Masum görünümlü, yaşının üzerinde bir olgunluğa sahip kökleri sağlam bir genç Yusuf.
Erdoğdu Lisesi ile yaşadığı Liselerarası Dünya Şampiyonluğundan sonra yıldızı her geçen gün parlayan, önce Ziraat Türkiye Kupası maçlarında denenen, ardından yavaş yavaş lig maçlarına ısındırılan ve bu gün geldiği nokta itibariyle kendisinden çok şey beklenen genç bir futbolcu Yusuf.
Daha 19 yaşında. Yaşıtlarının hayalini kurduğu bir dünyanın tam ortasında. Futbolla uzaktan yakından ilgilenen herkes kendisini dört gözle takip ediyor. Büyük bir şöhrete kavuştu. Herkes ondan bahsediyor. Gazetelerin spor sayfalarında tam boy fotoğrafları çıkıyor, televizyonların anlı şanlı spor yorumcuları onu yere göğe sığdıramıyor. Biri İbrahimoviç’e diğeri Messi’ye öteki bir başka şöhretli futbolcuya benzetiyor Yusuf’u..
Yusuf Çaykara’nın güneye bakan güneşli bir köyünden Taşlıgedik’ten çıkmış orta halli bir ailenin çocuğu. Yani zor şartların içinden geçmiş bir ailede yeterli terbiyeyi aldığından hiç kuşkumuz yok. Zaten tüm övgülere rağmen bu güne kadar hiçbir şımarma belirtisi göstermemesi de bunu gösteriyor bize. Ancak bu yaşta bir gencin üzerine biraz fazla gidildiğini düşünüyorum. Trabzonspor’un bütün yükünü omuzlarına bırakmak isteyenler var. Kuşkusuz Trabzonspor için ve gelecekte milli takım için büyük bir kazanç, önemli bir futbolcu olacaktır. Ama bu günden kaldıramayacağı bir yükü omuzlarına bırakmak Yusuf’a haksızlıktır gibi geliyor bana.
Yusuf Yazıcı önemli yetenekleri olan, güzel ahlak sahibi bir futbolcu olarak her geçen gün yükselen bir grafik sergiliyor. Gelin onu hep birlikte kırmadan dökmeden daha yukarılara taşıyalım. Onu destekleyelim. Hata hakkı tanıyalım. Tanıyalım ki daha da gelişsin. Ona bu işi bilenler doğru rehberlik etsin.
Şeytan kulağına diyerek tarihte hatırladığım bazı örnekleri hatıra getirmek isterim. Bir zamanlar Aydınspor’da bir Hayrettin vardı. Bir anda allandı pullandı, geleceğin yıldızı dendi, manşetlere çıktı. Avrupa adayı olarak gösterildi. Sonra kayboldu gitti. Sonra bir Tarık vardı Gençlerbirliği’nde. Tozu dumana katıyordu. Olaylı bir şekilde Fenebahçe’ye transfer oldu. O da kayboldu gitti. Ve Salih vardı Fenerbahçe’de. Yok beyin dediler, maestro dediler, Roma’ya gönderdiler, geri getirdiler, şimdi ne yaptığını bilen yok. Bizden bir örnek Yusuf Erdoğan. 1461 Trabzon’da iken yerlere göklere sığdırılamadı. Büyük futbolcu adayı olarak gösterildi. Kafası bulandırıldı, sürekli transfer söylentileri çıkarıldı. Netice itibariyle vasat bir futbolcu oldu.
Evet Yusuf Yazıcı bizim evladımız. Şu anda çok güzel bir yolda. Evet çok yetenekli. Evet çok ahlaklı. O halde Yusuf’u gözümüz gibi koruyalım. Yusuf’a destek olalım. Ailesine destek olalım. Bu cevher bize Trabzonspor’a hizmet etsin. Kendi de kazansın şehir de. Onu övmek, onu yüceltmek pahasına Yusuf’a zarar vermeyelim. Yusuf’u harcamayalım.
Yusuf’u kuyuya atmayalım.