İnsanın farklı alanlarda meşguliyetleri edinmesi ve bıkmadan usanmadan içinde bulunduğu her imkanı değerlendirerek sürekli kendisini zenginleştirmesi gerektiğine inanırım.
Gençlik yıllarımda cami yanlarında, yaşlı kahvelerinde ve ev sohbetlerinde yaşlıların sohbetlerini zevkle dinledim. Onların hatıralarıyla bilmediğim bir geçmişe yolculuk yaptım. Öyle ki onların anlattığı yıllara “o çağda yaşasaydım” diyecek kadar özlem duydum. Bugün kişiliğimin inşasında o sohbetlerin derin tesiri olduğunu daha iyi anlıyorum. Tanıdığım her insandan bir şeyler öğrenmek isterim. Bu merakla örtüşecek şekilde 2000’li yılların başında yerel olarak gazetecilikle tanıştım. Apayrı bir dünya olan bu pencereden 20 yıldır gündemi takibi sürdürmeye çalışıyorum. Yine o sayede yakından tanıştığım fotoğraf makinesi ile Allah’ın lütfettiği güzellikleri kadrajlama merakım gelişti. Fotoğraf çekmeye başladım. Bunları ilk günden beri tüm insanlara açık olarak paylaşıyorum.
2008 yılı itibariyle sosyal medya mecrası ile tanıştık. Orayı tecrübe ettik, ediyor ve kullanıyoruz. Oradan da her gün olumlu-olumsuz bir çok şey öğreniyoruz. Kendimi meşgul edecek kadar bir enstrüman ile uğraşıyorum. Yaşadığım, gördüğüm, hatırladığım hadiseleri yazarak kaydetmeye, duygularımı zaman zaman şiire dökmeye gayret ediyor; edindiğim geçmişe ve güncele dair ilgi alanıma giren bilgi ve belgeleri arşivliyorum. İlginç hikayeleri olan insanları görüntü ve hikayeleriyle kaydediyor, gerektiğinde paylaşıyorum. Çağın ve teknolojinin getirdiği yeniliklere kendimi adapte etmeye çalışıyorum. Aslında bunları yoğun iş ortamının arasında bulduğum boşluklarda yapmaya gayret ediyorum. İnsanın farklı alanlarda meşguliyetleri edinerek kendisini zenginleştirmesi gerektiğine inanırım. 50 yaşıma merdiven dayadığım bu günlerde bu hususlardaki şevkim ise azalmadan, bilakis artarak devam ediyor. Keşke daha çok zamanım olsa da daha çok şeyle uğraşsam arzusundayım. Bundaki amacım hızla gelip geçmekte olduğumuz bu dünyaya gelip gittiğimizi hissettirecek nokta kabilinden bir işaret bırakmaktır. Şahsımdan örneklesem de bizim neslin kahır ekseriyeti böyledir. Ancak bununla birlikte farklı ilgi alanlarıyla meşgul olmanın olumlu yansımalarını hayatımda tecrübe ettim, ediyorum. Bütün bunları bir derdimi ifade etmek üzere yazıyorum.
Merak ve ilgi olmadan insan; insan gelişmeden toplum değişmez, gelişmez, ilerlemez. Daha iyi bir dünyada daha mutlu bir şekilde yaşamak istiyorsak iyi yönde değişmek, gelişmek, üretmek ve paylaşmak zorundayız. Yeni nesilleri -az bir kısmı dışında- hayatı kendi eksenlerinde yaşayan meraksız, heyecansız ve ilgisiz görüyorum. Ve buna insanlık adına üzülüyorum. Kendisine ekstra özellikler yüklemeyenlerin hayatta ve geleceğin dünyasında yer bulması zor görünüyor. Tabi bunu önce bir ihtiyaç olarak hissetmek lazım. Teknolojiyi kullanan değil teknoloji tarafından kullanılan nesiller yetişmemeli. Aksi halde ne aileler ne milli devletler ne de insanlığın felaha erişmesi hayaldir. Dünyanın nereye gittiğini kestirmek imkansız ama ümitvar olmak önce birbirini seven, yardımlaşan, paylaşan, kalbinde insan sevgisi taşıyan, doğayı ve hayvanları koruyan, hatıralarıyla bağ kuran, geçmişinden alacağı güçle geleceğini şekillendiren nesillerle mümkün…
Eskiler bir insanın kendi hayatını devam ettirebilecek asgari bilgilere sahip olmasına İlim-u hal bilgisi derlerdi. Bu her insan için zaruriyettir. Bir genç kendi ihtiyacını görecek kadar yemek yapabilmeli, tarım bilmeli, çivi çakacak kadar keser, çekiç tutmalı, tornavida vb el aletlerini kullanmalı, ufak tefek tamir işlerini öğrenmelidir.
Milyonlarca gencimiz üniversitelere girmek için yarışıyor. Bunlardan az bir kısmı üniversiteye girecek ve onlardan da az bir kısmı istediği sonucu alacak. Hayat üniversiteden ibaret değil. Bir üniversite okuyun ama çok farklı yönlerde kendinizi geliştirin derim gençlere.
Hayatı okumak, yaşamın okur-yazarı olmak.. Daha önemli.