ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
34,8565
EURO
36,7251
ALTIN
3.017,40
BIST
10.099,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Öldük, yaşamaktan sayılır mı?

12 Mart 1989'da Çaykara Hopşera'da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunu. İlk görev yeri Kars Kafkas Üniversitesi. Şuan İstanbul Bahçelievler Belediyesi'nde çalışmakta.
16.03.2017 12:12
A+
A-

En son ne zaman aynı kaldırımda yürüdüğümüz birine selam verdik. Ne zaman bir kedinin başını okşadık. Günlük hayatın peşinde koşturmaktan başka hangi yolu katettik. Çok katlı binaların pencerelerinden baktığımızda kaç insan görebildik.

Her gün binlerce günah işlediğimiz yaşamdan korkmayıp da ölmekten mi korktuk? Bu tam bir akıllılık göstergesi.  Bense amatör bir deliyim.

Ölümü yaşamak. Ölümlü yaşamak ya da dur dur…

Ölümle yaşamak…

İşte gerçek bir eylem. Hastanelerin yoğun bakım ünitelerine gitmek. Bir yaşlının ellerindeki kırışıklara dokunmak. Hiç tanımadığın bir ölüye dualar dizmek. Mezarlıkta dolaşıp mezar taşlarına dokunmak. Tanımadığın birinin mezarını sulamak, çok sevdiğin menekşeni sular gibi. İşte bunlar aklıma gelenler. Ben ki aklı başında olmayan bir özneyim bu aralar.

Başımıza gelecek olan ölüme aşina olabilmemiz için yapmamız gerekenler adlı bir kitap çıkarsam tabi ki yok(!) satmaz.

Bize kutsal bir kitap olarak sunulmuş hayatı müsvedde bir kağıt misali yaşamakla meşgulüz. Merhamet etmeye vaktimiz yok, öleceğiz çünkü(!) Hırslarımız, öfkelerimiz ve lanet olası kibrimizle öleceğiz. Baki kalanın hoş bir sada oluşu Baki’de kaldı. Bizler hoşnutsuz ve doyumsuz bir neslin neferleriyiz artık. Artık bizi biz bile kurtaramayız. Artık.

Yaşarken farkında olmadıklarınıza, ölürken dokunmayın. Çağırmayın 112’yi. Zamanında yardımına koşmadığınız o insanı, rahmet-i Rahman’a ererken yalnız bırakın. Gideceği en yüksek makamda aracıya hacet yok. Yalandan bağırıp çağırmayın. Üzülmeyin. Üzmeyin son nefesinde. Kıymetli vaktinden çalmayın bırakın, bırakın ki son nefesinde bir kelime-i şehadet getirsin.

Dünyaya meyli olmayanın gözünde nesne kıymetsizdir değil mi? Siz ise alın o koltuk takımlarını. Üçlü koltuğu beş kardeş bölüşün, nasıl yapacaksanız(?) Faize konmuş para bırakmadığı için babanıza mı söveceksiniz, sövün. Anneniz Trabzon hasırı bırakmadı mı o narin bileklerinize? Ah ne acı. Ama siz içlenmezdiniz, varlığı yokluk ile görseydiniz. Köy peyniri yiyip dudaklarınız yansaydı, suyun kıymetini elbet bilirdiniz. Babanız yediğiniz çikolataya ortak olmadığında bilirdiniz. Kardeşiniz okulda dağıtılan sütü, annesi puding yapsın diye eve getirse tabi ki içlenmezdiniz. Yokluk insanı terbiye eder. Varlıklı bir varlığa bunu anlatamazsınız. Ben denemedim çünkü dinlemediler varlıklılar beni, yoktum onlar için.

Yaşadığımı hissetmiyorum çoktur.

Öldüm.

Ölen insanlığa kısa bir cümle: Allah rahmetiyle muamele ede.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.