ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
35,9677
EURO
37,1790
ALTIN
3.307,49
BIST
9.951,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Esiri olduğumuz çocukluğumuz ve esiri olduğumuz çocuklar!

21 Aralık 1972'de Çaykara'nın Şahinkaya Köyünde doğdu. İlkokulu Şahinkaya II İlkokulunda 1983 yılında, Ortaokulu Çaykara İnönü Lisesi Orta kısmında 1986 yılında, Liseyi Çaykara İnönü Lisesinde 1990 yılında tamamladı. 2000 yılında 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Muhtelif kamu görevlerinde bulundu, bulunmaktadır... Yöresi ile ilgili basılı kitap ve değişik yayınlara imza atmıştır. Amatör olarak fotoğrafla uğraşmaktadır. Evli iki çocuk babası olan Sami Ayan yöresi ile ilgili araştırma ve derlemelerini de sürdürmektedir.
11.01.2018 08:55
A+
A-

Dünyada yaşanan ekonomik ve buna bağlı sosyal değişimler aileleri de değiştirdi. Artık çocuklar eski çocuklar değil. Anne babaların kontrolündeki çocuklar çağımızda anne-babayı kontrol altına almış görünüyor.

Bizimle çocuklarımızın yetişme şartları arasında uçurum var. Mesela biz bir köy ilkokulunda okuduk. Daha altı yaşındayken evimize iki kilometre mesafedeki ilkokula tek başımıza ıssız yerlerden geçerek gidip-gelebiliyorduk. Ailemiz bu durum karşısında hiç endişelenmiyordu. O yaşlarda her türlü ağaca tırmanabiliyor, meyve toplayabiliyor, ormana giderek çam sakızı yapabiliyor, dağlarda sisli havalarda bir sürü ineği güdebiliyor, kaybolunca o şartlarda dağ bayır dolaşarak arayıp buluyor, kayıpsız geri getirebiliyorduk. İlkokulun başından itibaren ailemiz tarafından ufak sorumluluklar veriliyor ve bunları başarılı bir şekilde yerine getirebiliyorduk. İlkokulun son yıllarında artık tırpanla çayır biçiyor, bel ile tarla belliyor, gücümüze uygun yükleri omzumuzda veya sırtımızda taşıyarak ailemize yardımcı olabiliyorduk. Cep telefonunu bırakın ev telefonu bile yoktu. Evden eve haber ulaştırma, ırgat çağırma, bir şey götürme getirme gibi emanet işleri rahatlıkla görebiliyor, benzeri görevlerini kusursuz bir şekilde yerine getirebiliyorduk.

10 yaşından itibaren bir kız çocuğu bir evin tüm işlerini yapabiliyor, inek sağabiliyor, sütü işleyebiliyor hatta mezire ve yaylayı tek başına çevirebiliyordu.

Öyle yemek seçme, kıyafet beğenmeme gibi bir şık yoktu hayatımızda. Ne verilirse yer, ne alınırsa giyerdik. Okula giderdik. Ödevlerimizi gaz lambasının altında kendimiz yapar veya yapmazdık. Bize kimsenin bir yardımı olmazdı. Ailemizden okula gelen, durumumuzu soran olmazdı. Karneden karneye gördükleri kafiydi. Gençliğe geçişle artık ailenin her işinde bir aktör olmuştuk ve tam kapasite sorumluyduk. Her şartta yaşamaya alışkın mukavemeti yüksek bir nesil olarak yetiştik şükür.

Şimdi günümüz çocuklarına bakıyorum: Hayata karşı son derece donanımsız, desteksiz, beceriksiz, tecrübesiz ve asalak çocuklar yetiştiriyoruz. Ve galiba bizim büyüklerimiz çocuk yetiştirme konusunda da bizden çok ilerideymiş diyorum…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

  1. MİKDAT KOÇ dedi ki:

    ESKİ ÇOCUKLUK ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİR. ELİNE SAĞLIK.