Evet, Çaykaralı her gittiği yere mutlaka bir artı değer kazandırmıştır.
Giderken mutlaka bir zorlukla karşılaştığı için göç etmiştir.
Bu yüzden bir acının ardından ülkesini terk etmiştir.
O acının ardından yeni bir yurt için yollara düşmüştür.
Gittiği yerde hiç vakit kaybetmeden kolları sıvamış ve işe koyulmuştur.
Sadece emeğiyle değil, bileğiyle de yüreğiyle de işe koyulmuştur.
Gayretlerine: inancını, ideallerini de eklemiştir.
Çünkü o, kutlu bir yurdu terk etmek zorunda kalmıştır, gittiği yeri yine kutlu hale getirmek onun ilk şiarı olmuştur.
Göçler nice heyelanların ardından yapılmıştır.
Acı vardır, ağıt vardır, gözyaşı vardır…
Birçok alanda gözyaşı vardır.
Her heyelanda mezara nice canlar konmuştur onların acı ve ayrılıkları vardır.
Doğduğu, büyüdüğü o kadar sarp yerlere rağmen onları doyurduğu kutlu bir topraktan ayrılışın hasreti de vardır.
Arkada bırakılan eş- dostun hasreti vardır.
Yalnızlığın derin bir gizemi vardır.
Gidilecek yerin meçhul hali de ayrıca merak meselesidir.
Ne olacaktır, kimlerle karşılaşılacaktır, bu yaban illerde hayata tutunabilmek nasıl olacaktır?
Tüm bunların tereddütleri beyni ve kalbi zonklattıkça zonklatmaktadır.
Çaykaralı kendine güvenir güvenmesine de çoluk- çocuk, bilinmeyen yerler, eş, iş, aş daha nice haller ona hüzünler yüklemektedir?..
Her biri için yol boyu derin düşünceler öylece uzar gider…
Ancak gittiği an, yerleştiği an belki bunların hiçbirinin hükmü kalmayacaktır.
Hemen işe koyulacak yeni yurdu sanki kırk yıllık yaşadığı memleketmiş gibi plan ve projesini yapacak yuvasını en mutlu şekilde kucaklayacaktır.
Mesela:
1964’te Çaykara’nın üç köyünden çıktılar ve 408 aile olarak Kırıkhan’a yerleştiler.
Yine heyelan, yine hüzünle idi göçleri…
Ancak Hataylılar şöyle diyorlardı: “Karadeniz’in bıçkın delikanlıları, çalışkan insanları bize huzur, bolluk ve bereket getirmiştir, ekonomimize büyük ivmeler kazandırmışlardır.”
Böylece şimdi oradalar ve güzellik, iyilik saçıyorlar.
Yine: 56 yıl önce Van-Özalp’a giden aileler orada tarım ve hayvancılığı en iyi düzeyde yaptılar, kooperatifler kurdular, nice vadileri ağaçlandırdılar…
Bölge ekonomisine çok katkıda bulundular. Yörenin halkı ile karışıp kaynaştılar onlara birçok konuda öncülük yaptılar ve yapmaktalar.
Doğu’da elektrik işleri yaptığım sırada gidip görmüş çok gururlanmıştım… Hele misafirperverlikleri çok mutlu etmişti.
Yine: 1973 heyelanı ardından 61 hane gurbet yollarına düştü ve Gökçeada’ya yerleştirildi.
Şimdi yaşadıkları yere nerede ise her şeylerini getirdiler… Köylerinin isimlerini bile. Çaykara’daki köyleri Şahinkaya idi, Gökçeada’da yine köylerinin adı: Şahinkaya…
Ada ekonomisine ve turizmine katkıları zaten herkesin dilindedir…
Böyle daha nice gurbet yolları ve daha nice kutlu başarılar…
Bize de bu güzel insanlarla övünmek düşer…
Mehmet Eren