Eşiklerden dönmüştü hep yaşamı boyunca;
Bunu da aşar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
İçime ümit düştü kazasını duyunca;
İnşallah yaşar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Çocukluk döneminde doktorlarla tanıştı;
Değneklerle yataktan kurtulmaya çalıştı.
Engelsiz alanlarda yürümeye alıştı;
Zamanla koşar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Sıra hayat yolunda adımlara gelmişti;
Kendine uygun meslek seçmesini bilmişti.
Herkes gibi araca o da heves etmişti;
Vitese takar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Merakına çarşıda YUVA açmıştı kucak;
El baskı yapıyordu olsun diye ev ocak.
Güvenilir, olgundu baş, gövde, kol ve bacak;
Aile bakar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Müşteri, esnaf ondan çay, kahve etti talep;
Nazar olmamasına kalmamıştı bir sebep.
Melekler ne diyordu niyetlenince acep;
Salıyı yapar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Büyükleri iftarı hesaplamadı onsuz.
Hane sakinlerinin ızdırapları sonsuz.
Geriye çağrılmıştı; bakılmadı aç, susuz.
Üstünü arar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
İşi ertelemeye yetmedi onun gücü;
Şerit denen önünü kapatmıştı sürücü.
Ve kaçınılmaz malum, hepimizi üzücü;
Sirenler çalar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Tanıdıkları iyi bahsetmekteler ondan.
Soy, ad ayırmaksızın bağlanıyordu candan.
Teknolojiyi takip ediyordu yakından;
Paylaşır yazar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Biz onu gece gündüz yaş dökenden soralım.
Arkasından hediye gönderenden olalım.
Anıp, hatırasını gönlümüzde bulalım;
Özleyen ağlar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Geçen otuz yedi yıl; sene iki bin on beş.
Yaylada,mezirede doğup batacak güneş.
Dağlanacak yürekler ağabey, abla, kardeş;
Ağıtlar yakar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Mahallesi ardından tutuşmuştur ATAKÖY.
Ana baba; yâr yaren vurulmuştur ATAKÖY.
Eceli üzerine kurulmuştur ATAKÖY;
Vadesi dolar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Horoz denildiğinde akla gelecektir o.
Selâm verildiğinde alıp gülecektir o.
Ziyaretçilerini duyup görecektir o;
Kabrinde yatar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Trafik canavarı “öl” demek size az bile.
Kimi düşürmüşsünüz bakın dünyada dile.
Yirmi beş Haziran’da koyulmadan menzile;
Cennete uçar dedik; Muhammet Yılmaz AYDIN.
Mehmet KABAOĞLU
29 HAZİRAN 2015