Size 60’lı yılların Çaykara’sında bir köyde yaşanmış film gibi bir aşk öyküsü anlatayım…
Kamil genç ve yakışıklı bir delikanlıydı. Köyün güzel kızı Ayşe’ye vurulmuştu. Tabi Ayşe de ona. Birbirlerini çok sevmişlerdi. Hayatı paylaşacak kadar… Kamil konuyu annesine açmış ama annesinden beklenmedik bir tepki almıştı.
-Olmaz, o kız bu eve gelemez.
-Niye ana?
-Gelemez işte o kadar!
Kamil şaşkındır. Ama annesini zaman içinde ikna edeceğini düşünmektedir. Ayşe’sini sevmeye, onunla hayata dair hayaller kurmaya devam eder. Ayşe’nin ailesi de Kamil’in annesinin bu olumsuz tutumunu haber almıştır. Bu nedenle mutsuz olacağını düşünerek onlar da Ayşe’nin Kamil ile olan sevdasına soğuk bakmaktadır. Kamil ile Ayşe ailelerin bu olumsuz yaklaşımlarına rağmen bir gün kaçarak hayallerini gerçekleştirirler.
Kamil’in annesinin Ayşe’ye olumsuz yaklaşmasının arkasındaki esas neden Kamil’e almayı düşündüğü başka bir kız olmasıdır. Dominant bir kadın olan Kamil’in annesi bu evliliği içine sindiremez. Ayşe ile aynı çatı altında yaşamaktadırlar. Ama deyim yerindeyse Ayşe’ye hayatı zehir etmekte kararlıdır. Evdeki kaynana baskısını kaldıramayan Ayşe hasta düşer. Hastalığın etkisiyle her geçen gün zayıflamaktadır. Doktorlar dönemin vebası verem hastalığına yakalandığını söylerler. Hastalık huzursuz ortamın etkisiyle bir süre sonra Kamil’e de bulaşır. Kaynananın olumsuz, yıpratıcı yaklaşımı yanında tezahür eden verem hastalığı çifti ayırmak için iyi(!) bir gerekçe olmuştur. Kamil ile Ayşe hiç istemeyerek ayrılırlar.
Ayşe evi terk eder, babasının evine döner. Babasının evinde hastalığı ilerler. Bu arada Ayşe’nin gitmesiyle Kamil’in annesi aklındaki gelin adayını hemen eve getirir, Kamil istemese de ona eş yapar. Kamil annesinin bu dayatmasını kabul etmez. “Asla onunla eş olmam, yatağına gitmem” diyerek tepki koyar. Çaykara’dan uzaklaşıp Maçka’daki köylülerinin yanına yerleşecektir. Ertesi gün Çaykara’dan kalkacak tek arabaya yetişmek için saatini kurar ve yatar. Yeni eş Kamil gitmesin diye gece saatin ayarını bozar. Sabah arabayı kaçıran Kamil bir akşam daha evde kalmak durumunda kalır ama yeni eşe yar olmaz. Bu defa ertesi gün köyden ayrılır. Maçka’ya gider. Burada Ayşe’ye olan özleminin etkisiyle hastalığı derinleşir. Verem tedavisi için Trabzon’da Çamlık Göğüs Hastalıkları Hastanesine yatırılır. Aynı dönemde hastalığı ilerleyen Ayşe de bu hastaneye verem tedavisi için yatırılmıştır. Fakat birbirlerinden haberleri yoktur. Farklı katlarda yatmaktadırlar. Tedavi sırasında hem Ayşe hem Kamil hikayelerini, başlarından geçenleri kendi hemşirelerine anlatırlar. Hemşireler de ilginç buldukları bu hikayeyi hemşire odasında birbirleriyle paylaşırlar. Bunun üzerine hemşireler hikayeden Kamil ile Ayşe’nin tedavi etmekte oldukları hastalar olduklarını anlarlar. Kamil ve Ayşe’yi durumdan haberdar ederler. Büyük aşk burada körüklenir.
Kamil ile Ayşe hastane içinde hemşireler aracılığıyla mektuplaşır sonra da görüşürler. Fakat özellikle Kamil’in annesinin yaklaşımı nedeniyle tedavi sonrası bir daha denemeye cesaret edemezler. Ayşe’nin ailesi Ayşe’yi yaşanan olayların da etkisiyle tedavi sonrası daha önce köyden Adapazarı’na gitmiş bir gençle evlendirirler. Böylece Ayşe köyden uzaklaşır artık. Burada yeni eşinden çocukları olur. Kamil ise bir daha toparlanamaz. Verem hastalığı her geçen gün Kamil’i eritir. Nihayet Kamil 30’lu yaşlara varmadan vefat eder. Ayşe’nin eşi köydeki cenazeyi öğrenmiş köy hasreti çekmekte olan Ayşe’ye haber vermektedir. Ayşe o sırada kucağında küçük çocuğunu emzirmektedir.
-Ayşe bu gün köyde birisi ölmüş…
-Yaaa! Kimmiş?
-Çok genç birisiymiş, … oğullarından adı da Kamil’ diye birisi olduğunu söylediler…
Ayşe’nin tüm vücudu uyuşur, dermanı kesilir, benzi solar ve emzirmekte olduğu çocuğu kucağından düşer…
Ayşe de bundan sonra çok uzun yaşamaz. Daha çocukları küçükken o da vefat eder.
Kamil ile Ayşe’nin sevdası da mütevazi ama acı bir hatıra olarak kalır geride…
cahil insanlar..