Kara kış insanın elini ayağını bağlayınca ev daha bir sevimli oluyor. Hele sobası yanan sıcak bir evin varsa, sobanın üzerine koyduğun lahana çorbası ağır ağır kaynıyor, buharı da evin en ücra köşelerini dolaşıyorsa, fırında mısır ekmeği pişiyor, yeni mayalanmış yoğurt tutmak üzereyse, otur artık pencereden kar’ın aheste aheste süzülüşünü seyret.
Eskiden köylerde yoğun olarak yaşadığımız bu görüntüler günümüzde hayali kurulan nostaljik bir kompozisyon oldu. Dedenin ninenin ocak başında oturduğu, ninelerin birbirini takip eden dört şişle yün çorabı dokuduğu, dedelerin ocak başı sohbetiyle aileyi kucakladığı, evlat ve gelinlerin günlük işlerle uğraşılarına ara vererek eve toplandığı bir ortamda gününü geçiren çocuk var mıdır şimdi?
Kar yağdı mı feli soyulur, yayık vurulur, kar çok değilse değirmene gidilir, evde fındıklar kırılıp kabuklarından ayrılır, fasulyeler ayıklanır, mısırlar ufatılır, makarna kesilir, Yasin okunur, kazak dokunur, kazan yapılırdı eskiden. İçeride görülebilecek işler için fırsat, yorulan bedenler için istirahat fırsatıydı kar…
Şimdi 90’ına merdiven dayamış anneannem Güllü Hanım gençliğinde çok çalışkan, deyim yerindeyse ateş gibi bir kadındı. Sabah namazı ile başlayan koşturmacası akşam ezanı okunup eve girmesiyle son bulur, akşam yatsı arasını ise oturduğu yerde yatsıyı beklerken uyuklayarak geçerdi. Her gün aynı araziye gider, altından girer üstünden çıkar ve her gün yapacak bir iş bulurdu. Kendisini evin dışına atmadığı bir gün olmazdı.
Çocukluğumda bir kış günü anneannemdeyim. O zaman da bayağı bir kar var. Bir hafta süreyle her gün yağmış ve yağmaya da devam ediyor. Anneannem içeride yapılabilecek bütün işleri tamamlamış: Fasulyeler tanelerine ayıklanmış, fındıklar kırılmış, mısırlar ufatılmış, yün çoraplar dokunmuş, yataklar dövülmüş… ama kar yağmaya devam ediyor. Bu atmosferde geçen bir haftanın ardından anneannemi pencereden dışarı doğru bakarken ellerini göğsüne vurup oflayıp puflayarak buldum. “Hayırdır anneanne ne oldu neden bunalıyorsun?” deyince:
-E uşağum habu hava açsa bir daha. Patladum içerde. Gideceğum fundukluğa, ormana, tarlaya…
Boğaldum La ilahe illallah!
Kar, hayatın koşturması arasında kendine dinlenme imkanı tanımayan kuluna Allah tarafından ikram edilen bir nefestir…
Muhabbetle.