Değerli Okuyucu, milletleri millet yapan bir çok özellik mevcuttur. Ben şu millettenim, ben bu millettenim diyerek bir milletin mensubu olunamayacağı gibi, başkalarının ne sebeple olursa olsun – kasten veya kasıtsız – sen bu millettensin, sen şu millettensin demeleri ile de o dedikleri milletten olamazsınız; zira milletler bir aile gibidirler, beraber güler beraber ağlarlar, beraber çalar beraber söylerler, beraber oynarlar. Benzeri şeyleri yerler, benzeri şeyleri içerler, kıyafetleri benzerdir, evleri benzerdir, sokakları benzerdir, anıları benzerdir, masalları benzerdir, hikâyeleri benzerdir, bilmeceleri benzerdir, oyunları benzerdir, müzikleri benzerdir, hayalleri benzerdir, hatta rüyaları bile benzerdir.
Günümüzde, yaşı yetmişi aşmış bir Çaykaralı’yı, bir Denekpazarlı’yı, bir Oflu’yu, bir Köprübaşılı’yı, bir Sürmeneli’yi, bir Hayratlı’yı taaaaa uzaktan ve derinlerden yanık yanık gelen usta bir kavalcının kavalı kadar hiçbir şey etkileyemez. Bu onun için anlatılması, izah edilmesi, ifadesi imkânsız apayrı bir duygudur; ancak yaşanarak anlaşılır.
Evet Of’un, Sürmene’nin ve yavruları sayılan, Çaykara, Dernekpazarı, Köprübaşı ve Hayrat’ın bilinen en eski ve yegâne müzik aleti “Dilli Kaval”dır ve en son Genoşerayapımı ile zirve yapmış ve tarihe mal olmuştur.
Özellikle Çaykara için net olarak belirtiyorum, babaannem rahmetli Altun Dündar Mutluoğlu’nun (1898-1980) gençliği dönemine kadar, köyümüze kavaldan başka çalgı uğramamıştır. Bu net ve berrak bir bilgidir.
“Kavalın en az insanlık tarihi kadar eski bir çalgı olduğu söylenebilir. Çalgıyı ilk bulan ya da çalanlara ilişkin birçok fikirlere rastlanmakta ise de, araştırmacılar kavalın menşeinin Hazar Denizi ötesi Ural-Altay Dağları arasındaki bölge olabileceği konusunda birleşmektedirler. Nitekim Alman ‘Curts Sachs‘ kavalın Türkçe asıllı olduğunu belirtmiştir”(1)
Eserinden kısa bir alıntı yaptığımız Türkiye’nin sayılı kaval sanatçılarından olan akademisyen Burhan Tarlabaşı’nın adı geçen eserinde uzun uzun anlattığı gibi “kaval” çok eski çağlarda Orta Asya’da doğmuş ve daha sonra göçlerle dünyanın dört bir yanına götürülmüş öz be öz bir Türk çalgısıdır. 1681 yılında kurulan Zeleka (Taşören), ilçe merkezimiz, babaannemin köyü Kadahor (Çaykara Merkez-Işıklı Mahallesi) 1900’lü yılların başlarına kadar kavaldan başka bir çalgı tanımamıştır. Hatta Fetih’ten önce de var olan komşu köylerimiz Holaysa (Yeşilalan) ve (Eğridere)Ğorğoras‘ta da kaval 1900’lü yıllara kadar bilinen yegâne çalgıdır. Horonlar onunla oynanır, türküler onun eşliğinde söylenir. Hareketli nameleri ile sevinç onunladır, uzun havaları ile üzüntü onunla avutulur.
Köyün büyüklüğüne göre her köyün üç beş, bazen daha çok kavalcısı mevcuttur her zaman. Sanatını çok ileri düzeylere ulaştıran ve namı çevre köylere yayılan baş ustalar mevcuttur çoğu köyde.
Toplamı 200 haneden müteşekkil köyümüz Zeleka (Taşören), Limni (Kayran) ve Huşo (Işıklı) Mahallelerinde ve bitişik köylerimiz Eğridere (Ğorğoras) ile Yeşilalan– Baltacılı (Holaysa)’da bilinen kavalcıların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:
Zeleka (Taşören) Köyünden:
Huşo (Işıklı) Mahallesinden:
Limni (Kayran) Köyünden:
Eğridere (Ğorğoras) Köyünden:
Yeşilalan-Baltacılı (Holaysa) Köyünden:
Bunların en usta ve meşhurları: Ğorğoras (Eğridere)’den (Hlabo) İzzet Oğlu İbrahim Boz (1915-1990), Yeşilalan(Holaysa)’dan Srumul Ali Oğlu Muhammet Sayar (1935-2021) ve Zeleka’dan da Taka Hasan Oğlu İkram Teke (1940-1998)’dir.
Holaysalı, Sünnetçi Cafer Oğlu Mevlüt Yıldırım (1908-1992) ise hem kaval çalması hem de kaval imal etmesi ile öne çıkmıştır.
Benzer sayıda kavalcı her köyden gelmiş geçmiştir kuşkusuzOf Boğazı’nda; Afacan Namı ile bilinen Dernekpazarı- Holo-Taşçılar Köyü sakinlerinden Hasan Kızı Sakine Şahin (1923-1971) (24) ise, bölgemizde bilinen meşhur Kadın Kaval Ustası’dır.
Bu vesile ile günümüz Kaval Ustası Çaykara– Çambaşı(Anoso) Köyünde 1955 Yılında Dünya’ya gelen Kerim Aydın’ın (25) çağdaş tekniği de kullanarak Çaykara’nın en iyive Türkiye çapında tanınan kavalcısı olduğunu; kavalını adete konuşturan ve “Burnu İle de Kaval Çalan Sihirbaz” namı ile bilinen, Sürmene–Dirlik Köyünden Sadık Karadeniz’in (1945-1973) (26) de Doğu Karadeniz Dilli Kavalının namını Uluslar arası boyuta taşıyıp Dünya’ya tanıtan kişi olduğunu vurgulamak gerekir.
Köylerin boşalması, okulların kapanması, köylerin ihtiyarlar için birer huzurevine dönüşmesine paralel olarak, tüm diğer kültürel zenginliklerimiz gibi bu tarihi değerimiz de kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. Bu durumda devletin eğitim ve kültür birimlerinin, belli bir koordinasyon ve program dahilinde Milli Enstrümanımız Dilli Kavalımızı yaşatmak için gereğini yapmakla yükümlü oldukları açık ve nettir; zira hayat sadece yiyip içmekten ibaret değildir. Toplumlar değerleri ve kültürleri ile yaşarlar; aksi halde yok olurlar.
Ahmet MUTLUOĞLU
İstanbul-Çamlıca, 17.03.2022
KAYNAKLAR:
1.Öz Çalgımız Kaval, Burhan Tarlabaşı, İstanbul, 1984.
3.http://caykaragundem.com/haber/kavalyoremizinsesiduygusuveozlemidir-3242.html
5.https://www.caykara.com.tr/makaleler/anne-can-bazen-de-afacandir/
6.https://www.facebook.com/watch/?v=1319274498533
7.Numan Saylan, Ahmet Oğlu (1949_…)
8.Ömer Aydın, Mehmet Oğlu (1947-…)
9.Ramiz Teke, Mustafa Oğlu (1947-…)
10.Yılmaz Selçuk, Celâl Oğlu (1975-…)
11. Ali Hoş, Mehmet Oğlu (1948-…)
12. Ayhan Hoş, M.Ali Oğlu (1952-…)
13. Mehmet Aktürk, Kâmil Oğlu (1944-…)
14.Hakim İsmail Şen, Hasan Oğlu (1955-…)
15.Mehmet Yıldız, Ğurna Salih Oğlu (1963-…)
16.Savaş Dündar, Muharrem Oğlu (1964-…)
17.Hasan Gönan, Mehmet Oğlu (1967-…)
18.Yusuf Şahin Çahmudi, Alibey Oğlu (1980-…)
19.Celâl Özkan, Hüseyin Oğlu (1948-…)
20. Ömer Sayar, Srumül Mehmet Oğlu (1964-…)
21.Numan Arslantürkoğlu, Hasan Oğlu (1952-…)
22. Süleyman (Mehmet) Bozoğlu, Mustafa Oğlu (1952-…)
23. Abdullah Yıldırım, Sünnetçi Süleyman Oğlu (1955_…)
24. https://www.caykaragazetesi.com/kose-yazilari/anne-can-bazen-de-afacandir-53300/
25. https://www.horontube.com/kerim-aydin/
26. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1079970