ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
34,3654
EURO
36,8664
ALTIN
2.964,81
BIST
9.184,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Mahalli (Yerel) Türküler:

Mahalli (Yerel) Türküler:
22.05.2015 12:54
A+
A-

Mahalli (Yerel) Türküler:

Türküler, dörtlükler, maniler, ve destanlar Halk edebiyatımızın temelini teşkil ettiği gibi horonuyla, kemençesiyle, kavalıyla, yayla şenlikleri, seyirleri, atma ve takma türküleriyle, yöremizin nüktedan ve keskin zekâlı halk ozanlarının şiirleri, âşıkların ezgileri ve destanlarıyla birlikte Çaykara halk edebiyatının da temeli ve Çaykara’nın folklorik yapısını ayakta tutan ana unsurlardan biri olduğu şüphesizdir.

Çaykara bölgesinde yayla yollarında, yayla şenliklerinde veya çayır biçmelerde, yayla ortalarında, toplu halde yaylaya çıkış ve inişlerde, imecelerde barakath ismi verilen sohbetlerde, düğün, seyir ve eğlencelerde bir araya gelenler iki gruba ayrılarak türkü söylerler. Bu gruplar üç ve daha fazla kişilerden meydana gelip karşılıklı olarak birbirleriyle atışırlar. Bu atışmaya seyir, seyreden kalabalığa da seyirci denir.

Çaykara ve yöresinin mahalli türkilerini:

1-Atma Türkileri

2-Takma Türkiler

3-Uzun Türkiler

4-Maniler

5-Destanlar

olarak sınıflandırabiliriz.

1-Atma Türkiler(Atışmalar):

Karşılıklı iki kişi arasında olur. Birbirlerine türkü atacak olanlar iki gruba ayrılır. Her grubun bir başkanı vardır, başta durur. Bir grup atışmasını yaparken diğer grup vezinli ve kafiyeye uygun olarak sözlerini hazırlar. Birinci grup sözlerini bitirince, ikinci grup söze başlar. Grup halindeki bu atışmalar ayakta yapılır. Sözleri evvelâ başkan söyler, grubu toplu halde tekrar eder. Atışmalar vezinli ve kafiyelidir. Anında, atılan türküye kafadan kafiyeli ve besteli olarak irticalen karşılık verilir.

Atışmalar gelenek halinde, eskiden beri Çaykara’da hep yapılagelmiştir. Şimdi bu atışmalar eski renkliliğini ve canlılığını maalesef taşımamaktadır. Nerde o eski atışmacılar, söz ustaları? Onların yeri dolmaz ki… Mesela Şahinkaya’dan Mahnidaoğlu Ahmet DURGUN, Eğridere’den Ağralioğlu Mustafa ŞEKER, Korkuluk lakaplı Ömer BAL, Mehmet KILIÇ, Mustafa MÜFTÜOĞLU, Maraşlı’dan Karnaba Ahmet, Karnaba Numan, Osmançelebioğlu Hüseyin Ağa, Koldere’den Karaoğlu Kasım, Karaoğlu Mecit, Hopşera’dan Şerifefendioğlu Muhammet Usta, Ataköy’den Hamdi KORKMAZ, Zeno’dan Gençağa, Taşlıgedik’ten Kukar Süleyman ARDIÇ ve daha bir çok türkücü, atışmacı ve söz ustası kişilerin ünü her tarafa dağılmıştı. Mustafa MÜFTÜOĞLU’ndan başka bu söz ustalarından hiç biri hayatta değildir.

Atma türkülerden kısa kısa örnekler verelim: Atma türküler bir mısralı olduğu gibi, iki mısralı, üç mısralı, dört mısralı olanı da vardır. Bu mısralar aynı ritimde söylenir.

Grubun atışmaya başlaması bir haykırma ile başlar. Atışmaların erkekli olanına seyir, erkekli kızlı olanına horon diye yöremizde isim verilir.[1]

Çaykara’da Ataköy’deki bir düğün davetinde zamanın ünlü atışmacılarından Yinoğlu Numan (Düğün Sahibi) ile Koldere’den Karaoğlu Kasımın atışmasından bir örnek (tek mısralı atma türkü):

Kasım- Kafadar yüreğunden bütün dertler savuşti.

Numan- Görduğun namünimet ehbap ateşsiz pişti.

Kasım- Bereket yılı idi hep namünimet taştı.

Numan-Ahbap fukaraluktan hep ahbaplarum kaçti.[2]

Çambaşı delikanlıları Ataköy’e imeceye gelirler. Bu imecedeki bir atışmadan bir dörtlük:

Ç- Bak sana ne deyurum

Ben seni göreyurum

Geldum da gideyurum

Almayun bizden icar.

A- Baktum uzaktan görüş

Alsana birkaç kuruş

Farkettum seni furuş

Her hal söz sözü açar.

Üçlü Bir Atışmaya Örnek

A- Arkadaşluk müşterek

Yolcu yoluna gerek

Memnunuk hepunuzden

Ç- Sele gitti ırmaklar

Okunuyur evraklar

Geleyurler temizden

A- Cinmisun yoksa peri

Haman eskiden beri

Çikamadun pehrizden

Ç- Bir acayıp bakarsun

Ciyam gibi çikarsun

Ey arkadaş gehrizden

İkili Bir Atışmaya Örnek:

Eğridere’den Ağrali Mustafa ile Maraşlı’dan Kornaba Ahmet arasında bir atışma:

Karnaba:-Artuk ehtiyar oldun

Astun mi eleğuni

Ağrali.- Ey paçan dilencisi

İşte al direğuni

Karnap:- Gezerda dilenurum

Sen bağla şeleğuni

Ağrali:- Elbet bir şey verurum

Sen ketur küleğuni

İkili Bir Atışmaya Başka Bir Örnek:

Hadili ile Şinekli(Ataköy)’nin atışması:[3]

Hadili:- Cebişler geri geri

Beri gelsun tekeler

Şinekli:- Hadidansun dilenci

Omuzunda heybeler

Hadili:- Ben da dilencimiyum

Ha fuşki da çengeler [4]

Çaykara bölgesinin ünlü atışma ustası Mahnida Ahmet DURGUN ile Ataköy’den Hamdi KORKMAZ arasında yine ikişer mısralı bir atışma örneği:

Mahnida:-Şinekten bir gız sevdum

Selâm söyle softaya

Hamdi:- Şinekten gız vermezler

Dayanamaz cefaya

Mahnida: Davet ettiler beni

Oturttiler sofraya

Hamdi:- Alim bilurdum seni

Başladun hurafaya.[5]

2- Takma Türkiler:

Bir şeyi açıkça söylemeden, üstü kapalı bir şekilde, bir söz ustası türkücünün karşısındaki türkücüye üstü kapalı anlam taşıyan dörtlü, altılı veya sekizli türkülerle takılmasına Takma türküler denir.

Muziplik olsun diye, Kabataş’ta Hişiroğlu’nun düğününe davetli ünlü türkücü Karnaba’nın çapulalarını (ayakkabı) gizlerler. Bu durumu fark eden Karnaba Ahmet durur mu:

Akşamdan duşundiler

Aşlayalum çorbayı

Geturdiler güğumi

Bulmadiler kubayı

Çabalayı çalanlar

İncitti bu bobayı

Eygidi Hışıroğlu

Bildun mi Karnabayı ?[6]

Yine dörtlü bir Takma Türküye örnek:

Maraşlıdan Osmançelebioğlu Hüseyin Ağa, kaçırdığı sevgilisiyle ormanda saklanırken sevgilisine şöyle seslenir:

Nesip bu idi başa

Artuk geçti temaşa

Soğuk su katmaz aşa

Gönülden seven beni

Arka vermişum daşa

Ey sevduğum bin yaşa

Bin asker bir da Paşa

Gelseler vermem seni.[7]

Sekizli bir başka Takma Türküye örnek:

Maraşlı (Paçan)’dan Osmançelebioğlu İbrahim Ağa, konağının önünde, koltuğunda otururken, oradan geçmekte olan Karnaba Ahmet’i yanına çağırır ve bir türkü söylemesini ister.

Karnaba Ahmet’in Osmançelebioğlu’na söylediği sekizli takma türkü:

Yıkılur saltanatun

Sultan Süleyman olsan

Parçalar seni rozgâr

Dağlarda duman olsan

Yener seni Azrail

Çok da kahraman olsan

Sual için kâr etmez

Ahrette pişman olsan [8]

3- Uzun Türküler :

Atma ve Takma Türkülerle, manilerin dışında kalan, sekiz mısradan daha uzun, vezinli, kafiyeli şiir şeklindeki türkülerdir. Konuları çok çeşitli olan yöremiz ozanlarına ait uzun türküler vardır.

Uzun Türküye Maraşlı’dan ozan Abduşşekür DİNÇER’den bir örnek:

Yol doğru iken kaytan

Hiç bulamadım meydan

İğfal ediyor şeytan

Durmadan hergün beni

Cennetinden, hurinden

Hiç ayrılma nurundan

Yarabbi huzurundan

Eyleme sürgün beni

Ağlamam şuna buna

Kayıtlıyım tapuma

Geliyorum kapına

Etme lemtekün beni

Bir beşerim hattim yok

Kulluğa himmetim yok

Bir kuruş kıymetim yok

Toplasan yekün beni [9]

4- Maniler :

Türk Halk Edebiyatı mani bakımından da çok zengindir. Yöremizde pek mani ismi geçmez. Mani yerine “türki” tabiri kullanılır. Maniler, dörtlü türküler olup dizeleri kendi aralarında kafiyeli halk edebiyatı nazım şeklidir.

Türküler gibi maniler de, hemen hemen her şey için söylenmiş, sayıları binleri

bulan maniler Çaykara folkloru sözlü halk edebiyatımızı çok zengin çeşitli ürünleridir. Bu maniler asırlardan beri halkımız tarafından her zaman ve her yerde yaşlı, genç, kadın, erkek herkes tarafından terennüm edilir.

Maniler, türküler (dörtlükler); aşk, sevgi, ilgi, hayat, yaşama, sevinç, acı, gurbet, hasret, göç, sevda, kıyafet, tabiat (doğa) olayları gibi her konuyu dile getirir. Manilere dörtlük de denir.

Şimdi Çaykara ‘da yüzlerce yıldan beri ağızlarda dolaşan manilerden bir kaç örnek verelim.

Yaylaya Özlem:

Sultan Murat Suları

Yakayı yüreğumi

Yaz başları gelende

Sayarum günlerumi

E yaylalar yaylalar

Çumen bağladunuz mi

Askere gideyurken

Beni ağladunuz mi?

Bu dağları aşarum

Sel olurum taşarum

Senden ayrı gezersem

Yol bulamam şaşarum

Gürgenum kuskusları

Tam güzün dökilurler

Eygidi taşlı yollar

Ne sevdaluk bilurler

Al elune elune

İp ile orağuni

Gel çıkalum dağlara

Def eyle merağuni

Yayla çumenlerine

Yağmur yağar ıslanur

Mavi çiçeklerine

Nazlı yarum yaslanur

Kadohordan geçilmez

Daraçık sokakları

Tiken oldi gözüme

Sıçanoba kızları

Haçan bir kız kaçacak

Yan basar ayağını

Ener ahıra çözer

Sığırlarun bağını

Sar belune belune

Lahuriden kuşağı

Hiç geçermi aklundan

Alsam habu uşağı

Yaylanun çumenine

Otlar körpe kuzular

Anam ile babamı

Her gün gönlüm arzular

5-Destanlar:

Türk Halk Edebiyatının zengin ve canlı ürünlerinden birisi de destanlardır. Destanlar manzum olup dörtlü kıtalar halinde, her kıtanın her üç dizesi, destanı oluşturan diğer kıtalarında dördüncü dizeleri kendi aralarında birbirleriyle kafiyelidir.

Çaykara folkloründe yöremiz halk edebiyatı içinde ozanlarımız tarafından yazılmış birçok destan vardır. Şehitler Destanı, Göç Destanı, Sel (Felaketi) Destanı, Gurbet Destanları, ölen sevilmiş kişilerin ardından yazılan ya da bir kaza ve afet dolayısıyla yazılmış destanlarımız az değildir.

Bu destanlarımızdan Ataköylü şair merhum Remzi ABBASOĞLU ‘nun Sultan Murat Şehitleri için yazdığı destanı numune olarak veriyorum:

Ey mezar taşlarına sarmaşıklar dolaşan

Ey dumanlı dağları yıldırım gibi aşan,

Türk soyunun kahraman evlâtları, erleri

Can verip de aldınız yattığınız yerleri

Şu kızaran şafaklar, dinlenen tan yerleri

Şu boy boy çöküntüler, o günün siperleri

Şu yamaçlar, dereler, şu uzak karlı dağlar

Şu yeşeren tepeler, şu bahçeler, şu bağlar

Esen tatlı rüzgârlar, yıldızlar, mavi gökler

Uçmaklarda dolaşan, o sayısız melekler

Sizi tesbih ediyor, hep sizi anıyorlar,

Kutsal hatıranızla bak, halâ yanıyorlar

Ey göklere yükselen en büyük elemanlar

Ey Tanrı’nın yanında yer alan kahramanlar

Bu sakin tepelerde uyuyan kardeşlerim

Gönülleri ısıtan isimsiz güneşlerim

Hürriyetin, benliğin eşsiz mücahitleri

İstiklâl davamızın en büyük şahitleri

Kurtardığınız toprak şimdi sizi saklıyor

En derin muhabbetle sarıyor, kucaklıyor

Bu toprağı sulayan tertemiz kanlar sizin

Cihanda aldığımız şerefler, şanlar sizin

Kalblerimiz her lâhza sizinle çalkalanır

Yurdun dört köşesinde hür bayrak dalgalanır

Bu bayrak sizden gelen en büyük bir şereftir

parolamız “İstiklâl” hedef aynı hedeftir

Bu yolda sizler gibi hazırız can vermeğe

Sizin rikâbınızda bir hizmete ermeğe,

En mukaddes derece:şehitlik mertebesi

Bir kabe kadar kutsal bu “Şehitler Tepesi”.[10]

[1] a.g.e. “ :77

[2] a.g.e. “ : 78

[3] Hadi: Sel senesi olan 1929’a kadar Çaykara’nın merkezi dahil Of’a kadar olan havalinin en büyük pazarı olup, kalabalık esnaf ve el sanatkarlarına sahip, Pazar kurulan bir yerdi. Şimdi ıssız denecek durumdadır. Şahinkaya’nın altında, Solaklı deresinin kenarındadır .

[4]Çaykara ve Folkloru –Altay Yiğit Sayfa: 86

[5] a.g.e. “ : 88

[6] a.g.e. “ : 95-96

[7] a.g.e. “ : 96

[8] a.g.e. “ : 97

[9] a.g.e. “ :147

[10] a.g.e. “ :133

Kaynak:Çaykara Müftülüğü ve Çaykara Gazetesinin ortaklaşa düzenledikleri Çaykara’nın Manevi ve Kültürel Değerleri Sempozyumu-1

(Araştırmacı yazar Ahmet Cemal NİYAZOĞLU)

 

www.caykaragazetesi.com

ETİKETLER:
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.