ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
34,2398
EURO
37,6309
ALTIN
2.920,13
BIST
9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

Muş’taki Çaykaralılar ya da Çaykara kökenli Muşlular

Tarihçi, Akademisyen, Prof. Dr.https://www.caykaragazetesi.com/taninmis-kisiler/hikmet-oksuz-15614/
17.03.2019 17:19
A+
A-

Muş/Malazgirt…

948 yıl önce dünya tarihini derinden etkilemiş olan hadisenin meydana geldiği yer.

Oğuz Türklerine Anadolu kapılarının açıldığı bu zaferi en etkili dizelerle anlatan şair Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’dur. Gelin hep birlikte şairin kelimelere ne tür anlamlar yüklediğine bir bakalım:

“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma

Gün doğmadan evvel İklim-i Rum’a

Bozkurtlar ordusu geçti hücuma

Yeni bir şevk ile gürledi gökler

Ya Allah…Bismillah…Allahu Ekber

Önde yalınkılıç Türkmen Başbuğu

Ardında Oğuz’un elli bin tuğu

Andırır Altay’dan kopan bir çığı

Budur, Peygamberin övdüğü Türkler…

Ya Allah…Bismillah…Allahu Ekber”

Doğu Anadolu, Türklerin ilk tutundukları, siyasî teşekküllerini meydana getirdikleri yer. Göğe yükselen Ahlat’taki mezar taşları bu coğrafyadaki tapu senetlerimizdir. Buradan Anadolu coğrafyasının muhtelif yerlerine göçler olduğu gibi, buraya da başka yerlerden, değişik zamanlarda kitlesel göçler olmuştur.

20. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanılan askerî ve siyasî hadiselerin bir sonucu olarak bugünkü Türkiye sınırlarından dışarıya doğru Ermeni ve Rum göçü olurken; dışardan içeriye doğru, Kafkasya ve Balkanlardan da Müslüman göçü olmuştur. Bu demografik hareketlilik Anadolu coğrafyasınıMüslümanlardan mürekkep türdeş bir nüfus yapılanmasına sokmuştur.

Erken Cumhuriyet döneminde nüfusun yoğun olduğu yerlerden az olduğu yerlere doğru devlet eliyle iskân yapıldığı bilinen bir gerçekliktir. Bu, hem tarıma dayalı bir ekonominin canlılık kazanması, hem de halkın refah seviyesini yükseltmek için elzem bir durumdu.

Bu tedbirlerden en köklü olanı 11 Haziran 1945’te çıkartılan “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu”dur. Bu kanun, sadece sosyal ve ekonomik yönden değil, aynı zamanda siyasî yönden de Türkiye’de köklü değişikliklere yol açmıştır. Bunların başında da 1946’da çok partili düzene geçiş yer alır.

Bizim konumuz, genelde bu kanunun sosyal ve ekonomik boyutu olup; özelde bunun Çaykara insanı üzerinde nasıl bir etki yarattığı ile ilgilidir.

1923’te Cumhuriyet ile birlikte idari yönden yeniden yapılanan Türkiye’de İstanbul’dan sonra kilometrekareye en fazla insanın düştüğü il Trabzon idi. Gerek arazi darlığı, gerekse doğal afetler (sel, heyelan vb.) nedeniyle toprağını kaybeden insanlar Türkiye’nin çeşitli yerlerine göç ettirilmiştir. Cumhuriyet döneminde Trabzon’un en fazla göç veren ilçelerinin başında Çaykara yer alır. Çaykara’dan dışarıya yapılan göçlerden birisi de 1950’lerin başında Muş’a doğru olanıdır.

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çerçevesinde Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane ve Erzurum’dan 1000 hane Muş’a yerleştirilmiştir.

Geniş ovalara sahip olan bu ilimiz 1950’lerde çok az bir nüfusa sahipti. Bundan dolayı verimli araziler ekilip biçilemiyor, beklenen tarımsal kalkınma gerçekleşemiyordu. Ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz’deki illerden göç edeninsanlar sayesinde burada ciddi bir üretim artışı meydana gelmiştir. Tarım ve hayvancılık il ekonomisinin can damarı olmuştur.

1950’lerde Akçaabat, Araklı, Arsin, Of, Sürmene ve Çaykara’dan Muş’a göç olmuştur. Bunların dışında Artvin’den göç edenler olmuştur. Bulanık ilçesinde Şavşat isimli bir de mahalle bulunmaktadır. Çaykara’dan göç edenler daha çok Muş’un merkezine bağlı köylere iskân edilmiştir. Karaağaç Köyü ve Tekyol Köyü bunların başında gelmektedir. Of’tan göç edenler ise Bağlar (Çiriş) Köyü’ne yerleştirilmiştir.

Muş’un değişik yerlerine iskân edilen ailelere 50’şer dönüm arazi dağıtılmıştır. İlk yıllarda insanlar, bölgenin geleneksel meskenleri olan toprak damlı, duvarları kerpiç ve tuvaletleri dışarda olan evlere alışmakta zorlanmışlardı. Karadeniz Bölgesi’nin zor arazi şartlarından gelen bu insanlar, mücadeleci yapılarıyla zorluklara direnmişler ve kısa sürede zenginleşme sürecini başarmışlardır. Kendilerine kiremit çatılı evler yapmaya başladılar. Su şebekesinin bulunduğu ve tuvaletlerin içeriye alındığı meskenler kısa sürede yerli halk tarafından da örnek alınarak benimsenmeye başladı.

Çaykara’dan göç eden insanlar ağırlıklı olarak Arpaözü, Karaçam ve Yeşilalan köylerinden idi. Önceleri merkeze bağlı Karaağaç Köyü’ne yerleşmişlerdi. Zenginleşme sürecine bağlı olarak şehir merkezine inmeye başlayan bu insanlar, Muş’ta fırıncılık, nalburluk, gıda toptancılığı, zahire tüccarlığı, konfeksiyonculuk ve otelcilik sektörlerine girerek başarılı oldular. Zaman içerisinde yerli halkla kaynaşma meydana gelmiş ve kız alışverişi başlamıştır. Girişimcilikleri ve güven veren tutumlarıyla Çaykaralılar, Muş’un yerlileriyle uzun yıllar uyum içerisinde yaşamışlardır.

1980 sonrasında başlayan terör hareketi kırsal kesimdeki Karadenizlileri başlangıçta şehir merkezine itmiştir. Ardından, özellikle 1995 sonrasında İstanbul, Ankara ve Bursa gibi büyük şehirlere doğru göç etmelerine sebebiyet vermiştir. Bugün hâlâ Muş merkezde ve Bulanık ilçesinde yerleşik durumda olan Karadenizliler vardır.

Büyük şehirlere göç eden insanlar, Ahmet Kutsi Tecer’in ifadesiyle:

“Orda bir köy var, uzakta,

O köy bizim köyümüzdür.

Gezmesek de, tozmasak da

O köy bizim köyümüzdür.”

diyerek yaz aylarında Muş’a dönmektedir.

Çaykara insanı adeta göç olgusuyla özdeşleşmiştir. Göç, onun için kaderdir. Kaderin içerisinde talih de saklıdır, talihsizlik de.

1929 sel felaketi sonrası Maçka, Bayburt ve Erzincan’ın Çayırlı ve Tercan ilçelerine göç edilmiştir. 1959 sel felaketinin ardından Ulucami’den 185, Şahinkaya’dan 179 ve Kabataş’tan44 olmak üzere toplam 408 hane Hatay’ın Kırıkhan ilçesine yerleştirilmiştir. Aynı tarihlerde Van’ın Özalp ilçesine ağırlığı Baltacılı, Yeşilalan ve Uzungöl’den olmak üzere 160 hane gitmiştir. Dönerdere Köyü’ne 85, Emek Köyü’ne de 75 hane iskân edilmiştir. 1973 yılında da Şahinkaya Köyü’nden 61 hane Gökçeada’ya yerleştirilmiştir.

Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine Türkiye’nin dört bir yanına yerleştirilen Çaykara insanı, adeta ülkemizin “sosyal sigortası” durumundadır. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye genelinde illerde muhtelif oranlarda 75.000 Çaykaralı yaşamaktadır. Bu rakam bize bir sportif söylem olarak ortaya çıkmış olsa da, sosyolojik arka planı bulunan “Bize Her Yer Trabzon” sözlerinin “Bize Her Yer Çaykara” olarak değiştirilebileceği cesaretini vermektedir.

Yüce dağları aşıp Muş Ovası’na inen, orada iş kurup yücelen, ekmeğini kazandığı yerden köklerinin bulunduğu yeri, Çaykara’yı unutmayan insanlara selam olsun.

Bugün Muş’ta ya da Kars’ta iyi bir otele gittiğinizde resepsiyon görevlisine sahibinin nereli olduğunu sorduğunuzda alacağınız cevap; etnik manada değil, folklorik olarak “Laz” olacaktır. Biraz daha zorlarsanız cevap,“Çaykaralıdır” şekline dönüşebilir.

Şüpheniz olmasın!

Prof. Dr. Hikmet Öksüz

Karadeniz Teknik Üniversitesi

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

  1. Muhammed Hanefî ikinci dedi ki:

    Bende Çaykara şinekliyim yeni adı Ataköy molasani oğullarından benim dedem ve iki kardeşi 1920 li yıllarda Sakarya ya göç etmiş sanırım o dönemde heyelan olmuş hala oralarda topraklarımız var 2016 temmuzunda gittim bizim hanemizi bilen amcam gösterdi orman içinde kalmış buda benim bilgim

  2. Mustafa Efendioğlu dedi ki:

    Sayın Hocam Iyi ki varsınız yazılarınızı özlüyoruz bilmediğimiz gerçekleri öğreniyoruz