Geçenlerde kısa süreliğine bir video düştü sosyal medyaya. Fakat nedenini bilemiyoruz kısa bir süre sonra video müellifi tarafından kaldırıldı. Yine bu kısa sürede büyük bir ilgiye mazhar oldu. Zira videoda iki “insan” vardı. Belki bir çoğumuzun artık görmekten beri olduğu iki insan ve aralarında yaşanmış şeker gibi bir diyalog….
Çaykara Kaymakamı İhsan Ayrancı artık mutat hale getirdiği yaşlı ziyaretlerinden birisi için Çamlıbel(Harheş)’de Hediye nineyi ziyaretteydi. Hediye nine ile Kaymakam Ayrancı arasında kurulmuş bir yer sofrası, sofranın ortasında bir tas, tasın içinde biraz yoğurt, kenarında bir kudal ve bunların etrafında dönen tatlı bir muhabbet…
Hediye nine yoğurdu Kaymakam İhsan Ayrancı’ya vermeyi ve evine götürmesini istiyor, Kaymakam Ayrancı ise yalnız olduğunu belirterek yoğurdu orada içmeyi istiyor. Bunun üzerine Hediye nine tasa biraz su ekliyor, Kaymakam Ayrancı karıştırıyor, yoğurdun kıvamını ayarlayıp ayran haline getirmeye çalışıyorlar, Kaymakam bey içebilsin diye… Suyu çok olunca yoğurt, yoğurdu çok olunca su ilave ediyor, tuz ile tatlandırıp ifterodi(kudal) ile karıştırıyorlar….
Hediye nine tasa yoğurt ilave ederken Besmele çekiyor ve Kaymakam beyi ince bir imtihandan geçiriyor….
-Sen Bismillahirrahmanirrahim der misun?
Kaymakam Ayrancı “derim tabi” diyor ve besmele çekiyor:
-Bismillahirrahmanirrahim!
De de! Diye te’kid ediyor Hediye nine…
Sonra tuz atacaklar… Kaymakam tuzun yerini sorarak:
-Tuz nerede ben alayım diyor
Hediye nine otoritayi bozmuyor:
“Sen ne bilecesun da nerden alacasun” diyerek tuz almaya kalkıyor… Bu arada Kaymakam Ayrancı yoğurdu kudala vuruyor. Hediye nine tuzu getirirken evdeki bolluğa da vurgu yapıyor:
-Tuzlarum var şükür, ince mi istersun, yiri mi istersun…
Tuz atıyorlar, Kaymakam Ayrancı soruyor:
-Biraz daha atsak mı, az mı oldu?
Hediye nine:
-Go ağizuna bak nasidu!
Tuzu ayarlıyorlar. Hediye nine tek eliyle kudal çeviren Kaymakam İhsan Ayrancı’dan kudalı alıyor, kudalın sapını avuçları arasına sıkıştırıyor ve “Haboyle vururler yoğurti” diyerek avuçları arasında kudalın sapını çevirerek yoğurdun kıvamını veriyor. Bu arada sohbet de devam ediyor.
Kaymakam:
-Kaymakam horon mu tepti dediler sana?
Hediye nine bu soruya cevap vermek yerine Kaymakamdan memnuniyetini dile getiriyor:
-Dediler boyle gaymagam daha gelmedi bu Of deresine, Oyle Musliman insan…
Kaymakam bey bir mani ile sözü alıyor:
Ogene’de vururler
Haşili dize kadar
Süt yoğurt bizde boldur
Yavanlık size kadar…
Hediye nine sazı alıyor…
-Ogenede bir turkici adam var idi. Eskiden kadunlar geyerdi bi elbise. Bizum penye deduğumuz elbiseye onlar salga derdiler. O turkici adam salga geyen bi kizi seveyur. Ogeneliler dünyaya da mekan derler. Dedi o adam:
Acap salgali gibi
Var mi habu mekande? (Seveyur o gizi)
Dedi da obir karşusindaki adam:
Kendi bişe benzer mi?
Salga vardur tükande(dükkanda)
(Yine gülüşmeler)
Hediye nine ısrarla Kaymakam Ayrancı’ya evine götürmesi için yoğurt vermek istiyor, Ayrancı yalnız olduğunu, evde yemek yemediğini burada içtiği ayranın yeterli olduğunu söyleyince Hediye nine tembihliyor:
-Hacan gelecesun bir gün önceden bana haber ver ben sana sut da prakarum, yoğurt da yaparum.
Kaymakam Ayrancı teşekkür edip bu günlerde yalnız olduğunu belirtip dışarıda yemek yediğini söyleyince Hediye nine yöre anası endişe ve refleksiyle:
-Hep dişarda yeyusun, parayile? Ama hep parani yeyusun. Hiç yiğmayusun… Bobana verur misun para?
-Bazen veriyorum.
-Ne gada ayluk alursun?
-Beş bin Lira..
-Maşallah maşallah dema oni millete nazar olursun!
-Beş bin Lira çok mu?
-Çoktu ya nedu, az midu?
-Kaymakama çok mu beş bin Lira?
-Yaa! Gaymagam ne yapayu gezer oyana bu yana.. Sayi çalişur..
(Karşılıklı gülüyorlar)
-Bak herkes izin yaptı kaymakam gidemedi memleketine..
-Kidemedi ama bi ağir iş da etmeyusun ğoş, yorulmayusun.
-Tamam ama yoruluyorum yine de..
-Gafan yoruluyu gafan, gafan ile çalişuyusun…
(Yine gülüyorlar)
Bu arada Kaymakam Ayrancı Hediye nineden daha önce dinlediği bir maniyi söylüyor:
Eydi Madur’un dağı
Neden karun erimez
Yaşım yetmiş beş oldu
Ander yurek ferimez
Hediye nine sevinçli bir yüz ifadesiyle:
-Guzel mi geldi sağaa?
(Karşılıklı gülüşüyorlar)
-Çok güzel Hediye nine sen bir şey söyleyince ben hemen onu kaydederim.
-Sen Amasyalisun dahaa?
-Evet.
-Sizun koyde haboyle turkiler murkiler derler mi?
-Derler, benim babaannem vardı, o hep böyle manili konuşurdu.
-Heee!
-Babaannem bizde kalırdı, derdi ki:
Bir abam var atarım,
Nerde olsa yatarım… Rahmetli oldu.
Hediye nineden hüzünlü bir gülümseme:
-E tabi eski zaman karisi ne osa bilurdi, becerurdi, ederdi..
-Babaannem senden bi yirmi yaş küçüktü ama..
-Eldi mi?
-Öldü öldü, sen kaç yaşındasın?
-Ben 96’yi biturdum şimdi döneceğum 97’ye.
-Yılları tek tek sayıyor musun?
-Tek tek saymadum da soylenenlerden, nufus kağetlerumden ordan buradan hepisini cem ettuk, anladuk işte, tek tek nasi sayacağum olari… (Gülüşmeler) Eskiden buralarda çok turkiler derdiler, şimdi demeyuler… atişurdiler, guzel turkiler derdiler…
Cennet kokulu bir Anadolu anası ve Anadolu kokulu bir Devlet Kaymakamının bu sıcak ve samimi diyaloğundan öğrenilecek ne çok şey var….
videoyu izledim çok bizden bir video idi ama kaymakam bey neden kaldırdı anlamadım.