KENT
Cuma günü heyet halinde Diyarbakır’a gittik.
Cuma namazını Diyarbakır Ulu Cami’de kılmak nasip oldu.
Ulu Cami imamı Osman Yağmur Ezher’de okumuş; çok köklü bir dini eğitim almış bir kişiydi.
Vaaz u nasihatini dinledik.
Peşinden Cuma hutbesini.
Bizzat kendisinin hazırladığı uzun bir hutbe.
Bambaşka bir hutbeydi.
Şunu çok açıkça ifade etmeliyim ki Siirt’iyle, Mardin’iyle, Batman’ıyle olduğu gibi; Diyarbakır da bizi gerçekten büyüledi.
Cuma namazını kıldığımız Ulu Cami; dünyada Mekke’de, Medine’de ve Kudüs’te bulunan büyük camilerden sonra dünyanın beşinci camisi olarak kabul ediliyor.
Hazreti Ömer döneminde yapılmış;
639 lu yıllarda.
Bahçesinde saati gösteren bir güneş saati yapılmış.
Daha sonra Hazreti Süleyman Camisi’ne gittik ve orada bulunan müzeleri gezdik.
Dicle Vadisi’ne bakan terasında çay içtik.
Hazreti Süleyman Camisi’nin altında 27 sahabenin mezarı var.
Diyarbakır’ın seçkin mütefekkirlerinden öğrendiğimize göre özellikle Ergani ve Eğil ilçelerinde yedi yüze yakın sahâbi mezarı bulunmaktadır.
Diyarbakır’ın asıl eski, köklü ailelerinin bir kısmıyla tanıştık.
Türkçe’yi o kadar güzel konuşuyorlar ki İstanbul lehçesinin çok daha ötesinde çok farklı ve çok güzel bir Türkçe.
Diyarbakır’ın camileri çok canlı Gençlerle dolu.
Diyarbakır’da teröristlerin kazdığı hendekleri kısmen olsa da inceleme imkanı buldum.
Devletimiz aslına uygun olarak yıkılan evlerin yerine yenilerini yapıyor.
VE MİDYAT, MARDİN
Cumartesi günü önce Midyat’a gittik.
Midyat’a giderken yine Batman, Bismil üzerinden gidiyoruz.
Dicle Nehri’nin suladığı alabildiğine geniş ovalar ve yemyeşil hepsi ekili Mezopotamya dediğimiz uçsuz bucaksız ovalardan geçiyoruz.
Bütün Türkiye’yi, dünyayı besleyecek ölçüde büyük.
O kadar büyük zenginlikler ki.
Su da bol; bir yandan Botan Çayı, bir yanda Dicle ve diğer nehirler bu geniş ovaları sulamakta.
Çok zengin ve verimli yerler.
Nitekim Bismil kentine geliyoruz. 118.000 nüfuslu büyük bir kent; zengin bir kent.
Oradan Mardin Midyat’a geçiyoruz. 111.000 nüfuslu bir kent Midyat.
Tarihin, kültürün, inançların, renklerin,dinlerin, dillerin, medeniyetlerin beşiği ve bir arada harmanlandığı bir yer.
Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı,Süryanisi hep bir arada yaşıyor.
VE VER ELİNİ MARDİN
Mardin iki bölümden oluşuyor.
Yeni Mardin bir de eski Mardin.
Yeni Mardin yeni inşa edilmiş modern, güzel bir kent.
Ama asıl görülecek yer tabii ki eski Mardin.
Gerçekten görülmeye değer.
VE YİNE BATMAN
1950’de 450 nüfuslu bir köyden 420.000 nüfuslu bölgenin en büyük kenti, petrol şehri Batman
Son gün Pazar günü Batman Valimiz Sayın Hulusi Şahin’in daveti üzerine yine Batman’a gidiyoruz.
Batman’a gitmeden önce heyetimizdekilerin tümü Siirt’in meşhur Siirt fıstığını almayı ihmal etmiyorlar.
Biz de Siirt Atatürk alanının hemen yanında bulunan Burak ve Recep Erhan Işık’ların mağazasından çam fıstıklarmızı alırken o güzel insanlarla da güzel bir dostluk kurmayı ihmal etmedik.
Batman’da Valimiz Sayın Hulusi Şahin’in talimatıyla bizi Kültür ve Turizm İl Müdürü Sayın Mehmet ihsan Aslan bey karşılıyor güler yüzüyle.
İlk olarak bizi Raman ve Garzan dağlarındaki petrol kuyularına getiriyor kültür müdürümüz.
Orada bizi petrol konusunda uzman olan Şemsettin Yıldız beyle tanıştırıyor. Şemsettin Yıldız Türkiye petrolleri Raman ve Garzan petrolleri hakkında bizi geniş bir şekilde bilgilendiriyor.
Türkiye’nin tüm ihtiyacının %15’inin Türkiye’nin kendi topraklarında çıkarıldığını ve bunun %83’ünün Batman’da çıkarıldığını ifade ediyor. Batman’da 2000’e yakın petrol kuyusunun bulunduğunu ve bunun Batman’da bulunan petrolün yüzde onunu ifade ettiğini anlatıyor.
Böylece yerinde ve uzmanlarınca petrol kuyularını inceleme imkanı buluyoruz.
HASANKEYF 2-3 YIL SONRA BAMBAŞKA BİR DÜNYA OLACAK
Peşinden Hasankeyf’e gidiyoruz.
Hasankeyf yapılan baraj nedeniyle kısa bir süre sonra sular altında kalacak.
Hasankeyf’te bulunan 1800- 2000 aile için devletimiz Hasankeyf’in eski yerinin üzerinde geniş bir düzlükte binalarını yapmış durumda.
Yeni Hasankeyf’in Kaymakamlığı, belediye binası, hastanesi ve hele hele müzesi şimdiden tamamlanmış.
Kaymakam, belediye başkanı,hastanesi taşınmış durumda.
Hasankeyf’te il Kültür Müdürümüzün yanında Zeynep İsen Hanfendi arkeolog ve alanında yüksek lisans yapmış çok değerli bir müze araştırmacısı.
Heyetimize geniş geniş bilgiler veriyor.
Hasankeyf’in 7. yüzyılda Yermük seferinden sonra feth edildiğini ifade ediyor.
Eyyubiler ve Akkoyunlar zamanında 20 yıla yakın bölgeye başkentlik yaptığını ifade ediyor.
Keyf’in Aramice bir kelime olduğunu ve kaya anlamına geldiğini söylüyor bize Zeynep hanım.
Batman İl Kültürümüz Müdürümüz Mehmet ihsan Aslan bey ve değerli arkeolog Zeynep Hanım Zeynel Bey Kümbeti parça parça değil olduğu gibi taşındığını ve bunu dünyada bir ilk olduğunu,Türkiye’nin bunu gerçekleştirdiğini ifade etti.
Yine caminin minaresinin taşınması işi devam ediyordu.
Caminin mihrabı, tarihi hamam ve benzeri bir çok tarihi eser yeni Hasankeyf’e taşınmış durumdaydı.
Yeni Hasankeyf’te kurulan Hasankeyf müzesi belki de dünyanın en önemli müzelerinden biri durumunda.
İlk kültür müdürümüz ve Zeynep hanımın rehberliğinde bütün heyetimizle birlikte müzeyi baştan başa gezdik.
Çok ilgimizi çekti.
Batman İl Kültür Müdürü Mehmet ihsan bey Hasankeyf sular altında kalırken bir tarih kaybolmasın diye devletimiz ve özellikle Batman Valimiz Sayın Hulüsi Şahin’in çok ciddi tedbirler aldığını, çok ciddi çalışmalar yapmakta olduğunu ifade etti.
Yeni Hasankeyf’e çıktığınızda Hasankeyf’in eteklerinin artık baraj dulunca bir deniz haline geleceğini ifade ederek; buralarda liman, yamaç paraşütü,rafting gerçekleştirileceğini, bununla ilgili çalışmaların süratle yürütüldüğünü;
yine Hasankeyf’te El Cezeri Bilim Merkezi ve Artuklu bahçesi, El Çezeri Bilim Bahçesinin olurturulacağını ifade etti.
Arsin ve Sungurlu Kaymakamlığı döneminde birlikte çalışmaktan büyük onur duyduğum Trabzon Çaykaralı hemşehrimiz Sayın Hulusi Şahin Valimiz’in çok büyük vizyonunu bilenlerden biriydim.
Sayın kültür müdürünün bilmediği kim bilir daha ne kadar daha güzellikler ortaya koyacaktır oralarda sayın Valimiz.
Ve Batman’da Hasankeyf seyahatimizden sonra Valimiz Sayın Hulusi Şahin ve rektörümüz sayın Aydın Durmuş beyler o gün görevlerinin zaruretiyle gelemedikleri için Batman Üniversitesi’nde öğle yemeğinde bizi Batman Üniversitesi’nin çok değerli yetkilileri bekliyordu.
Batman Üniversitesi Genel Sekreteri Sayın Adnan Selçuk Erginöz,
Rektör Yardımcısı Sayın Hakan Samur Diyarbakır Defterdarı Sayın Mecit Özdemir ile birlikte öğle yemeğinde birlikte olduk.
Genel Sekreter Sayın Adnan Selçuk Erginöz aslında Elazığlı olduğunu ama liseli yıllarını (1976-1981) Akçaabat’ta geçirdiğini; Akçaabat’ta Salacık’tan hareket ederek bir yağmurlu günde Karadeniz’de geçirdikleri bir balık avı macerasını bize uzun uzun anlattı.
Batman Üniversitesi’nin İdari ve Mali işler Daire Başkanı Vakfıkebirli hemşerimiz Sayın Yakup Yıldız heyetimize apayrı bir ilgi gösterdi.
Herkesle teker teker ilgilendi.
Ben sayın Genel Sekreter ve Rektör Yardımcılarına sayın Rektörümüzün bize Teknokentten söz ettiğini ve bizi çok heyecanlandırdığını ifade edince;Genel Sekreter sayın Adnan Selçuk Ergünöz Teknokent projemizin Ankara’dan, Bakanlar Kurulundankararının çıktığını ve yakında bunu gerçekleştireceklerini ifade ettiler.
Yemekten sonra grubumuzun başkanı Rahman Ayhan tarafından üniversite yetkililerine Trabzon’dan getirdiği hediyeleri takdim etti.
Onlar da Trabzonlu değerli hemşehrimiz Valimiz Sayın Hulusi Şahin’in heyetteki her bir katılımcı için Batman Valiliği amblemlerini taşıyan çantalar içerisinde çok özel hediyelerini takdim ettiler.
Batman Üniversitesi’ndeki bu ikinci buluşmamızdan sonra üniversite yetkilileri ile kucaklaşarak vedalaştık ve Trabzon’a dönmek üzere yolumuza devam ettik.
MALABADİ KÖPRÜSÜ AŞKA MEZAR OLMUŞTU
ve Malabadi Köprüsü.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesi sınırları içerisinde bulunan Malabadi Köprüsü gerçekten görülmeye değer muhteşem bir eser.
Mostar köprüsüne benzemekte ama Mostar köprüsünden çok daha büyük.
İçinde yolcuların konaklayacağı odalar ve hanlar bulunmakta.
Büyük bir aşk hikayesinin yaşandığı bir efsane şeklinde anlatılan tarihi Malabadi Köprüsü’nü gezdikten sonra heyetimizle birlikte Trabzon’a doğru yolumuza devam ettik.
Doğu ve Güneydoğu bizi büyüledi desek hiç de abartılı olmaz.
Ve Batman il kültür müdürümüz Mehmet Bey’in ifadesi ile “Doğu ve Güneydoğu bugün Ankara, İstanbul ne kadar güvenli ise veya ne kadar güvenliksizse buranın durumu da aynıdır.
Son derece güvenli bir durumdadır.” dedi ve biz bunu gözümüzle bir kere daha gördük, bir kere daha yaşadık.
Dönüşümüz Malabadi Köprüsü’nden akşam ezanıyla başlamıştı.
Bütün gece boyunca yine Doğu ve Güneydoğu’nun o sarp dağlarından, Mezopotamya’nın geniş ovalarından Trabzon’a doğru geldik.
En ufak bir güvenlik sorunu ile asla karşılaşmadık.
içimizde de hiçbir korku ve endişe de yoktu.
VE TEŞEKKÜRLERİMİZ
Bu güzel ve eşsiz güzellikleri yaşamamıza vesile olan;
başta heyetimizin Başkanı KTÜ Kimya bölümünden sayın Rahman Ayhan Beyefendi’ye,
Heyetimizi oluşturan ve seyahat esnasında emsalsiz güzellikleri ve dostlukları; tuzuyla, biberiyle birlikte yaşadığımız değerli ekip arkadaşlarımıza,
Siirt’te bizi misafir eden,ağırlayan hemşerimiz Siirt Valimiz değerli devlet adamı Sayın Ali Fuat Atik Beyefendi’ye,
Batman Ünivestesi Rektörümüz değerli bilim adamı sayın Aydın Durmuş Beyefendi’ye,
Batman Valimiz Değerli hemşerimiz kıymetli devlet adamı Sayın Hulusi Şahin Beyefendi’ye; gerçekten sınırda bir “Uç Beyi” gibi hizmet üreten bu kıymetli devlet adamlarına
ve onların etrafında pervane gibi dönen kıymetli gönül insanı ekiplerine,
Bu seyahatimizi sağ salim bir şekilde, çok güzel bir şekilde tamamlamamızı sağlayan otobüsümüzün kaptanlarına ve kaptan yardımcılarına,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu seyahtimiz esnasında karşılaştığımız, yemek yediğimiz, çay içtiğimiz, birlikte namaz kıldığımız, irtibat kurduğumuz onlarca, yüzlerce Doğu ve Güneydoğu’nun o gönlü zengin, güzel insanlarına sonsuz teşekkürlerimizi, Şükran’larımızı arz ediyorum.
DOĞA, TARİH, KÜLTÜR, SANAT VE MEDENİYETLER DİYARI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’YU GEZMEYİ İHMAL ETMEYİN DOSTLAR
Değerli dostlar,
Buram buram tarih, kültür, sanat, medeniyet, doğa güzellikleri ile dolu olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu ziyaret etmeden, bir an önce gitmeden, Doğu ve Güneydoğu ziyaretinizi, seyahatinizi asla ertelemeden gerçekleştirin diye öneriyorum.
Selam ve muhabbetle…..
Haber: Mehmet Mutluoğlu
Fotoğraf:Ali Rıza Altınsoy