Dokuz yıl evveldi ağlarken gördüm;
Hanesinde Hasan KABAOĞLU’NU.
Üzerime geldi sarıldım, öptüm;
Taziyede Hasan KABAOĞLU’NU.
Ansızın solmuştu evinin gülü;
Tepeden tırnağa değişti rolü.
Selâmlaşanları buldu hüzünlü;
Yöresinde Hasan KABAOĞLU’NU.
Onsuz meziresi, yaylası viran;
Kapısı önünde olmaz oturan.
Düşer günden güne arayan soran;
Muhitinde Hasan KABAOĞLU’NU.
İzleri bulunur Dağda, bayırda;
Koyun otlattığı kırda, çayırda.
Anın kalıp, demir, beton duvarda;
Temellerde Hasan KABAOĞLU’NU.
Aklınıza gelsin olduğunda sis;
Araç kullanmaktan geçince bahis.
Tereddütsüz yordu konulan teşhis;
Tedavide Hasan KABAOĞLU’NU.
Bayramda şenlikte beklenmez artık;
Astına üstüne seslenmez artık.
Sanmayın sevinmez, gücenmez artık;
Âleminde Hasan KABAOĞLU’NU.
Bir acı yemeye razıyım dedi;
İki civanını masaya serdi.
AKYÜZ kardeşler çok misafir etti;
Evlerinde Hasan KABAOĞLU’NU.
Müthişti hayatla verdiği savaş;
Dış memleketlerde kovaladı aş.
Su için görüldü; kaldırırken taş;
İlçesinde Hasan KABAOĞLU’NU.
Ne varsa bıraktı dünyaya dair;
Yemek içmek kilo, lisan vesair.
Baktı sekiz yürek titredi tir tir;
Döneminde Hasan KABAOĞLU’NU.
Beklenmedik hızla geldi akıbet;
Yavaşladı nabız, çıktı hararet.
Peygamberimizle hep beraber et;
Cennetinde Hasan KABAOĞLU’NU.
Yetmişbeşte iken alındı ruhu;
Yüzüne dikildi gözlerin çoğu.
Bırakmadı el kol, dil tutukluğu;
Seferinde Hasan KABAOĞLU’NU.
Oniki Nisan’da bozuldu bahçe;
Ziyarete açık istenildikçe.
Yaşar gece gündüz hayal ettikçe;
Taşören’de Hasan KABAOĞLU’NU.
Mehmet KABAOĞLU
13 NİSAN 2015