Stüdyo Yıldız’ın yanından Halk Eğitime doğru dönen aralığın karşısında bugünkü gibi eczane mevcut. Ama o zaman eczacı Necdet Durgun idi.
O yıllarda burası Çaykara elitlerinin buluşma merkeziydi. Çaykara’nın ufku burada konuşulur, nabzı burada tutulur, sağcısı solcusu burada hoşgörüyle siyasi değerlendirmelerde bulunurdu. Necdet Durgun’un yanında Şimşek ayakkabı ve kara lastik dükkânı, bitişiğinde terzi ve konfeksiyoncu merhum Yılmaz Deniz’in dükkânı vardı. Merhum Yılmaz amca her zaman kravatlı, temiz, saçları taranmış, adeta bir devlet ricali gibi giyinen, nazik ve dükkânı tertipli bir esnaftı. Onun yukarısında Güveli Konfeksiyon, öğrencilerin mekanlarından ve zaman zaman video oynatan Hüseyin Kamacı’nın çay salonu-Kamacı’nın çay ocağında Çaykara’nın meczuplarının fotoğraflarının yer aldığı bir köşe bulunurdu- Kamacının çay ocağının yukarısında Sadoğlunun yorgancı dükkânı, bir ara Nuhoğlu Otobüsleri yazıhanesi, Ayaz ve Okurlar bakkaliyeleri. Hemen bunların yanında Hasan Velioğlu’nun bakkalı. Ama bu bölge bu günkü gibi hareketli değil. İlçenin merkezi daha çok giriş kısmı olarak kullanılıyor.
80’li yıllarda Çaykara’yı ortasından ikiye ayıran sokaklardan Baltacılı Deresi tarafında kalan alt sokak üst sokağa oranla daha az hareketli; ağırlıklı olarak nalbur, demirci, sobacı gibi dükkânların yer aldığı bir sanayi sokağıydı. Üst sokağı ortasından alt sokağa bağlayan merdivenlerin kenarında Taka’nın dükkânı yer alırdı. Taka amca öğrencilerle biraz mesafeliydi. Kırtasiye ağırlıklı dükkânı daha çok memurlara hitap ederdi. Alt sokağa hareket veren başlıca dükkân ‘gazeteci’ olarak bilinen Coşkunların gazete, haftalık ve aylık her türlü dergi, aygaz tüp ve tekel maddeleri satılan dükkânıydı. Dükkân bu gün Sevinç Kardeşlerin nalburunun olduğu yerdeydi. O zaman o sokaktaki tüm binalar ahşap ve tek katlıydı. Gazeteci bir iki basamak inilerek kaldırımdan daha düşük pozisyonda bir dükkândı. Gazeteler bu günkü gibi sabah saatlerinde değil en erken öğlen 12-13:00 gibi gelirdi. Özellikle Trabzonspor’un galip geldiği hafta Pazartesi günleri Karadeniz Gazetesi bulmak marifetti. Gazeteler çoğu kez kuyrukta beklenerek alınırdı. Gelen gazeteler genellikle Mehmet Coşkun, bazen de ağabeyleri Yılmaz veya İmdat Coşkun tarafından paketlerinden açılır ve abonelere göre numaralandırılırdı. Bu numaralandırmayı yapar gazeteleri öyle satarlardı. Mesela 1 numara Cumhuriyet Gazetesi Necdet Durgun’un, 9 Numara Milliyet Muharrem Durgun, 3 numara Tercüman İsmail Küskün’ün 5 numara Tercüman Bayram Uygun’un iken ilerleyen yıllarda bu Tercüman gazetesi abonelikleri Türkiye Gazetesi olarak değiştirilmiştir.
Gazetecinin aşağı yanında Vedat Erol’un orlon dükkânı, onun da yanında Ğorğoraslı yorgancı Kamil ağabey vardı. Yorgancı Kamil ağabey genç olmasına rağmen uzun sakallarıyla o dönemde pek nadir rastlanan bir görüntü çiziyordu. Bu sokakta bir de televizyon tamircisi vardı. Akçaabatlıydı. Caddenin en yukarısında bir ara atari salonu açılmış, öğrencilerin aşırı ilgisine mazhar olmuştu. O zamanlar atari yeni çıkan bir şeydi. Sonra uzun ömürlü olmadı.
Öğrenciler Çaykara sokaklarında öğretmenleri ve özellikle müdürleri tarafından gözetim altında tutulurdu. Sigara içiyor mu, video salonlarına takılıyor mu, yanlış bir hareketi var mı gibi. Bu gözetim bazen bizzat bazen muhbirler aracılığıyla olurdu. Bu tür suçları işleyenler ertesi gün okulda öğretmenler odasına davet(!) edilirdi. Benim okuduğum Çaykara İnönü Lisesinin müdürü Ayhan Hoş bu gözetimi bizzat yapardı. Dere kenarları dahil olmak üzere ne zaman nerede öğrencinin karşısına çıkacağı belli olmazdı.
Ulusoy’dan yukarı doğru Holayisa pazarında sağ koldaki dükkânlar: Fotinoslu Küçük Hasan’ın bakkal dükkânı, Kadohorlu Mustafa Vinçoğlu’nun kahvesi, Nalbur Ahmet Sevinç, Fotinoslu Canoglu ayakkabı dukanı, Holalı sobacı Aydın Kardeşler, merdivenlerin hemen dibinde Foto Dünya, Holaysalı demirci Haci İlyas amcanın dükkânı.
Gazeteci Yılmaz’dan yukarı doğru sol kol sayarsak: Öğrencilerin uğrak mekanı Avni Çakmak’ın (Zenolu) çay ocağı. Kendi dönemine göre oldukça modern sayılabilecek bir çay ocağıydı. Lambrinin yeni yeni iç dekorasyonda kullanılmaya başlandığı yıllardı ki bu çay ocağı lambri ile dekore edilmişti. Zaman zaman pideci, zaman zaman video gösteren dönemleri olan ve en sonda Coşkun’un un kepek deposu olan yer. Az yukarıda Nihat Çiftçi’nin hırdavat dükkanı, merkez kıraathanesi, demirci-kalaycı, Kemal Karaçay’ın marangozhanesi ve en yukarıya doğru Zengin ticaret…
Bir sonraki yazıda Çaykara’da 80’li yılların bir Salı gününde zaman tüneline girmeye çalışacağız…