1927 Trabzon ili, Of ilçesine bağlı bir nahiye olan Çaykara, 1948 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur. Yerleşim birimi olarak çok eski bir tarihe sahip olan Çaykara, arazisinin sarp ve engebeli olması ve metrekareye düşen yağış miktarının yüksekliği sebebiyle geçtiğimiz yüzyılda pek çok kez sel ve heyelan felaketiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu yüzden burada yaşayan halk devlet eliyle yurdun çeşitli yerlerine göçe tabi tutulmuştur. Bu çalışmada afete bağlı olarak Çaykara’dan il içi ve il dışına yapılan göçler ve nedenleri üzerinde durulacaktır.
Heyelanlar, ülkemiz için depremden sonra en önemli doğal afetlerden biridir. Trabzon ili ve civarı heyelanların en sık görüldüğü ve bu heyelanlar sonucu can ve mal kaybının en fazla olduğu yörelerden biridir. İlimizde Samsun-Rize sahil boyu boyunca ve hemen hemen bütün dere yatakları boyunca heyelanlar değişik büyüklerde meydana gelmiştir. Heyelanların oluşmasına neden olan en önemli etkenler, aşırı yağmurlar, kayaçların dış ve iç etkenlerden dolayı ayrışması, yamaçların aşırı yüklenmesi, yüksek arazi eğimleri, bitki örtüsünün zayıflatılması, yamaç topuklarından malzeme alınması gibi nedenler yol açmaktadır. Özellikle su kalın toprak kütlesi ile temel kaya arasındaki tutunma kuvveti (kohezyon kuvveti) azaltması ve tutunma kuvveti azalan toprak kütlesinin eğim aşağıya doğru hareketi heyelanların en çok rastlanan nedenidir. Bu nedenlerin hepsi için Trabzon ilinin morfolojik yapısı idealdir. Bundan dolayı ilimizde her bahar ve yaz aylarında bu nedenlerin herhangi birine doğrudan ya da dolaylı olarak bağlı oluşan heyelanlara tanık olmaktayız.
Yerleşim alanlarının genel olarak elverişli tarım arazileri üzerinde kurulmuş olması, heyelanlar sonucu can ve mal kaybının diğer bir önemli nedenidir. Çünkü heyelan olmaya müsait araziler genellikle zayıf zemin olarak isimlendirilen kalın toprak malzemeden ibarettir. Doğal olarak yerleşim ve tarım için seçilen araziler genellikle bu araziler olmaktadır. Yine yol yapım (köy, yayla, mezra gibi) çalışmaları sonucunda yamaçların dengesini sağlayan topuk kısımdan kontrolsüz olarak malzeme alımı da diğer çok sık karşılaşılan heyelan türlerindendir. Trabzon Valiliği İl Çevre Müdürlüğü tarafından incelen 100 kadar heyelanın oluşma sebeplerinin %42’si yağış veya yağışlara bağlı olarak oluşan sellerden, %26’sı kazılardan, %26’sı kayaç ayrışma etkisinden, %4’ü bitki örtüsü değişikliğinden ve %2’si diğer nedenlerden kaynaklandığı belirlenmiştir.
Trabzon ilinde oluşan heyelanlardan dolayı birçok can ve mal kaybı meydana gelmiştir. Ve halen tehdit altında olan yerleşim yerleri mevcuttur. Bununla birlikte heyelanlardan dolayı birçok yerleşim yeri boşaltılmış ve birçok ailede göç ederek başka illere gitmişlerdir. Aşağıdaki tabloda Trabzon ve civarındaki heyelanların bir özeti sunulmuştur.
YIL | YER | Can Kaybı | Hasar Gören Yapı |
1929 | Sürmene | 12 | 328 |
1929 | Of-Çaykara | 134 | 150 |
1988 | Maçka-Çatak | 65 | 3 |
1990 | Trabzon-Gümüşhane-Giresun | 34 | 1155 |
TOPLAM | 245 | 1636 |
Heyelanlar doğal veya suni nedenlerden dolayı oluşabilir. Ancak heyelanlı alanların belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması mümkündür. Özellikle önceden belirlenmesi çalışmalarında Jeofizik araştırma yöntemleri bugün dünyada çok sıklıkla kullanılmaktadır.
Cumhuriyet döneminde Trabzon’daki ilk büyük sel felaketi 5-7 Temmuz 1929 tarihlerinde Çaykara, Of, Sürmene ve Köprübaşı havalisinde meydana geldi. 5 Temmuz 1929 günü saat 20’de başlayan yağmur gittikçe şiddetini artırarak 7 Temmuz günü saat 12’ye kadar aralıksız 40 saat sürmüştür. Arazi yapısı son derece sarp ve engebeli olan bu bölgede yıllık yağış miktarı da Türkiye ortalamasının çok üstündedir. Bu etkenlere yukarıda ifade edilen aralıksız 40 saatlik yağış eklenince tabii afet (sel ve heyelan) meydana gelmiştir.
5-7 Temmuz 1929 tarihlerinde Of, Çaykara ve Sürmene havalisinde meydana gelen sel felaketinde Sürmene ve Of kazalarındaki dereler taşarak bu mıntıkalardaki evleri, köprüleri, dükkânları tahrip etmiş ve bölgeyi yaşanılamaz hale getirmiştir. 16 Temmuz 1929 tarihli Milliyet gazetesine yansıyan bir haberde Rize, Of ve Sürmene havalisinde yaşanan felaket sonrası, tahribatın son derece büyük olduğu, birçok köyde barınılacak bir ev dahi kalmadığı beyan edilmekteydi. Aynı haberde insanların dağlara çıkarak canlarını kurtardıklarını, aç ve ilaçsız biçimde yardım bekledikleri belirtilmiştir. Hilal-i Ahmer’in (Kızılay) gücü nispetinde yardım ettiği fakat felaketin çok büyük boyutta olması nedeniyle bu yaranın sarılmasında yalnız ve hükümet ve Hilal-i Ahmer’in yardımlarını yeterli olamayacağı halkın da teşkilatlanarak yardımda bulunmasının gerekli olduğu yine verilen bilgiler arasındaydı.
1929 Of ve Sürmene sel felaketi ile ilgili olarak DahiliyeVekaleti’nin Trabzon Vilayeti’nden gelen bilgilere dayanılarak Başbakanlığa sunmuş olduğu raporda konu şu şekilde takdim edilmekteydi:
Dahiliye Vekaleti’nin Başbakanlığa sunmuş olduğu raporda insan zayiatının 260 olduğu belirtilmekle birlikte diğer kaynaklarda bu rakam, Of ilçesinde 134, Sürmene ilçesinde 12 olmak üzere toplam 146 olarak verilmektedir.İnsan zayiatı ile ilgili rakamın 260’dan 146’ya düşmüş olmasının sebebi daha sonra yapılan araştırmaların neticesinde ortaya çıkmıştır. Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti’nin(Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) 29.07.1929 tarihinde Başbakanlığa sunmuş olduğu raporda sel felaketi, can ve mal kayıpları ile ilgili detaylı bir raporda konu şu şekilde takdim edilmekteydi:
“Of Kazası’nın bazı köylerinde seylap ve heyelan olduğu haber alınır alınmaz aç ve açıkta kalmış olan ahaliye çadır verilmesi ve yardım yapılması lüzumunun Hilal-i AhmerCemiyeti merkez-i Umumisi’ne ve hastane operatörü ile icap eden malzemenin alınarak derhal seylap ve heyelan mıntıkasına hareketle muktezi sıhhi tedabirin yapılması Trabzon Sıhhat ve İçtima-i Muavenet Müdürlüğü’ne yazılmış ve birde bu mıntıkaların sıhhi ahvalini ve yapılan tedabiriteftiş ve tetkik için bir müfettiş gönderilmiştir. Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğü’ndcn alınan 26 Temmuz 1929 tarihli bir telgrafta: Sürmene mıntıkasında seylaptan hasara uğrayan köylere adedi 16 olup bunlardan dört köyde hasarın fazla olduğu ve heyet-i umumiyesi itibarıyla 3 köy, 48 hane, 64 dükkân, 8 kahve, 2 han, 2 cami ve 46 değirmenin yıkıldığı ve ölenlerin adedi 8 olup mevcut iki yaralıdan birisi iyi olup diğerinin tedavi edilmekte bulunduğu ve Of mıntıkasında seylap ve heyelana sahne olan Solaklı deresinde hasara uğrayan köy miktarı 48 olup bunlardan 6 tanesinde hasarın fazla olduğu, insan zayiatının 120 ve tamamen harap olan hanelerin adedi 700’ü aştığı ve şimdiye kadar tespit edilen yaralı miktarının 7’si hafif ve ikisi ağır olmak üzere 9 olduğu, bunlardan hafif yaralılardan iyi oldukları, ağır yaralılardan birisinin faciayı müteakip vefat ettiği ve meskenleri harap olanlar kısmen camilere, kısmen komşulara ve bir kısmının da Bayburt yaylalarına iltica ettiklerinden açıkta kalmış bir fert kalmadığı ve ahaliye 300 çuval peksimet tevzii edildiği ve yevmiye verilmekte olan iaşe miktarının yarım kilo un veya buna tekabül edecek patates ve peksimet olduğu ve bu suretle iaşe edilenlerin 4000 kişi olduğu ve kaymakam ve ihtiyar heyetleri ile vaki temaslarında felaket sahasında bazı yerlere yürüyerek bile gitmenin kabil olmadığı bildirilmekteydi”. Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti’nin 01.08.1929 tarihinde Başbakanlığa sunmuş olduğu başka bir raporda Of kazasında meydana gelen seylap ve heyelandan vefat edenlerin 120’yi geçmediği ve evvelce kaybolmuş 62 şahsın çoğunun bulunmuş olduğu bir kısmının da Bayburt yaylalarıyla öteye beriye iltica etmiş olma ihtimalinin yüksek olduğu ifade edilmiştir.
Cumhuriyet Gazetesi, 31 Temmuz 1929 tarihli nüshasında Of Ticaret Odası’ndan alınan bilgilere göre, felaketi okuyucularına şu şekilde duyurmaktaydı:
“Of un bazı yörelerinde zararın %50 ile %90 arasında bir oranda değişim gösterdiği, arazinin şeklen değişmesi üzerine arazinin başka taraflara göç edeceği sanılmaktadır. Zararın milyonları aştığı tahmin edilmektedir. Çaykara’da esnafın mallarının % 60’nı kurtarabildiği, pazarlardaki dükkânların tamamen mahvolduğu bildirilmektedir. Solaklı vadisinden geçen Bayburt yolunun ve köprülerinin tamamen yıkıldığı, yolun yeniden yapılması için güzergâhın yeniden değiştirilmesinin gerektiği belirtilmektedir. Felaketzedelere Trabzon Belediyesi ve memleketin ileri gelenleri ve tüccarlarından, başta un olmak üzere erzakın tedarik edilerek Of’a gönderilmesi istenmektedir. Bayburt Belediyesi 4000 Türk liralık un ve erzak gönderdi. Hilal-i Ahmer müfettişi Rasim Bey, mahallinde tetkiklere bulunduğundan evvelce verilen 2000 liralık yardım 5000 liraya yükseltilmişti. Ayrıca Çaykara arazisinde yer alan köylere Bayburt üzerinden yardım ulaştırılmasının daha uygun olacağı beyan edilmiştir. Gelen yardımların ahaliye dağıtımı için bir komisyon kurulmuştur. Bölgedeki esnaf ve tüccarın bankalara olan borçlarını ödeyemeyecekleri duruma düşmeleri yüzünden Of ticaret odası bu borçların ertelenmesini önermiştir.” 1929 sel felaketinin Of ve Sürmene ilçeleri üzerinde yapmış olduğu ağır tahribat nedeniyle devlet eliyle göç başlatılmış ve bu ilçelerden Maçka’ya 1021 haneden 4615 nüfus sevk edilmiştir. Ayrıca 724 hane ve 4161 nüfus Bayburt’a sevk edilmiştir.Devam eden süreçte 1933 yılına kadar Of ve Sürmene felaketzedelerinden 2000 hanede 12000 nüfus Maçka ve Bayburt kazlarına sevk ve iskan edilerek müstahsil durumuna getirilmiştir.
Bunların dışında o tarihlerde Erzurum’a bağlı olan Tercan Kazası’nın Pülk Köyü’ne Of felaketzedelerinden 32 hane ve 172 nüfus 1935 yılında daimi olarak yerleştirilmiştir.
1929 sel felaketi insanların hafızasında silinmeyen izler bırakmış, “seller senesi” tabiri ile yeni doğan çocukların doğum tarihlerini belirlemede bir halk takvimine başlangıç teşkil etmiş ve hatta destanlara konu olmuştur. Bu sel felaketini Oflu halk şairi Topal Hafız Osman Hilmi Karaismailoğlu 7 Ağustos 1929 tarihinde 128 beyitlik bir destana dönüştürmüştür. Şair bu felaketi Nuh Tufanı ile özdeşleştirmektedir:
Her şehirde haşaratın yazıldı yaftası
Bin dokuz yüz yirmi dokuzun Temmuzun haftası
Aktı denize Of’un milyon kereste tahtası
Hiç dahi misli görülmemiş büyük bir hasaredir.
İki üç günden beri âlakı duman bürüdü
Me’mlûu’l-mâ her dolularla zeminler yürüdü
Selleri gördükçe âfiyetlerimiz kurudu
Nûh Tufanı misli bir âfât-ı semaviyedir.
Trabzon’da yaklaşık her otuz yılda bir meydana gelen büyük boyutlu sel ve heyelan 1959 yılında yine Çaykara ve çevresini vurdu. Bu felakette de can kaybı oldu ve pek çok aile evsiz ve topraksız duruma düştü. Bunun üzerine 1965 yılında Şahinkaya, Kabataş ve Ulucami köylerinden 408 aile afetler yasasına göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca Hatay ili Kırıkhan ilçe merkezine yerleştirilmişlerdir. Felaketzedelere 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na göre 20 dekar arazi verilmiştir. 1966 yılında nakledilen ailelerden 15 aile reisinin yurt dışında işçi olarak bulunmaları nedeniyle Mülga Toprak ve İskân Genel Müdürlüğü’nün 04.03.1966 günlü Planlama Kurul kararının 8. maddesiyle “Yurt dışında bulunanlar için arazi ayrılarak dönüşlerine kadar bekletilmesi ve eğer aileleri gelip Kırıkhan’a yerleşmiş ve istekli bulunuyorsa bu parsellerin kendilerine kiraya verilmesi” uygun görülmüştür. Bunun üzerine 1966 yılında 20 dekar norm üzerinden nüfus farkları da göz önünde bulundurularak yurt dışında işçi olarak bulunan 15 aile reisine arazi tefrik edilerek Kırıkhan’a yerleşmek üzere gelen ailelere kiraya verilmiştir. 1967 yılında kesin dönüş yapan 10 aile reisine, ailelerine kiraya verilen araziler 18 nolu dağıtım cetvelini yeniden tanzimi suretiyle temliken verilmiştir. Mahallinde yapılan tahkikat neticesinde geriye kalan 5 aile reisinden 3’ü halen yurt dışında olduğundan, diğer aile reislerinden Ferhat Çakıroğlu’nun 1976 yılında, Yusuf Yıldınm’ında 1977 yılında yurda kesin dönüş yaptıkları tespit edildiğinden, 4753 sayılı kanunun yürürlükten kalkması ve 1617 sayılı Toprak Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanunu’nun 8. maddesi ile de ancak 24.05.1971 tarihinden önce onaylanmış dağıtım işleminin tashih ve ıslahına yetki verilmesi nedeniyle söz konusu kanuna dayanılarak arazi verilmesine imkân olmadığı 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesi’ne dair Tarım Reformu Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 1617 sayılı kanunun yürürlükten kalkmış bulunmasından dolayı ihtiyar heyetinin dileklerinin yerine getirilmesi mümkün olamamıştır.
Böylece Çaykara’dan Hatay / Kırıkhan’a yapılan iskân faaliyeti, iskan kanununda yapılan değişiklikler çerçevesinde 1965’den 1977 yılma kadar sürmüştür.
1959 sel felaketi sonrası evsiz ve arazisiz kalan Çaykara’nın Baltacılı ve Uzungöl köylerinden topraksız 145 aile Çaykara’dan 925 km uzaklıktaki Van’ın Özalp Kazası’ndaKöy İşleri Bakanlığınca inşa edilen iki örnek köye yerleştirilmişlerdir. Dönerdere adını taşıyan 85 evlik, Emek adını taşıyanı da 75 evlik olan bu köylere, Çaykara’dan 15 ailenin daha nakledilmesi planlanmıştır. İlki 275, İkincisi de 366 kişilik iki kafile halinde nakledilen göçün, ikinci kafilesi, altı otobüs ve altı kamyonla götürülmüştür. Çaykara kazasından otobüslere bindirilen köylüler, üç gün iki gecelik yolculuktan sonra, 925 km. kat ederek yeni mekânlarına yerleşmişlerdir.
Hükümetçe düşünülen toprak reformuna bir hazırlık ve deneme mahiyetinde olan nakilde, Çaykaralı köylüler 28’er bin liraya inşa edilen 111 m2 üzerine kurulu ikişer odalı bir mutfak ve salondan oluşan evlere yerleştirilmişlerdir. Dönerdere ve Emek köylerine yerleştirilen her aileye 150’şer dönüm toprak dağıtılmıştır. Evler sahiplerine parasız olarak dağıtılmış, yalnız dağıtılan toprak için her aile 1600 lira borçlandırılmış; Ziraat Bankası, köylülere kredi açarak köylülerin borçlarını 20 yıl vade ile ödeyebilme imkân sağlamıştır. Ayrıca, köylülerin içme suyu ihtiyaçları da artezyen kuyuları açılarak devlet tarafından karşılanmıştır.
Uzungöl ve Baltacılı köylüleri Çaykara’dan törenle uğurlanmışlar, Özalp’ta da aynı şekilde karşılanmışlardır. Özalplılar, yeni komşularını kucaklayıp kendilerine “hoş geldiniz” demişlerdir. Dönerdere ve Emek köylerine yerleşen Çaykaralılara evlerinin anahtarı Van valisi Nazım ÜNER tarafından törenle verilmiştir.
Göçle ilgili olarak, Köy işleri Bakanlığına bağlı toprak İskan Genel Müdür Muavini Ahmet AKŞİT de Özalp’a gelmiş, köylülerin yerleşmelerine nezaret etmiştir. Ahmet AKŞİT, yapılan törende “Yeni köylerin civarlarında bulunan 16 köye örnek olmaları amacındayız. Bölge, hayvan ağalarının inhisarında idi. Çevrelerinde sözü geçen bu şahıslar, ziraatçılığı baltalıyor, arazinin mera olarak kalmasını, ekilmemesini teşvik ediyorlardı. Amacımız, bunu önlemektir. Özalp’ta arzu eden köylülerin, kredi ile evlerini yapacağız. Mevcut topraklarını ekmeleri için de kendilerini teşvik etmekteyiz” diyerek, devletin “halkçı” ve “sosyal adaletçi”politikasına vurgu yapmıştır. Yeni köylerine yerleşen Çaykaralılar kısa sürede bölgeye entegre olarak bölgenin ekonomik ve sosyal yönden gelişmesine önemli katkılar sağlamışlardır.
4. Gökçeada’ya Göç
Çaykara’da sık aralıklarla meydana gelen sel ve heyelanlarda en çok etkilenen köylerin başında Şahinkaya köyü gelmektedir. Evini ve arazisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan köylüye devlet her zaman şefkat elini uzatmıştır.
Bu çerçevede; Bakanlar Kurulu’nun 13.7.1973 gün 7/6733 sayılı kararıyla Trabzon ili Çaykara ilçesinin Şahinkaya köyünden 61 aile 1973 yılında Gökçeada’ya tarımsal proje kapsamında yerleştirilmiştir. Her aileye konut, tarımsal tesis, 46-65 dekar arasında değişen tarım arazisi verilmiş; ayrıca cami, köy konağı, fırın gibi sosyal tesisler, satış mağazaları, mandıra gibi ekonomik tesisler, kanalizasyon, içme suyu gibi altyapı tesisleri de yapılmıştır. İskan edilen 61 aileye müstahsil hale gelinceye kadar iaşe, ibade, nakliye ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak üzere karşılıksız yardım yapılmış, ayrıca her aileye tarım arazilerinin yanında 25 zeytin ağacı dağıtılmıştır.
İskan edilen 61 aileye toplam 390 dekar arazi dağıtılmış olup adlarına tapu çıkarılmış, 61 aile kooperatif bünyesinde bir araya getirilerek her aileye 1973 fiyatlarıyla 5000 Türk liralık işletme ve 2500 liralık donatım kredisi verilmiştir. Verilen donatım kredisi hayvan ve demirbaş olarak kullandırılmıştır. Her aileye 40 adet Gökçeada cinsi koyun verilmiştir. Şahinkaya Köy Kalkınma Kooperatifi’ne her aileye verilmek üzere zirai ekipman teslim edilmiştir.
Sonuç
Doğu Karadeniz Bölgesinde sık sık meydana gelen sel felaketlerinin en yoğun olarak yaşandığı yerlerden birisi Çaykara ve havalisidir. Bunun en son örneği bölgede yaşanan 2 Ağustos 2005 tarihli sel felaketidir. Toprağını kaybeden Çaykaralı, yaşamını sürdürebilmek amacıyla göçü en büyük çare olarak düşünmüştür. Bu düşüncede Çaykaralının elinden tutan her zaman “devlet baba’ olmuştur. 1929 sel felaketi sonrası Maçka ve Bayburt’a göç eden Çaykaralılar bugün artık Maçkalı ve Bayburtlu olmuş, ancak buraların yerli ahalisi onları hâlâ “Oflu” (Çaykaralı) olarak nitelemektedir. Van / Özalp, Hatay / Kırıkhan, Çanakkale / Gökçeada ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası mevsimlik işçi statüsünde Kıbrıs’a yerleşenler bölgelerinin ekonomik ve sosyal kalkınmalarına önemli katkılar getirmekle birlikte “Çaykaralılık” kimliklerini belirgin bir şekilde muhafaza etmektedirler. Stratejik noktalara devletin zaman zaman nüfus aktarımı yaptığı bilinen bir durumdur. Yukarıda belirtilen yerlere Çaykaralıların yerleştirilmesi “devlet güvenini kazanan” boyutuyla da görülebilir.
Erzincan Balıklı köyü atlanmis yazıda büyük göç alan bölgelerden biri
Yüce Allah’hım tüm insanlığı afetlerden korusun o günleri yaşatmasın, Dedem Haci Hasan Müftüoğluna ait öğrenci eğitim ve öğretim konağı 1929 yılında Solaklı sularına karışmıştı Allah O Günleri insanlarımıza yaşatmasın Müftüoğullarının göçü Erzincan, Adapazarı karasu, Allah’a emanet olun herkese selamlar.