ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
33,9762
EURO
37,6709
ALTIN
2.725,36
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Sözde Soykırım Sonrası

1959 yılında Trabzon-Çaykara-Maraşlı köyünde doğdu. İlk ve ortaokulu, Rize- Güneysu ilçesinde, Lise öğrenimine Çaykara’ da başladı ve Sürmene lisesinde tamamladı. Anadolu Üniversitesinde İktisat ve Ekonomi bölümünü bitirdi. 1980 yılında Sağlık Bakanlığı’nda kamu görevine başladı. Çeşitli bakanlıklarda idarecilik, danışmanlık ve müşavirlik görevleri üstlendi. Halen kamu görevine müşavir olarak devam etmektedir. Türk Musikisi alanında çeşitli araştırmaları ve besteleri bulunmaktadır. Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) üyesidir. Ud ve ses icra sanatçısıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
01.05.2021 17:04
A+
A-

Türkiye artık en Stratejik en ciddi ve en mahrem meselelerini özgürce konuşabilen bir ülke.

Vatanseverlerde konuşuyor hainlerde!

Öyle kenarda köşede değil.

Ulu orta resmi açıklamalarda bulunuyorlar.

CHP’nin Atatürk’ten hoşlanmayan güruhu!

HDP ve bir kısım Akademisyen.

Bu durum Biden’in sözde “Soykırım” açıklamasından daha vahim.

İç birliğini sağlayamayan Türkiye eriştiği bugünkü seviyeyi asla koruyamaz!

Evet!

Karşımızda sözde soykırımı yasalaştırmış otuz bir ülke var.

Bu yönde düşünüp de yasalaştırmayanlar hariç.

On bin km uzaktan Osmanlı Devletinin insani amaçlarla göç ettirmek zorunda kaldığı iç meselesini yüz yıl sonra vatandaşlarına seçim vaadi olarak kullanan zavallı Amerika’nın zavallı başkanı Biden…

İçeride kullanılmaya açık maşalara karşı da artık Türk Devletinin bir tavır ortaya koyması gerek.

Ülkenin Stratejik can alıcı meseleleri üzerinden milletin âlî menfaatlerine muhalefet eden HDP ile iş tutan partilerde var.

HDP ile iş tutmak onlara oy da kazandırmaz.

O zaman amaç ne?

Şuursuzluk mu?

Ülkeyi mi parçalamak istiyorlar?

HDP’nin sözde soykırıma dair açıklamaları Uluslararası alanda hukuki belge konumunda.

Ülkemizde siyasi omurgasızlığın tavan yaptığı bu günlerde partiler arasında sağlanan HDP hariç TBMM deklarasyon birliğinin zoraki olduğu da vatandaş tarafından bilinmektedir.

Bu durum yüksek demokrasilerdeki fikir özgürlüğü ile açıklanmaya çalışılıyor.

Türkiye, yüksek demokrasi estetiği uğruna ülkesini ameliyat masasına yatıran millet konumunda?

Cumhuriyetimiz var.

Devlet olmayı başarabildik mi?

Devlet olmayı başaranların toplum hafızası olur.

Bizde var mı?

Anayasamızı konsensüs ile yapabildik mi?

Aydınlarımız kavramlara yeni manalar yükleyip açıklamalar yapmakta ulaşacakları ideolojik hedefleri için meseleyi eğip bükmekteler.

Lâiklik bu kavramlardan biri.

Gerçek manasından saptırılmış.

Hiçbir aydının lâiklik açıklaması birbirini tutmuyor.

Bir elbise dikilmiş herkese giyeceksin bunu diyorlar.

Elbisenin kolları bana kısa geldi dedin mi kavga çıkıyor.

Giyeceksin?

Nutukta öyle yazıyor.

Türkiye neden İncirlik üssünü kapatmıyor?

Natodan çık?

Demirel şöyle… Ecevit böyle… yapmıştı.

Sizde yapın?

Yok canım… Türk Ulusuna yakışan bir cevap verilmedi(!)

Beyler, üzerinde oturduğumuz kenef değil devlet!

İster iktidar, ister muhalefet kim olursa olsun açıklama yaparken millete dair istiklâl ve istikbâli düşünmek zorunda.

Fırsatçı, ama ve fakatçı açıklama yapanları milletin feraseti görmektedir.

Türkiye  üye olmakla egemenliğini  Nato’ya devretmemiştir.

Nato  ülkeleri  Amerika çıkarlarına hizmet için değil, üye 30 egemen ülke hükümetlerinin konsensüsü ile alınan kararların oy birliği ile icraya konulduğu bir pakttır.

Nato’nun nasıl işlediğini bilmeyen uzman olmayan uzmanlar uzun uzadıya uzmanlık yapmaktalar.

Nato Amerika’nın arka bahçesi değildir.

Sözde soykırım açıklaması ile ilgili dost düşman dünya devletleri Sayın Cumhurbaşkanının yapacağı açıklamaya kilitlenmiş.

Dostları üzmeyen düşmanları sevindirmeyen bir açıklama yapıldı.

Bu diplomasidir.

Diplomasi arkasındaki güçle yürür.

Ne kadar zıplayabileceğini, suyun altında ne kadar kalabileceğini iyi hesaplaman gerek.

Türkiye’nin diplomaside ve sahada edindiği stratejik kazanımları durdurmak isteyen Amerika ve şürekâsı devletler  üst düzeyde Türkiye aleyhtarlığını faaliyete geçirmiştir.

Haziran 14’de Nota zirvesinde yapılacak Biden-Erdoğan görüşmesinde birlikte yola devam kararı alınırsa sorunlar yumağı haline gelmiş Türk-Amerika ilişkileri masaya yatırılacaktır.

Amerika’nın Biden’la vermiş olduğu siyasi hükümlerin bilimsel ve tarihsel hiçbir değeri yoktur.

Soykırım açıklaması hukuksal açıdan önemlidir ve Türkiye için problemdir.

ABD’nin 1934’de Türkiye’ye kabul ettirdiği 33 Ermeni’nin tazminat talebi olan bir milyon üç yüz bin dolarlık tazminat 13 yıl taksitle ödenmişti.

Çankaya köşkünün ve İncirlik üssünün Ermeni vatandaşlara ait tapulu arazi olduğu ve bu yönde davaların gündeme geldiği bilinmektedir.

Şimdiden yerli ve yabancı uzmanlarla gerekli hazırlıklara başlanmalı muhtemel tazminat ve toprak taleplerine karşı hazırlıklar tamamlanmalıdır.

Türkiye’nin vereceği hukuksal mücadele için dünya mahkemelerine yansımış Srebrenitsa,  Almanlar tarafından gerçekleştirilen Herero ve Nama soykırımlarının da incelenerek mahkemelerin ne gibi ve nasıl kararlar verdiği  incelenmelidir.

ABD Federal Hükümetinin Biden’la yaptığı Sözde soykırım açıklaması Ermeni Diasporasının siyasi olarak etkin olduğu eyaletlerde mahkemeler üzerinde etkisini artıracağı ve Türkiye aleyhinde alınacak siyasi kararların mahkeme kararlarına da yansıyabileceği olası gözükmektedir.

Var olan S-400, F-35, PKK, Fetö ve diğer saha problemlerinin tek taraflı baskı ya da tek taraflı ödünle çözülemeyeceği ancak iki tarafın konsensüsü ile çözülebileceği  aşikârdır.

1948 soykırım sözleşmesinin geriye işlemeyeceği Uluslararası Adalet Divanı Hükmü olsa da Dünyanın kahır ekseriyetinin siyaseten karşımızda olduğu mezkür meseleye dair geriye işleyecek düzenlemelerle karşı karşıya kalabileceğimiz muhtemel gözükmektedir.

Bu meyanda, “İsviçre Doğu PERİNÇEK” davası ile Türkiye önemli bir hukuksal zemin elde etmiştir.

Soykırım suçunun isnat edilebilmesi ancak Uluslararası bir mahkeme kararı ile mümkündür.

1915 hukukunda soykırım diye bir suç yoktur.

Biden önce atıp sonra nişan almaya çalışmaktadır.

İçeriden ve dışarıdan Türkiye’ye yüzleşme ve arınma merceğinden bakma güzellemesi önerenler, Müslümanlara yapılan ve halen devam eden onca soykırımı bir kez olsun kınadınız mı?

Saygılarımla.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.