LİKOĞHANS HAVALARI BAŞLADI MI?
Gucuk (küçük ayı) biterken hava birden bire soğumaya, sisli puslu olmaya başlar. Miladi takvime göre Şubat ayının sonlarıyla Mart ayının başlarında yaklaşık 15 gün sürer. Çoğunlukla aralıksız süren bu soğuk ve sisli hava Doğu Karadeniz coğrafyasının çok önemli bir doğa olayıdır.
Sisli vu puslu havaların yaşandığı ; Küçük(şubat) ayının son 9 günü ile Mart ayının ilk 9 günü (Rumi takvime göre 19 Şubat-9 Mart arası… Miladi takvime göre ise 4 Mart-22 Mart arası günler) Likoğhanslar zamanı olarak bilinir.
Likoğans günleri; Kurt kızanının olduğu, bir çok hayvanın çiftleşme günlerinin yoğun olarak yaşandığı zamandır. Kuduz mikrobunun aktif duruma geçtiği ve hayvanlar arasında kuduz hastalığının sıkça rastladığı ve bulaşıcı olduğu dönemdir. Cemrelerin 19-20 Şubat’ta havaya, 26-27 Şubat’ta suya ve 5-6 Mart’ta toprağa inmesinden sonra doğa yeniden canlanmaya başlar. Doğanın canlanışı, cemrelerle birlikte havada, suda ve topraktaki sıcaklıkların sık sık değişmesi, hayvanlarda da bir hareketlilik başlatır. Bu hareketliliğin en önemli göstergesi de hayvanların çiftleşmeleridir.
Likoğans günleri, çocukluğumun kabus günleriydi. Kabus günleriydi çünkü likoğhanslar yani “kudurmuş kurt”lar öyle anlatılırdı ki korkmamak, etkilenmemek mümkün değildi. Hele sisle birlikte çise yoğun ve ıslatacak kadar çoksa, kızana gelmiş kurtlar, köylere hatta şehir merkezlerine inecek kadar saldırgan ve tehlikeli olurlardı. Özellikle büyük annelerimiz evden uzaklaşmamamızı, ormana gitmememizi, kedilerden, köpeklerden uzak durmamızı sıkı sıkı tembihlerlerdi. Çok eski tarihlerden kalma likoğans hikayeleri anlatarak bizi korkuturlardı. 50 yıl, 100 yıl…yada bilmem kaç yıl önce kurtlar kudurmuşlar. Bütün yabani hayvanlara kuduz mikrobunu bulaştırmışlar, kediler köpekler hep kuduz olmuş, kudurmuş, Çucuklardan hatta büyük insanlaradan bile kuduranlar olmuş. Kuduran hayvanlar kücücük bir su birikintisini bile geçemez olmuş. Işıktan korkar, kaçar olmuşlar. Bir çoğu öldürülmüş, leşleri kireçle yakıldıktan sonra gömülmüş. Aslında nerede ne zaman, kimler, nasıl kudurmuş? Somut olarak anlatılan bir şey de yoktu ama, mış mış da muş muş anlatılırdı ve biz çocuklar çok korkardık.
Likoğhans zamanı kedilerden, köpeklerden, hatta tavuklardan, ineklerden ve koyunlarda bile uzak dururduk.
Ve denirdi ki, likoğanlar yağmurlu ve sisli havayı çok sever, güneşli ve kurak havalarda kururlar, hareket edemezler ve kızan durumları sona erer. Ben de tüm korkan çocuklar gibi hep havaların güneşli gitmesi ve likoğhansların kuruması için, içimden dua eder gezerdim.
Bu günlerin bir de deneyime dayalı öngörü sağlayan bir özelliğine dikkat edilirdi. Son 9 gün hava nasıl geçmiş, her bir güne bakılır Nisan ayından yıl sonuna kadar gelecek ayların hava durumunun nasıl olcağı öngörülürdü. Örneğin ilk gün yağmurlu geçerse Nisan’da çok yağmur yağacak, 5. gün güneşli ve kurak geçerse Ağustos ayı çok sıcak olacak denirdi. 9. gün yağmursuz olursa Aralık ayı az yağmurlu, az kar yağışıla bitecek derlerdi. Hani memleketten uzaktayız ama memleketin hava durumunu da takip etmeden duramayız. Ve dün sisli bir hava ile güne başlayınca aklıma geldi. Kendi kendime memlekette Likoğhans günleri başladı mı acaba? dedim. Ve yazayım likoğhans günlerini, bir çok özelliğini unutmuş olsam da bilemesem de bildiğim kadarını tarihe not düşeyim istedim. Okuyan okur, okumayana da okuyanlar anlatır diye düşündüm.
Likoğhanslar zamanında kurursa o yıl doğal felaketler yaşanmaz dinirdi. Likoğhansların kuruması temennisiyle…
Naci Altuncu
egitiyorum@hotmail.com
dım.