Yıllardır eğitim, sosyoloji, psikoloji,kütüphanecilik ve benzeri alanlarda görev yapan araştırmacılar, “Neden Okumuyoruz?” sorusuna cevap bulmaya çalışıyor.
Ülkemizde okur-yazar oranında önemli artışlar olmasına rağmen, bu durumun “okuma” eylemini “alışkanlık” haline getirenlerin sayısında da bir artış görüldüğünü söylemek ne yazık ki mümkün değil. Başta televizyon olmak üzere kitle iletişim araçları her geçen gün artan okumaya karşı olumsuz bir ortam oluşturuyor. Oysa bu ortamı değiştirmek, okuma alışkanlığı ardından da sorgulayıcı okuma ile günümüz bilgi çağına ayak uydurmalıyız.
Okumak için tasarlayacağımız bahanelerin sonu yoktur. Araştırmalara bakıldığında okuma alışkanlığının önündeki engellerden başlıcaları;
Televizyon izlemek,
Eğitim sisteminin okuma alışkanlığının üzerine düşmemesi,
Aile ortamında kitap okunmaması,
Okuma kaynaklarının pahalı olması,
Bilgisayar bağımlılığı,
Vakit bulamama olarak sıralanabilir.
Peki bu sebepler gerçekten okumaya engel midir ? Spor yapıyoruz; ama okumuyoruz, geziyoruz; ama okumuyoruz, kitap okumaya para bulamıyoruz ve nihayet okuyacak zamanımız yok.
Dünyada kitap okuma konusunda BM, Dünya Bankası, MEB gibi kurum ve kuruluşlarca çeşitli anketler yapılmaktadır. İnsani gelişim raporuna göre Türkiye okuma alışkanlığında Libya ve Tanzanya gibi ülkelerin de içinde bulunduğu 173 ülkede 83’üncü sırada yer almaktadır.
Çocuk Vakfı Edebiyatı Okulunun yaptığı araştırmaya göre, insanlarının % 88’inin okuma yazma bildiği Türkiye’de düzenli kitap okuma oranı binde bir.
Yine bir başka araştırmaya göre ülke vatandaşının yılda kitap için ayırdığı bütçe incelendiğinde; Norveçli 137 Dolar, Alman 122 Dolar, Güney Koreli 39 Dolar, Türk 0,45 Dolar harcıyor.
Okuma alışkanlığını “Bireyin bir gereksinim ve zevk kaynağı olarak algılaması sonucu, okuma eylemini yaşam boyu sürekli,düzenli,eleştirici ve irdeleyici bir nitelikte gerçekleştirmesi” olarak tanımlıyor Prof. Bülent Yılmaz.
Okumaktan ve yeni şeyler öğrenmekten zevk alan,çevreye, insana ve diğer canlılara değer veren; kendisine benzemeyenlerle de yaşayabilen ve onlara karşı duyarlı olmaya çalışan bireyler okuma alışkanlığı sayesinde çoğalabilecektir.

Hayatı anlamlı kılmaya dair ilk emrin son tekrarı. 60 sure, 171 ayetin içinde geçen “oku” kelimesinin gerçek anlamını yaşayanlardan olabilmemiz dilek ve temennilerimle…
Dursun Cemal ÖZCAN
Sevgili Arkadaşlar vermiş olduğunuz oranlar çok dikkat çekici ülkemin her manada her konuda artı ve eksi özelliğini güzelliğini ifade ediyor. ÖRNEK leriniz. Dünyada kitap okuma konusunda 173 ülkede 83’üncü sırada yer almaktadır.
Yine bir başka araştırmaya göre ülke vatandaşının yılda kitap için ayırdığı bütçe incelendiğinde; Norveçli 137 Dolar, Alman 122 Dolar, Güney Koreli 39 Dolar, Türk 0,45 Dolar harcıyor.
Bu bilgilendirmelerden MEVLAM doğru ve güzel bir şeyler algılamayı doğru ve güzel insanlara nasip eylesin. Bu güzel VATA nıma MİLLET ime ÜLKE me vesile olmuş ATATÜRK ve arkadaşlarına ve bu ülkeme vesile olmuş tüm geçmişlerimizle eksikleriyle beraber onur ve gurur duyuyorum. BİZ geçmişlerimizin güzelliklerine artı bir güzellik kata bildik mi???. Yanlışlarından ders alarak yanlışlarımızı minimuma indirtilme sürecini yaşattırıldık mı ???. Bunların samimiyetin sesiyle araştırılması gerektiğini düşünüyorum. BİAT et rahat edelim mantığı yanlış. ATATÜRK cülüğü ve İSLAM iyeti şahsı amaçları doğrultusunda değerlendirmeye ( kullanmaya ) ne ifade edilir yorum ve muhakemesi SİZ güzelliklere aittir. Bilgilendirmeye vesile olan Dursun Cemal ÖZCAN Beye teşekkürler…. SİZ varsanız BİZ varız. SELAMLAR – SEVGİLER….
Neden okuma tembeli bir milletiz; çünkü harf inkilabı ile bu milletin okuma/yazma oranı bitiş seviyesine getirilmiş olan cumhuriyetin ilk yıllarında halkın büyük çoğunluğu fakir ve savaştan bitkin çıkmış bir milletin evlatlarını okutmaya yeni okullara göndermeye imkanları yoktu.. imkansızlıklarla okuma bilmeyen bir neslin devamında, temelde eğitimi olmayan ve okuma alışkanlığı yok edilmiş bir neslin çocukları olarak büyüdük büyütüldük.. Zararın neresinden dönsek kardır diyemeyecek kadarda kapitalist düzenin çarkında ekmek için 10 saat çalışan hatta daha fazla bile çalışan toplum olarakda okumaya vakit bulamıyoruz.. Anlayacağınız balık baştan kokar kuyruğundan değil.. Bu işin başına giderek sorunları oradan çözüme başlamak gerek diyorum..