ÇaykaraDernekpazarıÇaykara KöyleriÇaykara Köyleri HaritasıÇaykara NeredeUzungölÇaykara nedirWhatsApp Link Oluşturma
DOLAR
36,0440
EURO
37,3879
ALTIN
3.355,03
BIST
9.882,79
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
reklam

İki gönül dostu daha yok artık!

01.10.2018 22:42
A+
A-

Cep telefonumdaki kayıtlı numaralara şöyle bir göz gezdirdim. Bayağı uzun bir liste karşıma çıktı. Uzun zamandır aramadığım veya aranmadığım isimlere baktım bunların 12 tanesi son üç dört yıl içinde vefat eden çok sevdiğim gönül dostlarım, yakın arkadaşlarım, tanıdıklarımdı. Yakınlarının samimiyetine inanarak bu numaraların bir kısmına döndüm. Karşıma kiminin eşi, kiminin çocukları, kiminin çok yakını çıktı. Kısa bir hal hatır ve hüzünlü bir an yaşadım. Belli ki bu hatıra telefonlar varisler tarafından aktif tutuluyor. Hatıraları yaşatılıyor.
Yaz tatilinde yoğunlaşan düğünler ve onlarla iç içe geçmiş cenazelerimiz bu yaz çok fazlaydı. Bir tarafta hüzün diğer tarafta sevinç yaşanırken, maddi kaygılarımızın yoğunlukta olduğu sanal dünyanın farkında olabilmek, zor olsa gerek!

Cenazelere katılmayı önemsiyoruz. Ölen kişiye son görevlerimizi yapıyoruz güzel de, ölen kişiyi sağlığında ne derece önemsiyoruz? Allah’ın selamını vermekten, hal hatır sormaktan imtina edenlerin halini hatırını sormadıkları kişilerin cenazesine katılmaları veya çiçek göndermeleri ne derece samimi olabilir?

Cenazelerdeki kalabalıklar uzun zaman görüşemeyenlerin hasret giderdiği, adeta resepsiyondaki ikili üçlü gurupların ayaküstü sohbetlerine dönüşüyor. İmamın ısrarlı uyarılarıyla namaz kılma durumuna gelebiliyoruz. Konuşmak bir ihtiyaç ancak, bunun dozunu ve zamanını iyi ayarlamak lazım.

“Her nefis ölümü tadacaktır” ayetine inanıyoruz. “Her ölüm erkendir” deriz. Bazı ölümler beklenir, bazıları ansızın gelir, bazıları zamansız, bazıları da beklenmedik gelir. Geçen ay kaybettiğimiz iki yakın köylüm, çocukluk arkadaşlarım, aile dostlarım Aydın Murutoğlu(Muhammet Hoca) ve Mehmet Kazancı’nın ölümleri bizim için zamansız ve beklenmedik oldu.

Muhammet Hoca, biraderim Kemal Ataman’ın hafızlık ve çocukluk arkadaşı. Ölümünü kendisine ilettiğimde verdiği tepki halâ kulaklarımdadır. Kendini iyi yetiştirdi. Dinlediğinizde işte bize bu dönemde böyle din adamı lazım diyebileceğiniz bir kişilikti. Gülen yüzünü ve saygılı halini karşılaştığı en sıkıntılı durumlarda bile korurdu. Sıkıntılı ve kızgın halini davranışlarından, konuşmalarından değil, gözlerindeki kızarıklıktan anlardınız. İyilik timsali bir insandı…

Mehmet Bey, aynı dönem çocukluk ve okul arkadaşım. Ben Horasan Lisesinde çalışırken kendisi Atatürk üniversitesinde öğrenci idi. Ayrıca ticaretle uğraşıyordu. Hafta sonu Erzurum’daki evi buluşma yerimizdi. Tüm hemşehrilerine kapısı açıktı. Hafta sonu kitabevleri ilk duraktı. Yayınları izler, yeni çıkan kitapları takip eder, akşama muhakkak üç beş kitapla eve dönerdi. Biz de ister istemez bu alışkanlığı kazandık. Biz sohbetlerde köyden, imecelerden, çocukluk hatıralarından, yaylalardan bahsetmek isterken, Mehmet Bey, işi dönüp dolaşıp, memleket meselelerine, kültürel ve siyasi konulara getirir, ülke sorunlarını kendi sorunlarının üstünde görürdü. Kendini iyi yetişirdi. İyi bir entelektüel ve fikir adamıydı. Son dönem yazdığım yazıları takip ediyordu. Beğenerek beni teşvik ediyordu. Bazen de yazıdaki imla hataları ve cümle yanlışlarını özelden bana yazıyordu. Son dönemdeki önemli sohbetlerimizden biri de köyde aynı ustaya yaptırdığımız evlerimizin durumuyla ilgiliydi. Çok mutluydu, evin iç dizaynı ile çok fikirleri vardı. Nasip olmadı. Ne diyebiliriz ki!

Şunun farkındayım. Alanlarında yetişmiş iki değeri kaybettik. İnsanların güzelliğini ve değerini sağlıklarında anlıyamıyoruz. Her ikisi de bulundukları mevkilerin çok üzerinde bir yerde olmalıydılar. “Ağaç yıkılmayınca yeri belli etmezmiş” evet iki ağaç yıkılmış yerleri çok açık bir şekilde boş kalmış, hele bu ağaçlar gönül bahçenizden yıkılmışsa, gönlünüzde derin bir yara da bırakmıştır.

Evet, derin bir yara!!! Mekanları cennet olsun!
01 Ekim 2018/Trabzon

İki gönül dostu daha yok artık! 1

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar
× YASAL UYARI ! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

  1. Hasret UYGUN dedi ki:

    Degerli agabeyim Mehmet Kazanci ve cok kiymetli dostum Aydin Hoca ya Allah tan rahmet diliyorum. Hic yakistiramadiydim ancak bir de bakmisiz ki artik bu dunyada onlarsiz kaldik. Bu yil ki yayla tatilimde ikisiylede derin derin sohbet etme imkanim olmustu. Kesinlikle dolu dolu insanlar, ornek alinasi sahsiyetler idiler. Aydin hocanin ihlas ve samimiyeti Mehmet Agabeyin bilgeligi hep ornek aldigim hasletleriydi. Yildiz kaydi desek yeridir ikisi icinde. Gonullerimize gokten meteor dusmus gibi yara aldik.
    Allah mekanlarini cennet etsin.
    Onlarin sahidiyim. Unutulan unutulmayan butun haklarim onlara analarinin ak sutu gibi helalolsun.