Kadını bir gürültüye sapladılar.
Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı
Kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar
Fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar
Bombalar, bö sesleri, savaş alaborası…
Yaşamak bir tıkırtıydı, aldırmadılar.
İsmet Özel
Sizlere merhabamın, gazetedeki ilk yazımın böylesine canhıraş bir hadise ile olması her ne kadar hoş olmasa da bu acının şahidi bir vatandaş olarak bu hadise ile ilgili naçizane üç beş satırımın bu gazetede olmasını istedim.
13 Mart akşamı bir çok insanın buluşma mekanı olan Kızılay’da o menfur saldırının şahidiydim. Ailesi ile üniversite sınavı sonrası gelecek planı yaparken o durağa doğru yürüyen çocukların şahidiydim. Hararetli bir biçimde siyaset tartışan heyecanlı, bir o kadar da donanımlı gençlerin o durağa doğru yürüdüğü anın şahidiydim. Akşam karanlığına kalmış insanların endişesinin şahidiydim. Gökyüzünün şahidiydim. Birazdan yağacak olan yağmurun sokaklardaki kanı sileceğine ancak yüreğimizdeki yangına tesirinin olmayacağının şahidiydim. Yanımda gülen insanların saniyeler içerisinde yüzlerini esir alan korkunun, telaşın, ağızlardan dökülen bedduaların, feryatların, lanetlerin, çocuklarına sarılan annelerin, kaçışan insanların şahidiydim. İsle, toz-dumanla karışmış kan kokusunun şahidiydim. Vahşeti iliklerine kadar yaşayan yüzlerce vatandaş ile aynı histeydim. O an tek düşünebildiğim ölümün kıyısından dönmüş olmanın şükrüydü. Bana bağışlanan canın şükrüydü. Çok şükür oradan sağ kurtulabilmiştim.
Ertesi sabah kente hakim olan matem havası ile uyanmıştık. Akşamdan beri durmadan yağan yağmurla beraber caddede akıp giden kan ve mazot birikmiş suların üzerinden geçtik. Dün ölümle burun buruna gelmişken bugün hayat devam ediyordu ve biz beyaz muşambalarla kaplanmış alana o akşam beklediğimiz yerden iki üç dakika baktıktan sonra gündelik meşguliyetlerimize devam ettik, ‘çok şükür sağ kurtulduk’ cümlesini kurabilmenin utancı ve mahcubiyeti içinde…
Gençlik heyecanlarımızın en taze olduğu, insanlık için bir şeyler yapabilme arzusunda olduğumuz, gerçekleşen hayallerimizin meyvelerini toplamaya başladığımız yaşlarda meyus birer birey olup, buradan çıkıp kurtulmanın yollarını arar olduk. Her telefonda aynı cümleleri duyduk: ‘Okulunu bitir ve dön bir an önce’. Bir insanı yaşatan, mücadele etmeyi öğreten hayalleri bir kenara bırakıp yaşama güvenli bağlarla tutunabilmenin yollarını aradık. O cehennemin içinden ‘çok şükür ben sağ kurtuldum’ cümlesini kurarkenki utancımızı, parçası olmadığımız bir savaşın yüzünden hayallerimizden ve emeklerimizden vazgeçebilme ihtimalini düşünürken bir kez daha yaşadık, hayalleri peşinden bu şehre gelip ecel ile tanışan onlarca gencin acısını içimizde yaşayarak…
Yazı yı okudum, fakat hiç bir şey anlamadim.
Neyi Kasd ediyor yazar…?
13 mart da ne oldu ?
Çok 13 mart lar geçti .