“Kurban bir semboldür. Aslında her gün, senin için, nice varlık kurban olmaktadır. Ama sen de bunun dışında değilsin. Öyleyse neye adandığını araştır ve bil” demektir Kurban. Kurban, ölümden yapılmış, böylesine canlı bir konuşmadır… Hâlbuki kurban olayında, ölüm artık yalnız kurban edilenin değil, kurban edenin de bir yaşantısıdır. Yani insan da kendi ölümünü bir parça yaşar o anda. Yani, sanki o anda kendisi ölecekken, o hayvancağız, kendisinin yerine ölmekle ödevlendirilmiştir. Hz. İsmail’in yerine koç’un kurban edilmesi gibi. Bu alanda kurban, bir nevi, hayvanın şehidi gibidir” diyor şair yazar ve mütefekkir Sezai Karakoç.
Bu sözler kurbandaki hikmeti ve derin hususiyetleri anlamaya yardımcı olmaktadır. O halde kurban nedir?
Kurban, kurbiyet, Yüce Allah’a yakınlaşmaktır. Kurbanlarımız ise O’na en yakın olmaya vesile ve en yakın olma anlarımızdır. Bu yüzden kurban, mukarrebûndan olma çabasıdır.
Bir hadiste şöyle buyuruluyor:
“Âdemoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha sevimli olan bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).” (Tirmizî, Edâhî, 1)
Kurban, takvaya ulaşma gayretidir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Fakat O’na sizin takvanız ulaşacaktır.” (Hac, 22/36–37)
Kısaca kurban, Allah’a, yüce ve ilâhi olan her şeye, Hakk’a, hakikate, iyiye, doğruya, güzele, yakın olma arayışı ve takvaya ulaşma çabası ve bilincidir. Ayrıca kurban kesmek, sevgi, vefa, sadakat, teslimiyet ve fedakarlığın simgesidir. Bunun tezahürlerini Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in baba-oğul sevgisi ile hakka bağlılık duygularında görmek mümkündür. “Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, “Yavrucuğum” dedi, “Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım sen bu işe ne diyeceksin?” Dedi ki: “Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.” (Sâffât, 37/101–103) Böylece kurban ibadeti bizler için İbrahimî bir sünnet hâline gelmiştir.
Kurban bizi Allah’a kurbiyete vesile olmasıyla, insanlığımızın farkına vararak, şefkat ve merhamet duygularımızı harekete geçirmesine sebep olmaktadır. Ayrıca kurban günleri sevinç ve sevindirme anlarıdır. Böylece bu da kendimize ve çevremize karşı sorumluluklarımızın farkına varmamızı sağlamakta, sıradanlaşan ilgi ve tercihlerimizi bir kere daha gözden geçirmemize ve sıratı müstakim üzerinde sebat etmemize vesile olmaktadır. Bu yüzden kurban ibadetinde bu bilince sahip olmak çok önemli ve kurbanın makbuliyetinin nişanesidir.
Manevi boyutuyla kurban ibadetinde pek çok hikmet görülmekle birlikte maddi olarak da muhtaç insanların et ve gıda ihtiyacının karşılanmasına vesile olmakta, böylece kurban kesmekle, malın Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma bilinci geliştirilmekte ve sosyal adaletin gerçekleşmesine katkı sunmaktadır.
Hz. Aişe’den (r.anha) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber’in (s.a) hanımları bir koyun kesmişlerdi. Resûlullah (s.a): “Koyundan ne kadarı kaldı?” diye sordu. Hz. Aişe’de “ Sadece kürek kemiği bölgesi kaldı. Gerisini dağıttık .” deyince; Resûlullah (s.a): “Küreğinden başka hepisi bize (sevap) olarak kaldı.” (Tirmizi, Kıyame, 33) Ebedi kalacak olan verdiklerimiz, ikram ettiklerimiz, paylaştıklarımızdır. Kurban eti vermek bunun en güzel örneklerinden birisi olsa gerek.
Bu vesileyle kurban; kurbiyetin bir başka yönüyle kendini göstermekte varlıklı insanlarla ihtiyaç sahiplerinin yaklaşmasına, hatta sadece akrabaları, komşuları ve dostları değil, yakın olsun uzak olsun yeryüzündeki bütün kardeşlerimizi birbirine yakınlaştırmasına vesile olmaktadır. Bu yönüyle Kurban, sıkıntıların, fakirliğin, yoklukların yaşandığı coğrafyalara ulaşılarak, onların dertleriyle dertlenerek onlara umut ışığı, barışa ve bütünleşmeye katkı sunabilir.
Bütün bunların yanında Kurban ibadetinde dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususiyetler bulunmaktadır. Bunlar; kesilen hayvana eziyet etmemek, temizliğe riayet etmek, insan ve çevre sağlığını tehdit edecek durumlardan uzak durmak ve pandemi kurallarına uymak gibi hususlar sıralanabilir. Bu vesileyle Müslümanları dünyaya yanlış tanıtacak tutumlardan ve yanlış anlamalara yol açacak davranışlardan uzak durmak gerekir. Ayrıca günümüzde de bazı tezahürleri görülen bazı kimselerin Kurban ibadetini öne sürerek Müslümanlara hayvan sevgisi, hayvan hakları dersi vermeye kalkışmaktadırlar. Çünkü mensubu olduğumuz medeniyet bir karıncayı incitmenin bile mahşerde hesaba çekileceğinin farkında olan bir medeniyettir.
Allah’a yakınlaşma ve takvâya ulaşmaya vesile olması dileğiyle kesilen kurbanlarımız makbul olsun.
Prof.Dr. Ahmet YILDIRIM